Fragmanı dahi tıklanma rekorları kırarak beklentinin, merakın ne boyutta olduğuna dair bilgi vermişti. Evet, bazı yapımlar sinema
seyircisi tarafından çekim aşamasından, perdedeki gösterimine ve sonrasına kadar ilgiyle takip edilir. Arşivlerde, koleksiyon içlerinde yerlerini alır. Bu seyircinin nasıl, tür-tarz farketmeksizin filmden, negatif ya da pozitif etkilediğini gösterir. Bu ilgi sadece salt sinema merakından olabileceği gibi geçmişin, şimdiki zamanın, geleceğin herhangi bir kısmının ya da bütününün insanı, toplumu ilgilendirmesiyle de alakalıdır.
İstanbul fethinin, toplumun geniş bir bölümünü alakadar etmesi, dikkatleri ''
Fetih 1453'' filmine çevirdi. Bu müjdelenmiş fetih, bir çok hükümdarın, devlet adamının, askerin ve her müslüman ferdin de büyük rüyasıydı ve aslı 559 yıl önce
Fatih Sultan Mehmet Han'a nasip oldu. Fethin mecazı olan sinema filmi de,
yerli yabancı bir çok yapımcının, yönetmenin hayalini kurduğu projeydi. Böyle önemli devasa yapımın, tesiri
yurt içi-dışı çok ses getirdiği de şu an ortada.
Fetih filmi, sinema salonlarına giden seyirciden yüzdesel olarak geçer not alıyor. Prodüksiyon, efekt,
animasyon, teknoloji olarak sinema endüstrisi standartını yakalamış olmasının bu geçer nottaki payı büyük. Fethin asıl kaynağından başlayıp devam eden kronolojik sıra, zaman zaman heyecanlı, duygulu sahneler seyirciyi memnun ediyor.
Ama maalesef ki, yapımdaki ama'lar (bazı sahneler) Fethin ruhuyla hiç örtüşmüyor. Ne gereği vardı soruları, aynı kare, aynı sahne içinde dahi yanyana gelmeyecek anlayış veya objeler filmi gölgeliyor. Müthiş, devasa panoramik sahneleri kimi zaman minimal sekanslar destekleyemiyor.
Film müziklerinin nitelikli olmasına rağmen yerli tınıdan uzak oluşu, yapım ile seyirci arasına giriyor. Dilin bayağı kullanımı, diyalogların basit oluşu fetih filminin başka bir handikapını oluşturuyor.
Erkan-ı Devlet'in sönük görüntüsü, Ulubatlı Hasan'a şövalye rolü verilmesi, fethin manevi fatihi Akşemsettin Hazretleri'nin, seyirciyi üzen ve şaşırtan bir şekilde
komik, basit görünmesi, filmin bakış açısını sabitleyemediğini gösteriyor. Halbuki asıl fethi gerçekleştirenlerin bakış açısına ve de bilincine odaklanılsaydı gişe ile beraber gönüller de ziyadesiyle fethedebilirdi.
Projeden ideolojik kokular gelmemesi, zaman diziminde dini kaynaklara dikkat edilmesi, tarih şuurumuzu hatırlatması, önümüzdeki zaman dilimlerinde film adamlarına ve seyirciye
teşvik kapısını aralaması ise film jeneriğini olumlu şekilde akıtabiliyor.
Ahmet Baha
Öztürk - Samanyolu Haber