Eyüp Ensar Uğur, Almanya'nın yeni bir dünya hedefiyle I. Dünya Savaşı’nın başlamasında dolaylı, ikinci Dünya Savaşının patlamasında direk sorumlu olduğunu söyleyip; Almanya’dan ülkemize gelen savaş adamlarının teşvikiyle, milletimizin büyük yıkımına sebep olacak birinci dünya savaşına girdiğimizi hatırlatıp sözü Türk okullarına getirdi.
"Kaderin işine bakın ki bu olaydan tam yüzyıl sonra bu sefer ülkemizden Almanya’ya giden barış insanları yeni bir dünya sloganıyla muhteşem bir organizasyon yaptılar. Bu 145 ülkede eğitim faaliyeti gösteren Türk Okulları’nda okuyan çocukların katılımıyla gerçekleşen şenlikti." diyen Uğur, bir zamanlar kinle savaşan dünyanın her renginden insanın birbirini öldürmesine sebep olan savaşın başladığı bir ülkenin semalarında artık zeplin, füze, savaş uçaklarının sesleri değil sevgi ve barış şarkıları duyulduğunu, hem de o savaşanların torunları tarafından Türkçe olarak seslendirildiğini belirterek dikkat çekici ifadeler kullandı.
Barış ve sevgi dilinin, herkesin taraf olduğu ortak dil olduğunu belirten Uğur, "Selamsızlığın, diyalogsuzluğun yol açtığı önyargıların ve onun da sebep olduğu kinin, düşmanlığın insanlık tarihinde milyonlarla cana sebep olduğunu iyi bilerek diyorum ki bundan sonra çocuklarımızın savaşlardan, düşmanlıklardan arınmış bir dünya da yaşayabilmesi için öncelikle konuşulabilir bir dünya gerek. Türk Okullarının bu niyeti gerçekleştirmek için yaptığı olağanüstü gayreti takdirle karşılamak gerekiyor..." şeklinde yazdı..
"Tam yüz yıl önce 1914’te bir haziran günü işlenen bir cinayetle dünya, daha önce benzeri olmayan topyekün bir çatışma içerisine sürüklendi. Siyasi haritanın değişmesine sebep olan bu savaşın yol açtığı yıkımlar insanlara büyük travmalar yaşattı.
Siyasi ihtirasın yol açtığı gerginlikle 1. Dünya Savaşı zamanında bebek olan gençlerin çarpıştırılacağı 2. bir savaşla dünya yine birbirine girdi. Bu sefer ki savaş ilkini gölgede bırakacak çok daha büyük vahşetlere neden oldu. Asker sivil ayırmadan her renkten milyonlarca insan; manasız düşmanlıkların, vicdanen izahı olmayan politikaların kurbanı olarak can verdi, yeryüzünün her tarafını acılar sardı, bu vahşetin büyük kurbanı küçükler korkuyla yaşadı, korkuyla öldü, kuzularını kaybeden anaların kalan hayatları cehenneme döndü, nihayetinde milyonlarca insanla birlikte nice şehirler yok edildi.
Bu savaşlarda, rengi, ırkı,inancı farklı olmak insanları Allah yarattı demeden öldürmek için yeterliydi. 1. Dünya Savaşı’nda yaklaşık kırk milyon, 2.Dünya Savaşı’nda ise yetmişbeş milyon insan can verdi. Yani iki savaşta yüz milyonu aşkın can, canan... Dile getirmek kolay ama bahsettiğimiz böcek değil,insan...
Almanya yeni bir dünya hedefiyle I. Dünya Savaşı’nın başlamasında dolaylı, ikinci Dünya Savaşının patlamasında direk sorumluydu. Almanya’dan ülkemize gelen savaş adamlarının teşvikiyle, milletimizin büyük yıkımına sebep olacak birinci dünya savaşına biz de girmiştik.
Kaderin işine bakın ki bu olaydan tam yüzyıl sonra bu sefer ülkemizden Almanya’ya giden barış insanları yeni bir dünya sloganıyla muhteşem bir organizasyon yaptılar. Bu 145 ülkede eğitim faaliyeti gösteren Türk Okulları’nda okuyan çocukların katılımıyla gerçekleşen şenlikti.
Bir zamanlar kinle savaşan dünyanın her renginden insanın birbirini öldürmesine sebep olan savaşın başladığı bir ülkenin semalarında artık zeplin, füze, savaş uçaklarının sesleri değil sevgi ve barış şarkıları duyuldu, hem de o savaşanların torunları tarafından Türkçe olarak seslendirilerek.
Evet bu çocuklar dedelerinin mahrum olduğu ortak bir dile sahip olarak bir araya gelmişler. Bu dil zahirde Türkçe olsa da aslında ortak sevgi dili. Çünkü kendilerine rehberlik edenler “ Bizim düşmanlığımız adavete düşmanlık” sözünü kendilerine prensip edinmiş öğretmenlerdi.
Dünya Savaşları sonrasında dünyanın birçok tarafında kinin nefretin yol açtığı çatışmalarda daha nice insan aynı acıları yaşadı ve günümüzde husûsen Müslümanların yoğun yaşadıkları coğrafyada maalesef halen savaşlar devam etmekte.
Yürek yakan çatışmalara iç ve dış faktörler olmak üzere birçok sebep sayılabilir, ama nihayetinde aynı ülkenin birlikte yaşayan insanları birbirini acımasızca öldürüyor. Demek ki aynı dili konuşabilmek barış, mutluluk getirmeye yetmiyor demek ki barışa sebep olan ortak dil bambaşka bir şey.
Savaşan her kesimin taraftarı bulunur, mazlumun yanında olduğu gibi zalim görülenin de yaptıklarını gerekçelendiren sıkı taraftarları bulunur.
Bazen bu konularda her söylem; polemiklere, çözümsüzlüğe hatta yeni ihtilaflara, çatışmalara sebep olur. Bu nedenledir ki barış insanları hikmetle hareket ediyor, müspet harekete vurgu yapıyor.
Zira barış ve sevgi dili herkesin taraf olduğu ortak dildir. Bu yol bugün dinlenmeyen vicdanın kısık sesinin eninde sonunda duyulmasına vesile olur. Hikmetle hareket edenleri bazıları işte bu yüzden anlayamıyor, çünkü hikmet zamanla anlaşılan gerçeklerdir.
Ancak uzun soluklu, dolayısıyla nefse ağır ama sağlam ve kalıcı çözümün araçlarından biri budur.
Selamsızlığın, diyalogsuzluğun yol açtığı önyargıların ve onun da sebep olduğu kinin, düşmanlığın insanlık tarihinde milyonlarla cana sebep olduğunu iyi bilerek diyorum ki bundan sonra çocuklarımızın savaşlardan, düşmanlıklardan arınmış bir dünya da yaşayabilmesi için öncelikle konuşulabilir bir dünya gerek. Türk Okullarının bu niyeti gerçekleştirmek için yaptığı olağanüstü gayreti takdirle karşılamak gerekiyor..."