Üç bin yılı aşan geçmişinde Roma,
Bizans,
Osmanlı mirasına dair pek çok iz barındıran
Selanik, tarihinin yanı sıra hatıralarda hep bir sahil şehridir,
Yunanistan'ın İzmir'idir. Haliyle daha çok
deniz-kum-güneş üçlüsü, kordon boyu dizili kafeleri, hiç bitmeyen gece hayatıyla bilinir. Oysa sükûneti sevenlerdenseniz Selanik'te turistik gezinizi yaptıktan sonra
tatil için farklı alternatifler de mümkün. Çoğunluğu tek katlı taş evlerle kurulu
rüya gibi bir eski Osmanlı köyünde konaklamak, Kaymakçalan'da Vegoritida Gölü'ne karşı kayak yapmanın keyfini çıkarmak gibi... Ya da kışın ortasında, yemyeşil orman ve dağlarla çevrili bir
bölgede kurulu
kaplıcada
havuz keyfi yaşamak... Ayrıca tüm bunları yapmak için otobüsle saatlerce yol gitmenize, senelik izninizi tüketmenize de gerek yok. Bir hafta sonu kaçamağı yeterli olabilir.
Türk
Hava Yolları, dokuz aydır Selanik'e
uçak seferleri düzenliyor. (Pazar,
pazartesi, çarşamba, cuma günleri Selanik'ten 12.45, İstanbul'dan 10.30. Ücretler 99
Euro) Haftada dört olan sefer sayısı martta altıya çıkacak. Siz planlarınızı şimdiden ayarlayın, biz güzergâhınızı çizmeye yardımcı olacak birkaç
öneri sunalım.
Sular şehri Edessa
Gezimiz, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evi ziyaretle başlıyor. Ardından rehberimiz Sava Bilikçi'nin anlatımı eşliğinde kısa bir şehir turu. Beyaz Kule ve
Arkeoloji Müzesi, görmeden dönülmeyecek tarihî mekânlar tabii. Şehir merkezinden sonraki durağımız Yunanistan'ın
Makedonya bölgesindeki Edessa şehri. Eski adıyla Vodina. Şehre bizi ilk davet eden, önümüzde alabildiğine uzanan yemyeşil manzarası oluyor. Bu cazip teklifle adım attıktan sonra meşhur Edessa Şelaleleri'nin karşısında buluyoruz kendimizi. Her bir köşede yön gösteren tabelalar şehrin tam merkezindeki şelaleye gitmenize yardımcı oluyor. Bölgenin en önemli özelliği su kaynakları ve şelaleleri. İsimlerini de hep bu özelliğinden almış. 1923
Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesinden önce bölgenin nüfusu çoğunlukla Türkler ve Makedonya Slavlarından oluşuyormuş. İsmi de Slav dillerinde 'sular şehri' olan Vodina'ymış. Mübadeleden sonra ise şehrin ismi Makedoncada 'su' anlamına gelen 'Edessa' olmuş. 320 metre yükselikte, ortalama 26 bin nüfusa sahip bölgede su kaynakları, hidroelektrik santralini çalıştırıyor.
Kriz, kaplıca keyfini etkilemedi
Şelaleleri, yeşil tepeleri, ahşap ve
beton köprüleriyle görülmeye değer bir yer olan Edessa'dan sonra rotamız Pozar Kaplıcaları. Dağlar ve ormanla çevrili bir alanda kurulu olan kaplıcalara ulaşmak için Selanik'ten 100 km uzaklaşmanız gerekiyor. Suları
romatizma,
egzama ve çeşitli
deri hastalıklarına iyi geldiğinden ülkede hakim olan
ekonomik krize rağmen ziyaretçisi bol. İçinde 12 özel havuz, 48 özel
banyo, iki iç havuz, 2 hamam bulunan kaplıcada spa imkânı da var. Dağların arasındaki köprülerden kaplıca sularının kaynağını ve aktığı güzergâhı seyretme imkânı da bulabilirsiniz. Karşınızda şelaleyi aratmayan bir görsel
şölen var! 1930'larda yapılan mekânı 1985'ten sonra belediye işletmeye başlamış. Bölge yalnızca sağlıklı suyun keyfini çıkaracağınız bir yer değil, mağaralar, yürüyüş alanlarıyla farklı aktivite imkânları sunuyor. Ancak çok yükseklerde karşınıza yabani
hayvanlar çıkabilir, bizden söylemesi! Eğer özel aracınız yoksa Pozar Kaplıcaları'na gelmek için Selanik'ten kalkan
servislere binebilirsiniz. Servis konusunda konakladığınız oteller yardımcı oluyor. (www.loutrapozar.com.org)
Kaymakçalan
Kayak Merkezi
Kuzey Yunanistan'daki Kaymakçalan Dağı, Yunanistan'ın en popüler
kayak merkezi olan Kaymakçalan Kayak Merkezi'ne de ev sahipliği yapıyor. Şimdiye kadar Yunanistan kamusuna ait olan ve 1994'te kurulan merkez, geçtiğimiz kasım ayında özelleştirilmiş. Bölgede kış turizmi oldukça gelişmiş. Bu dağın diğerlerinden farkı çok fazla su bulunması. 300'den fazla kaynak dağdan geliyor, sular göllere ve denize dağılıyor. Bu göller sayesinde suni kar da yapılabiliyor. Tesis 2.100 metre yükseklikte kurulu. Zirvesi ise 2.540 metre. Selanik'e 130 km uzaklıktaki merkeze cumartesi-pazar günleri otobüsler kalkıyor. Kişi başı 4-5 Euro arasında
ücret alınıyor.
