Beylik, Devlet, İmparatorluk aşamalarını geçirmiş, altı asır boyunca dünyaya etkisini hissettirmiş bir idari teşkilatın temelinde dinî ve örfî değerlerle güçlendirilmiş sağlam bir sosyal yapı mevcuttu.
Bugüne kadar ki tarih yaklaşımları içerisinde unutulan veya satırlar arasında kaybolan, yeterince detaylandırılmayıp
analiz edilemeyen bu yapı, aslında
Osmanlı ruhunun kendisi idi. Ortada çıkan devasa
medeniyet, kuşkusuz ferdî ve sosyal yaklaşımların bir ürünüydü. Bu sebep – sonuç ilişkisi ne yazık ki hep göz ardı edildi.
Kadim devletlerde olduğu gibi
Osmanlı Devleti de
yaşam çizgisini tamamladı. Ama geleceğe bıraktığı kültürel ve sosyal
miras hüküm sürdüğü topraklarda halen yaşıyor. Merasimlerden yemeklere, inanışlardan efsanelere, yöresel dillerden kıyafetlere Osmanlı’nın coğrafyasına bıraktığı sosyal hayat güncellenerek devam ediyor. Bu tezin ispatı o dönemin sosyal hayatında, bugünün alışkanlıkları ve tarzları da o köklerde saklı.
Necdet Öztürk’ün hummalı bir araştırma neticesinde kaleme alıdığı ve Yitik
Hazine Yayınları tarafından yayınlanan Osmanlı Sosyal
Hayatı isimli kitap, içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşadığımız sosyal hayatın temellerine inen ayrıcalıklı bir akademik eser.
Eserin en önemli özelliği
yabancı kaynaklardan alınan fantezi ürünü bilgilere yer vermemesi.
Yazar, hadiseleri gerçekçi bir bakış açısıyla ele alırken daha ziyade
yerli kaynaklar ve belgelerden istifade etmeyi
tercih etmiş. Meseleye dair kaynakların ancak 15. yüzyılda ve genelde saray merkezli yazılmaya başlamış olmasından dolayı da
Osmanlı Sosyal Hayatı’na 14. ve 15. yüzyılda Saray penceresinden bakmış.
Tarih araştırmacılarının siyasi tarih araştırmaları için kullandıkları kaynakları o bu kez sosyal hayatı anlatırken kullanmış. Padişah merkezli bir tarih yazımından halka dair önemli ipuçlarını çıkarmayı başarmış.
Eser, Osmanlı toplumunda halkın gündelik yaşayışı, yeme içme alışkanlıkları, iş olanakları, maddi gücü, örf ve adetleri, gelenek görenekleri, eğlence dünyası, farklı dini ve kültürel gruplar arasındaki ilişkiler gibi bir çok konuda ayrıntılı bilgiler ihtiva ediyor.
O dönemin tarih anlatıcılığını da örneklerle anlatan eser, okuruna Osmanlı tarih metinlerinin dili ve anlatış biçimleri ile ilgili de bilgiler veriyor. Osmanlı Sosyal Hayatı’nı iki bölümde ele alan eser birinci bölümde Düğünleri, Hediyeleri, Çeyizleri, Yemekleri, Eğlence ve Şenlikleri, Giyim-Kuşam ve
Çarşı-Pazar kültürünü; ikinci bölümde ise Tarihi Metinlerinde Peygamberlerle ilgili bilgileri, İnanışları, Kerametleri, Mehdilik inancını, İsyanları, Efsaneleri, Afetleri, Kazaları ve Yer Adları’nın veriliş hikâyelerini ele almış.
Bulunduğumuz topraklarda altı ila yedi asır önce yaşanan sosyal hayatı öğrenmek ve bugünle arasındaki bağlarını keşfetmek isteyenler için Osmanlı Sosyal Hayatı,
arşiv niteliğinde bir kaynak eser.