Kültür çatışması yaşanıyordu. Baba, çocuklarını bizim köklerimize bağlı yetiştirmek istiyor, onları özümüze döndürecek bir eğitimin verilmesini arzu ediyordu. Ama her nedense, anne bütün bunlara karşı çıkıyordu.
Çocukları yetim kalmış gibi parçalanmış bir
ailede menfi şekilde yetişmeleri için
baba her şeye rağmen istek ve arzularından vazgeçti.
Allah'a dayanıp Eyyüp sabrına benzer bir çile atmosferine çekildi.
On sene sonra onunla
Amerika'da tekrar karşılaştık, yüzü gülüyordu. Bu durum bazı güzel gelişmelerin olduğunu müjdeliyordu.
Biraz hoşbeşten sonra aile meselesine geldik... Sürur içinde şunları söyledi: "Elhamdülillah huzur içindeyiz... Burada
Samanyolu Televizyonu yayına başladıktan sonra Beşinci Boyut, Büyük Buluşma, Sırlar Dünyası gibi dizileri seyretmeye başladık. Önceleri çocuklarımla seyrediyorduk, sonraları hanım da iştirak etmeye başladı. Daha sonra bizlerden daha çok ilgiyle seyreden birisi oldu. Yavaş yavaş düşünceleri de müspet şekilde değişmeye başladı. Bütün bunlar zamanla eriyip gitti... Diyebilirim ki hemen hemen problemler de çözüldü bitti... Yoksa bu gurbet ellerde hâlimiz nice olacaktı? Çünkü dönüşü olmayan bir yoldaydım. Bu güzelliklere vesile olanlardan Allah râzı olsun..."
Bu gidişimde
İngilizce yayın yapan
Ebru Televizyonu'nu da ziyaret ettim. Kısa zamanda büyük gelişme göstermiş. Bir senedir çalışmalarından haberdardım, ziyaret de etmiştim. Harıl harıl
hazırlık yapıyorlardı. Samanyolu Televizyonu'nda seyrettiğimiz ve sözünü ettiğim diziler büyük bir itina ile İngilizce izlenir hâle getirilmiş...
Amerikalı bir hanım ile evli olan bir insanımız, çocukları konusunda eşiyle çatışmaya girer. Kendilerinin gelişmiş ve üstün bir kültüre sahip olduğunu iddia eden hanımefendi çocuklarını babalarının
inanç ve kültüründen korumak ve kurtarmak için son derece gayret gösteriyordu. Tam bir trajediye doğru giderken, İngilizce yayınları ile Ebru Televizyonu imdatlarına yetişti... Hem aile hem de
Amerikan toplumunun katmanları arasında yok olup gitmekle karşı karşıya kalan varlığımız kurtulmuş oldu. Baba ve çocuklara zamanla iştirak eden anne de artık kopmaz bir
Ebru TV seyircisi oldu. Eve hem bir huzur geldi hem de engin ve derin bir kültürle tanışan anneye yepyeni bir dünyayı tanıma sevinci geldi. Hatta alıcı veya vericilerde bir
arıza olunca hanımefendi derhal Ebru TV idarecilerini arayıp ârızanın giderilmesi ve yapılması gerektiğini sordu. "Yoksa çok önem verdiğim bazı programları kaçıracağım... Ne olur bana yardımcı olun." diye de istirham etti...
İngilizce konuşulan bazı ülkelerde
Türkçe kurslarının verildiği okul ve kültür merkezlerinde Ebru TV'nin yayınlarına büyük ilginin bulunduğunu da öğrenmiş oldum...
Bu gelişmelerden fevkalade memnun oldum...
"Acaba
Avrupa ve Amerika gibi ülkelerde bulunan hayat cevherimiz evlatlarımız ve sonraki nesillerimiz ne olacak? Milyonları aşan
Müslüman ve Türk varlığımız nasıl korunup kollanacak?" Ve benzeri endişeli sorularımıza Elhamdülillah böylece güzel cevaplar buluyoruz.
Yurtdışında yaşayamayanlar belki bazı düşünce ve duyguları tam olarak anlamakta zorluk çekebilirler. Ne gariptir ki, ben boş
vakit öldürme yerleri olarak gördüğüm bazı kahvehaneleri o gurbetlerde aramış "Hiç olmazsa, bizimkiler bir araya gelip birbirleriyle görüşüyorlar. Yoksa, tamamen kaybolup gidecekler" diye düşünmüşümdür.
Bu durumda Samanyolu ve Ebru TV'nin hizmetlerini özümüz ve kökümüz adına çok önemsiyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
ABDULLAH AYMAZ - ZAMAN