Barış ve mutluluğun ancak faziletli bir toplumla mümkün olabileceğine dikkat çeken akademisyenler, ahlaki tutumun
egemen kılınabilmesi için vahiy ve sünnete başvurmak gerektiğini kaydetti.
Kongrenin sonuç bildirgesinde, özellikle reklamlarda kadın istismarının engellenmesi gerektiği vurgulandı. “Ahlaksızlığa gösterilecek en iyi tepki, güzel ahlakı hakkıyla yaşamaktır.” denilen bildirgede, kulluk bilincinin birey,
aile ve toplumu zirveye çıkaracağı belirtildi.
Sempozyum, 5 ayrı
masada yapıldı. ‘
Kamusal alanda ahlak ve değişim’ konusunun ele alındığı masada, kamusal alanın sosyolojik bir kavram olduğuna ve bu anlamda kamunun devlet olmadığına işaret edildi. “Devletin kamusal alandaki görevi
özgürlükleri korumak ve kamu düzenini sağlamaktır.” ifadelerine yer verildi. Yeni
Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular, “Bütün dünyanın bugünlerde en fazla muhtaç olduğu ahlak ele alınarak sorunlara çözüm üretildi.” diye konuştu. Önceki gün başlayan ve masa çalışması şeklinde yürütülen ‘3.
Ulusal Risale-i Nur Kongresi’ dün düzenlenen bir panelle sona erdi. Kongrenin Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılan ikinci bölümünde ele alınan ‘ahlak’ konusunun sonuçları açıklandı. Mehmet Kutlular, yaptığı açılış konuşmasında, yaşanan ahlaki çözülmelere karşı bir reçete yazılması gerektiğini,
Bediüzzaman Said Nursi’nin de yüzyıla yakın bir zaman önce bu reçeteyi ve çözüm yollarını açıkladığını söyledi. Bediüzzaman’ın 2. Said döneminde 6 bin sayfaya varan Risale-i Nurlar’la her türlü sıkıntıya Kur’an eczanesinden ilaçlar yazdığını dile getiren Kutlular, “Üstad’ın 50 yıl önce dikkat çektiği sıkıntıları şimdi yaşıyoruz.” dedi. Kutlular, “Üstad’ın uyarılarına
kulak tıkayanlar sorunu öyle bir duruma getirdi ki biz, çocukluğumuzda Kur’an’ı gizli öğrendik. Zamanla imam hatip liseleri açıldı ve millet dinini rahatça öğrenmeye başladı. Ancak 28
Şubat krizi bu okulların kapısına
mühür vurdu. Gerekçeleri ise irtica.
İrtica olarak adlandırılan ise dindir.” ifadelerini kullandı. Ahlaki değerlere vurgu yapan Kutlular, ahlaki değerlerden mahrum kimselerin her türlü kanunsuzluğa bulaşacağını dile getirdi. Mehmet Kutlular, toplumdaki ahlaki bozulmada medyanın büyük rolünün bulunduğunu dile getirdi. Kongrede, Üstad’ın talebelerinden
Mustafa Sungur da konuştu. Sungur, ahlaklı bir nesil için Risale-i Nurlar’ın okullarda
ders olarak okutulması gerektiğini söyledi. Konuşmaların ardından panele geçildi. Panelde konuşan gazeteci-yazar
Ali Bulaç, yolsuzluk olaylarının en fazla yaşandığı ülkelerin başında
İslam ülkelerinin geldiğini kaydetti. Bulaç, “Çürümüş ve ikiyüzlü bir toplumda yaşıyoruz. Vitrinde ahlaktan bahsediliyor; ama herkes kendi ölçeğinde ahlaksızlık ve sömürücülük yapıyor.” şeklinde konuştu. Alanında uzman yaklaşık 60 akademisyen, aydın ve yazarın katıldığı masa çalışmaları ‘Ahlakın kaynağı’, ‘Kamusal alanda ahlak ve değişim’, ‘Kişisel hayat ve ahlak’, ‘
Bilim ve ahlâk’, ‘Evrensel ahlak ve Kur’an’ konu başlıkları altında yürütüldü. Maddeler halinde verilen sonuçlara göre ahlakın kaynağının vahiy olduğuna dikkat çekildi. Evrensel ahlak ilkelerinin sınırlarını Kur’an-ı Kerim çiziyor Kongrenin sonuç bildirgesinde yer alan maddelerden bazıları şöyle: Yaratıcı, vahiy aracılığıyla insanların kuvve halindeki duygularını tekamül ettirmek için iradelerini uyarır. Peygamberler sadece
inanç bakımından değil, ahlâken ölçüyü kaçırmış topluluklara gönderilmiştir. Bediüzzaman, Kur’an’ın insanları
terbiye ettiğini, nefislerini tezkiye ve kalplerini
tasfiye ettiğini, ruhlara inkişaf ve terakki, akıllara istikamet ve nur sağladığını, hayata hayat ve saadet verdiğini belirterek güzel ahlakın kaynağının Kur’an olduğunu vurgular. Evrensel ahlak ilkelerinin sınırlarını Kur’an çizmektedir. İnsanlar, hayatının bütününde ahlaklı olmakla yükümlüdür. Ahlaksızlığa gösterilecek en güzel tepki, güzel ahlakı hakkıyla yaşamak, temsil etmektir. Makbul ahlak riyakarca olmayanıdır.
Okul ve hapishanelerde vahye isnat edilen iman ve ahlak dersi verilmeli. Bediüzzaman’ın dediği gibi toplumsal barış ve mutluluk ancak faziletli bir toplumla mümkündür. Faziletlerin egemen kılınabilmesi tekrar vahiy ve sünnete dönüşle mümkün olacaktır.
Güvenlik için özgürlük feda edilmemeli. Özgürlüğün kısıtlanması ahlaki soruna yol açar. İnsanın kulluk bilincinde yaşaması, iyi ahlaklı bir insan olmasını doğurur.
Medya ahlakı, hak ve özgürlüklerle ilgili olduğu için daha çok önemlidir. Devlet, kamu düzenini sağlamak gerekçesiyle özellikle başörtüsü hakkı gibi konularda bu kavramdan yola çıkarak toplumsal barışı bozmaktadır.
ZAMAN