Muhterem
Fethullah Gülen Hocefendi, son tashihleri yapılıp kitaplaştırılmak üzere bekleyen, yıllar öncesine ait
tefsir notlarını tamamladı. Bu vesileyle ara verildikten sonra tekrar başlayan tefsir ve fıkıh
derslerinin ilkinde
Muhterem Hocaefendi, Yaşar Tunagür Hoca'dan bizzat dinlediği bir hadiseyi hatırlattı. Kendisinden ders okudukları Hüsrev Hoca'nın yaşadığı olayı anlatan Hocaefendi, "Din-i mübîn-i İslâm'ı i'lâ ve dünyanın dört bir yanında ruh-u revan-ı Muhammedî'nin (aleyhissalâtü vesselâm) şehbal açmasını sağlama istikametinde" ahirete yürüyeceği ana kadar okumak ve okutmaktan vazgeçmeyeceğini belirtti.
İşte Muhterem Hocaefendi'nin yapmış olduğu ve Herkul.org'da yayınlanan "Özü, Köpüğe Fedâ Etmeyin!" başlıklı son sohbeti:
Kıymetli Arkadaşlar,
Evvelki mesajlarımızda belirttiğimiz üzere M. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin masasında senelerce öncesine ait tefsir notları son tashihleri yapılıp kitaplaştırılmak üzere bekliyordu. Muhterem Hocamız hem onu bitirmek hem de uzun zamandır yazmayı düşündüğü birkaç makale ile meşgul olabilmek için her sabah yapageldiğimiz tefsir ve fıkıh derslerimize bir müddet ara vermişti. Dün Kur'an'ın îcâz ve i'cazını anlatan ve çokları için başucu kitabı olacağını umduğumuz eseri tamamladı.
Allah'a şükürler olsun ki, bugün derslerimize yeniden başladık. İlk fasılda Furkan Sûresi'nin ilk dokuz ayetiyle alakalı açıklamaları Elmalılı Hamdi Yazır hazretlerinin eserinden okuduk. İkinci bölümde ise, Prof. Dr. Ali Nihad Tarlan'ın Fuzûlî Divanı Şerhi isimli kitabının özetini dinledik.
Muhterem Hocamız, dersin başında Yaşar Tunagür Hoca'dan bizzat dinlediği bir hadiseyi hatırlattı. Kendisinden ders okudukları Hüsrev Hoca, sırt üstü yatarak dahi olsa elinde kitabı tutabildiği sürece talebelerine ders vermeye devam eder. Fakat son zamanlarında artık kitabı elinde tutamaz olur ve kitap zaman zaman yere düşer. Onun bu hâlini gören talebeleri, bu durumun mâkul bir mazeret teşkil ettiğini söyleyerek hocalarının elinden kitabı almak isterler. İşte o esnada Hüsrev Hoca, “Allah'ım beni affet, dersi asla bırakmak istemiyordum ama halimi görüyorsun” der ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya durur.
Hocaefendi bunu hatırlattı ve “Nasıl ölüm gelip kapımızı çalacağı âna kadar namaz, zekât, oruç gibi ibadetler, mükellefiyetler bizden düşmemektedir; aynı şekilde din-i mübîn-i İslâm'ı i'lâ ve dünyanın dört bir yanında ruh-u revan-ı Muhammedî'nin (aleyhissalâtü vesselâm) şehbal açmasını sağlama istikametinde cehd ü gayret içinde bulunmak da takatimiz ölçüsünde üzerimizde bulunan bir sorumluluktur ve bu sorumluluk son nefesimizi vereceğimiz âna kadar devam eder.” şeklindeki mülahazalarını dile getirdi. Bu düşünceyle ahirete yürüyeceği ana kadar okumak ve okutmaktan vazgeçmeyeceğini belirtti.
Mevlâ-yı Müteâl nasip ederse, derslerimize ait kayıtları da sizlerle paylaşmayı sürdüreceğiz. Bugünkü nağmede 12 dakikalık (her günkü sohbete “çok güzel.. harika.. enfes..” demenin yakışık almayacağını düşünüyorum ama nasıl ifade edeyim bilemiyorum, sahiden) pek müessir bir hasbihali arz ediyoruz.
Dualarınız istirhamıyla…