Liman kenti,
doğal halini kaybetmek üzereyken bir grup doğa dostu harekete geçti. Bölgede botanik bahçe yapılacak, kuşlar,
ağaçlar ve bitkiler koruma altına alınacak. Bunlar adayı korumayı hedefleyen projenin adımlarından sadece birkaçı...
Kuşadası, Ege'nin en güzel koyuna hâkim olmuş sevimli bir
liman kenti. Başına buyruk, alımlı ama bir o kadar da misafirperver... Vakti zamanında 'Küçükada' diye bilinir, kıyıları koruyan bir
karakol olarak kullanılırmış. Bizans'ın elindeyken
Osmanlı sahip olunca, adanın ismi yine değişmiş. Yeni ismiyle Güvercinada, Osmanlı döneminde askerî üs görevi görmüş. 1834'te ünlü
kalesi yaptırılmış. Kale, gel zaman git zaman kuşların uğrak yeri olmuş ve 'kuş' kadar
küçük olduğu için 'Kuşadası kalesi' ismini almış. Yanı başına kurulan yerleşim yeri de adını kaleden alıp 'Kuşadası' diye nam salmış.
'Ne kadar çok isim değiştirmiş bu ada' derseniz hemen söyleyelim: Adada değişen tek şey isim değil... Bir zamanlar kıyı güvenliği için kullanılan
bölge, yıllardır Türkiye'nin turizminde başrolde. Kuşadası, laciverde çalan tertemiz denizi,
kekik kokulu ve sıcak havası, muhteşem manzarasıyla kafa dinlemek isteyenleri davet ediyor. Kuşları merak ederseniz, onlar hızlıca artan betonlaşmadan, turizm faaliyetlerinin yıkımlarından ürkmüş olacaklar ki şehri terk etmişler. Cıvıltılarıyla etrafı inleten kuşlar şimdi kayıp. Keyifleri kaçmış belli ki...
Kuşadası, '
doğal güzelliklerini kaybediyor gün geçtikçe' düşüncesi yavaş yavaş gündemden kalkıyor şu sıra. Çevrenin doğallığını korumak için gayret gösteren bir grup
gönüllü sayesinde... Kuşadası Eko
sistemi Koruma ve Doğa Severler Derneği
(EKODOSD), Kuşadası Belediyesi'nin desteğiyle elini taşın altına koymuş. Derneğin bilim danışmanı,
Pamukkale Üniversitesi Biyoloji Bölümü hocalarından Prof. Dr.
Ali Çelik ve
dernek başkanı
Bahattin Sürücü, bilgi alışverişinde bulunmuşlar. Güzel bir proje fikri çıkmış ortaya.
Adaya botanik bahçe müjdesi
Projeyi anlatmadan önce son zamanlarda sıkça duyduğumuz 'ekoturizm' kavramını Prof. Dr. Ali Çelik'ten öğrenelim: "Ekoturizm, çevreye zarar vermeden, çevreyle dost yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesi ve tüm yörede yaşayanların kültürel değerlerini yok etmeden turizm faaliyetlerinden yararlanmasıdır." Projeyi de kendisinden dinleyelim: "Botanik bahçeleri, canlı bitki örneklerinin topluca yetiştirildiği yerlerdir.
Bitkiler doğal olarak bulunur veya çevreden getirilmiş olabilir. Kuşadası'na bir botanik bahçe kuracağız. Burası bir sahil kenti, çok sayıda turist ziyaret ediyor. Botanik bahçe, yöre halkının ve ziyaretçilerin yararlanabileceği niteliğe kavuşabilir."
Çelik'e göre, bahçenin tek faydası bu değil tabii... Bu sayede birçok tür rahat nefes alacak. Bölge kentleşmenin olumsuz etkilerinden kurtulacak. Doğal botanik bahçesi içinde, bu bölgede yayılan gösteren bitkilerin (herbaryumların) yer aldığı bir araştırma merkezi açılacak. Alana gelen bilim adamları da buradan faydalanabilecek. Gezenler, etrafında gördükleri bitkiler, canlılar hakkında bilgi sahibi olabilecek. Çalışmanın sonunda birkaç dilde yayımlanacak olan 'Kuşadası Bitkileri' kitabı da şu an
hazırlık aşamasında. Kısacası, proje başlangıç aşamasında ama
ekip şimdiye kadar alınan verilerden memnun bir halde
seri bir şekilde çalışıyor.
İhtiyar ağaç da korunuyor
Kuşadası'nın merkezinde yaklaşık 600 yaşında ihtiyar bir ağaç var. Proje sahipleri, bu ağacı da koruma altına alma çalışmalarına başlamış. Kesin bir şey söylemek zor olsa da sadece bu bölgede yetiştiği bilinen bitki türleri bulunuyor: Papatyagiller ailesinden olan 'Aydıngaşağı' ve 'çan çiçeği' bunlardan sadece ikisi...
Bütün mesele ekosistem dengesi...
Adını kuşlardan alan adada, kuşların büyük bir bölümü, botanik parktaki bitkilerle beslenmeye başlamış. Prof. Dr. Ali Çelik, protein ve yağlar açısından zengin olan bitkilerin, birçok kuş türünün doğal botanik parkına gelmesini sağladığını söylüyor. Hem kendi
besinini temin eden hem de çiçekten çiçeğe geçerek onları tozlaştıran kuşlar, ekosistem korunduğu sürece buradaki varlıklarını sürdürebilecekler. Çelik, doğa dengesini şöyle anlatıyor: "Canlılar arasında bir besin zinciri var. Zincirde yer alan bir canlı zarar görürse sistem bozulur. Tek bir türü korumak yerine bir ekosistemi korumak daha sağlıklı bir yaklaşım ve bu çalışma bunu başaracak."