Henüz herhangi bir karar ya da girişim söz konusu değil ama bu sevindirici de değil. Çünkü böyle durumlarda sessizlik, en tehlikelisi... Hatta bir oldubittinin habercisi. Sessizliği bozan nadir girişimlerden biri Yirmibir Mimarlık Tasarım Mekan Dergisi'nin ekim sayısındaki bir
dosya. Murat Tabanlıoğlu, Korhan Gümüş, Murat Güvenç ve
Mete Tapan'ı bir
masa etrafına toplayan dosyanın başlığı '
Taksim Düğümü Nasıl Çözülür?' Yayalaştırma adı altında meydanda planlanan ve Belediye Meclisi'nden onaylandığı varsayılan projeden
Topçu Kışlası'nın rekonstrüksiyonuna, AKM'nin atıl bir şekilde durmasından trafiğin yer altına alınmasına pek çok konuyu masaya yatıran dosyanın hazırlayıcısı Hülya Eraş.
Murat Güvenç'in "Meydanı asıl değiştiren 1930'lardaki Prost
Planı. Kışla da 1940'larda yıkılıyor." girizgâhını Korhan Gümüş'ün "Prost'tan beklenen,
Cumhuriyet'in manifestosunu bu alanda gerçekleştirmesi. Özellikle
Opera önemli çünkü yapılmasındaki sorunlar, yakılması, bugün yaşadıklarımız buranın geçmişten kalan bir kutsal bagajı olduğunu gösteriyor. Taksim'in yakın geçmişten gelen bir kutsal bagajı var. Burası, Cumhuriyet programlarının hem örtüşme hem de çekişme alanı." tespiti izliyor. 28
Şubat döneminin önemli tartışmalarından birine çanak tutan
Taksim Meydanı için "Ortada bir proje var ama onaylanan bir şey yok." diyen Mete Tapan'a göre fırsat -henüz- kaçmış değil. Asıl konu, genel bir yaklaşım olarak Cumhuriyet Meydanı'nın nasıl gerçek bir meydan haline geleceği. "Kamusallığın dönüşümünü ne sadece siyasilere ne de özel
sektöre bırakabiliriz." diyen Gümüş'ün bu yoldaki bir diğer önerisi ise olayı AKM'de olduğu gibi bir inatlaşma haline getirmemek. Ona göre AKM bir kilitlenme yüzünden yapılamadı. Yoksa çok güzel olacaktı.
"Beni en çok Taksim projesinin sunulma biçimi etkiledi." diyen Murat Güvenç'e göre, 'Taksim Meydanı yayalara açılıyor, yayalaştırılıyor' şeklindeki imgeler
Topçu Kışlası'nı projeye teyelliyor. En büyük tehlikenin Topçu Kışlası rekonstrüksiyonunun ticari bir girişime arka plan oluşturması halinde gerçekleşeceğini söyleyen Murat Tabanlıoğlu ise "Eskiden mimar her şeyi bilirdi, oysa artık çok disiplinli bir yol izlememiz lazım ve bu, Türkiye'nin bilmediği bir yol." diyor ve ekliyor: "Ben mesela tek başıma bir mimar olarak Taksim Meydanı'nı tasarlayamam. Böyle düşününce yarışma da yanlış olur."
Tabanlıoğlu'na göre yapılacak tek müdahale, buranın altyapısını düzenlemek. Tapan'ın önerisi; eldeki modeli siyasi
iktidar,
özel sektör ve akademik dünyayla birlikte araştırıp geliştirmek. Gümüş de aynı fikirde. İdeolojik ve sembolik yüklerle sırtı epey kamburlaşan Taksim Meydanı için tek bir ortak çözüm görülüyor. O da bütüncül bir yaklaşım.