Herhangi bir ilimdeki bir kanunla tesadüfilik tamamen birbirine zıt iki mefhumdur.
Mesela, bir an yerçekimi kanununun ortadan kalktığını, tesadüfiliğin bu konuda hâkim olduğunu düşününüz. Acaba elinizden bıraktığınız bir cismin yere düşüp düşmeyeceği hakkında kesin bir şey söyleyebilir misiniz? Su 100 derecede kaynar, 0 derecede ise donar. Bu bir fizik kanunudur. Bir an böyle bir şeyin olmadığını, bu konuda da tesadüfiliğin hâkim olduğunu kabul edelim.
Ne yapardınız?
Tencereye koyduğunuz su bazen ateşi görür görmez kaynamaya başlasa, bazen de saatlerce ateşte kaldığı halde kaynamayarak donsa, bırakın ilimleri veya sosyal hayatın düzenini bir tarafa, sadece mutfaklarda nizam ve intizamın temin edilebileceğini iddia edebilir miydiniz?
Elbette ki hayır!
Görüldüğü gibi kainatın hiçbir yerinde herhangi bir boşluk, plansızlık, programsızlık ve karışıklık söz konusu değildir. Tam aksine her tarafta ölçü, her yerde ahenk ve müthiş bir
hesap göze çarpıyor. Bütün bunlar, kâinatta tesadüf diye bir mefhumun mevcut olmadığını adeta haykırırcasına ilân ediyor, bizi her şeyi ilim ve programla ayarlayan bir Yaratıcıyı tanımaya yönlendiriyor.
Bugün