"Niyetim, acı tatlı inanılmaz olaylar ve hayret verecek maceralarla dolu hayatımı kısaca hülasa etmekti; ama yazmaya oturunca durum değişti. Olayları yazmıyor, sanki yeniden yaşıyordum. Duygularım irademi bastırıyor, kalemim tasarladığım gibi olayları özetlemiyor, sanki olduğu gibi resimlerini çiziyordu. O zaman bir çok mahrem olan gizli sırlarım, gönül sızılarım ve hatta bugün dahi utandırıcı gelen olay ve sahneler aynen canlanıyordu.... Gençliğimi yazarken, küflü yerlerde saklanarak Kur'an okuyup. okuttuklarım, Arapça tahsil uğruna, sırtımdakitaplarım, peşimde yırtıcı köpekler, huduttan geçişlerim, hapishane günlerim. Halep, Şam ve nihayet Kahire El Ezher'deki tahsil yıllarım gözlerimin önünden unutulmaz anılarıyla geçiyordu... Türkiye'ye döndükten sonra Kur'an yolundaki hizmet arzumun önüne çıkan engeller, talebelerimle olan unutulmaz güzellikteki ders saatlerimin hepsi, bugün her hali ile bana hoş gelen bir anı olarak kaleminden önümdeki kağıtlara, elimden akıp gidiyordu..." diyerek anılarını yazarken yaşadığı ruh halini de önsözde aktarıyor Büyükçınar. 1920 yılında Gaziantep'te doğan Büyükçınar tercümeleri de dahil bugün bir düzineyi aşkın esere imza atan önemli bir yazar ve din bilgini. Onun hayatı ve hatıralarının, kendi ifadeleriyle dile getirildiği Hayatım İbret Aynası adlı eser iki cilt halinde Kaynak yayınları tarafından yeniden gündeme taşınıyor. Küçük yaşından itibaren Kur’an aşkıyla yanıp tutuşan ve bunun için de sebepler dairesindeki engelleri bir bir aşarak, çok önemli hocalardan ilim öğrenen Ezher Üniversitesinde talebelik ve Hocalık yapan Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın hayat hikayesi, özellikle gençlere olumsuzlukları aşma noktasında gerçek bir kararlılık örneği sunuyor. Okuyan herkeste iz bırakacak bir ibret tablosu olan Ahmet Muhtar Büyükçınar’ın Hatıraları, aynı zamanda dönemin kültür ve din politikalarını yansıtması açısından da önem taşıyor. Berrak bir anlatım ve detaylardaki zenginlikle dikkat çeken kitap hem duygulandıracak hem düşündürecek bir nitelik taşıyor