Mehtap Televizyonunda Cuma akşamı yayınlanan Algılar ve Gerçekler programı toplumda oluşturulan yanlış algıları düzeltmeye devam ediyor.
Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk ve Dr. Ergun Çapan, “Hizmet Hareketi yardım faaliyetlerini masum görünmek ve sempati toplamak için mi yapıyor?” algısını masaya yatırdılar.
“BU HAYIRLARIN ENGELLENMESİ İSLÂMÎ BİR YAKLAŞIM DEĞİL”
Mehtap TV'de yayınlanan Algılar ve Gerçekler’de, İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin bütün eserleri ve sohbetlerinde insanları hep Cenab-ı Allah’a yönlendirmeye çalıştığını söyledi. Hizmet Hareketinin sadece kurban dağıtmakla değil, bazen gönüllü doktorların verdiği sağlık hizmetleriyle, bazen su kuyuları açarak, bazen eğitim lokalleri açarak dünyadaki muhtaçların yardımına koştuğunu belirtti. Şentürk, bütün bu çalışmalara rağmen dünyada ihtiyaç duyulan yardımların yüzde birinin bile karşılanamadığını, geride bu kadar çok yardım edilecek insan varken Hizmet Hareketinin yaptığı bu yardımlar neden kıskanılıyor? diye sordu. İslam, hayırda ve Cennet’i kazanmada yarışmayı emrederken, herkesin bu yarışa katılabileceğini, kıskançlık sebebiyle bu hayırların engellenmesinin İslami bir yaklaşım olmadığını söyledi. Ömer F. Şentürk, Hocaefendi’nin yapılan hizmetler karşılığında dünyevi bir şey beklemeyin dediğini, ve dünyanın her yanına yardıma koşanların da yol paralarını bile kendilerinin verdiğini, gittikleri yerlerde kaldıkları hotel veya pansiyonların parasını da kendilerinin ödediğini ifade etti. Binlerce insanın da buna yaşayarak şahit olduğunu, çünkü bu insanların sadece ben paramı vereyim, birileri götürsün yardımı yapsın demediğini, pek çoğunun kendisinin de işin içine girip oralara yardımlarını bizzat elleriyle götürüp dağıttığını belirtti.
“ONLAR KENDİLERİ MUHTAÇ DA OLSALAR BAŞKALARINI KENDİLERİNE TERCİH EDERLER”
Algılar ve Gerçekler’de Yrd. Doç. Dr. Ergun Çapan, bu yardım faaliyetlerinde ve bütün hizmetlerde hedefin Allah rızası olduğunu, Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Sahabe gibi bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanmaya sürekli vurgu yaptığını söyledi. 40-50 sene önce Hocaefendinin Sahabeyi örnek gösterdiğinde bazı hocaların karşı çıktığını, “neden hep Sahabeyi anlatıyorsunuz, günümüzde sahabe gibi insan mı olur?” diye itiraz ettiklerini, ama Hocaefendi'nin insanlara sürekli Sahabe gibi fedakârlığı, beklentisizliği ve adanmışlığı anlattığını ifade etti. Kur’an’da Peygamberlerin “Benim ücretimi Allah verecektir” dediğini, Allah’ın da “Onlar kendileri muhtaç da olsalar başkalarını kendilerine tercih ederler” diye buyurduğunu belirtti. İlahiyatçı Ergun Çapan; Hocaefendinin bütün eserlerinde sevgi, merhamet, şefkat, fedakarlık, adanmışlık, başkaları için yaşama, beklentisizlik, isar ruhu gibi konuların üzerinde durduğunu söyledi. Kazakistan’da gölde boğulmak üzere olan öğrencisini kurtarmak için göle giren öğretmenin kendisinin boğulduğunu, bunların riya ve gösteriş olamayacağını vurguladı. Çapan “Eğer bu gibi hizmetler pirim yapmak, kredi kazanmak içinse buyursun insanlar gitsinler, hayatlarını ortaya koysunlar” dedi.
Yrd. Doç. Dr. Ergun Çapan yurtdışından Hizmeti görmüş tanımış insanların en çok etkilendiği ve şok eden hususların “esnafın fedakarlığı, çalışıp kazandığını Hizmet’e vermesi, bir nefer gibi koşması, Eğitim gönüllülerinin Boğaziçi, ODTÜ gibi kredisi yüksek üniversiteleri bitiren insanların Afrika, Sibirya gibi dünyadaki mahrumiyet bölgelerine gidip hicret ve hizmet etmeleri” olduğunu vurguladı. Çapan, kendisine Mısırlı bir alimin “Bizde çok ateşli, hamiyetperver bir hocaya dense ki Kahire’yi bırakın İskenderiye’ye yerleşin, orada hizmet edin deseniz, çok düzenini bozup gitmek istemez” dediğini söyledi.