Bir de kayak merkezlerinin otobüsleri var, onlar ücretsiz. Tesiste konaklama yerleri de mevcut. Geceliği 100-150 Euro arasında değişen 9 süit var. Daha uyguna konaklamak isterseniz biraz beklemeniz gerekli. Çünkü 70 kişiye kadar ziyaretçinin kalabileceği barınaklar henüz yapım aşamasında. İlkbaharda barınakların açılması planlanıyor. Gecelik ücreti 20 Euro olarak düşünülmüş. Eğer konaklamayacaksanız ve aletleriniz yoksa 25 Euro'ya burada bir gün geçirebilirsiniz. Yazın da alternatif sporlar yapmanız mümkün.
Yürüyüş, dağcılık,
bisiklet, ciple dağ gezileri gibi. Merkezin sahibi Yıorgos Parashu, 2.000-2.500 çeşit bitki ve hayvan türünü yaşadığı bölgenin
doğal yapısına zarar vermemesi için ellerinden geleni yaptıklarını söylüyor. Bunun için makineler de yenilenmiş. Artık
ısınma için de petrol değil, propan gazı kullanılıyor.
Köyün 200 bin ziyaretçisi var
Kaymakçalan köyü, Yunanlıların tabiriyle Kaitmaktsalan'a yolculuğumuz film gibi bir hikâye eşliğinde başlıyor. Köyün sahibi,
işadamı George Vildiris anlatıyor: "Tesadüfen 1996'da bir arkadaşım beni buraya getirdi. Allah'tan bir şans diyebilirim. Bu arkadaşıma daha önce bir iyilik yapmıştım. O iyiliğin karşılığı gibi oldu yaşadıklarım. İstemeden bana iyiliği dokundu onun da." Anlattıkça gizemli hikâyesi daha bir merak uyandırıyor bizde. Neyse ki düğüm yavaş yavaş çözülüyor.
İlk gördüğünde sağlam bir tane bile ev bulunmayan, her tarafı yıkıntı olan köyü çok beğenir Vildiris. 16. asırda kurulan, mübadeleye kadar
Müslüman ve Hıristiyanların bir arada yaşadığı bu dağ köyünde önce kendi evini kurar. Tamamladıktan sonra Selanik'ten 30 çifti davet eder. Siyasal ilişkileri kuvvetli bir işadamı olduğundan çevresi de geniştir. Yavaş yavaş arkadaşları da köyden ev almaya karar verince, kendi tabiriyle onları yormamak için bütün evleri satın alır! Köy inşa edilirken 70 cm'lik taşlar ve çamurla evlerini yapıyorlarmış. Aslına sadık kalarak evleri yine taşla inşa ettirir ve satar.
Zamanla diğer tesisler kurulur. Oteller, lokantalar, kafeteryalar, yöresel malzeme,
elbise, kayak malzemeleri satan dükkânlar açılır. Şimdi bu şirin dağ köyüne senede 200 bin kişi geliyor. İki sene evvel yalnız kışın
hizmet verilen bölge, iki yıldır yazları da misafirlerini ağırlıyor. İlk yaz 2 bin kişi gelmiş. Bu yaz 6 bin kişi bekleniyor. Yazın daha çok orman yürüyüşü yapmak isteyenler, at binme,
yamaç paraşütü gibi sporlarla ilgilenenler konaklıyor.
Osmanlı eserleri kataloglara girdi
Utku Yazan (THY Selanik temsilcisi): THY'nin Selanik'e gelmesi, Selanik ve çevresindeki turizmcilerin Türkiye marketini daha iyi anlaması ve tanıması için fırsat oldu. Birden oteller, turizm şirketleri kataloglarını
Türkçe de hazırlamaya başladı. Şehrin
tanıtım, turizm büroları yaptırdığı broşürlerinde artık Osmanlı eserlerine yer veriyor. Çok yakında internet sitelerine de Türkçe bölümü koyacaklar. Yani THY ilk etapta iki ülkeye de birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı sundu. Burada önemli olan o farkındalığı yakalamak zaten.
ZAMAN