Devlet Bakanı ve
Başmüzakereci Egemen Bağış, 15-16
Aralık tarihlerinde İstanbul'da ''
Türkiye'deki Roman Vatandaşlar'' başlıklı bir
seminer düzenlediklerini belirterek, ''Tüm ön yargılardan uzak bir şekilde,
Roman vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmak, seslerinin tüm
toplumumuz tarafından daha iyi duyulmasını sağlamak, milli birlik ve beraberliğimizi, toplumsal kardeşliğimizi daha da ileri noktalara taşımak amacıyla bu seminerin önemli yararlar sağlayacağına inanıyorum'' dedi.
Bağış, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Avrupa Komisyonuna bağlı Kurumsal Yapılanma Birimi tarafından,
aday ülkelere
Avrupa Birliği müktese
batının üstlenilmesi ve mevzuat uyumu çalışmalarında kısa süreli
teknik destek verilmesini amaçlayan Teknik Destek ve Bilgi Değişim Ofisi (TAIEX) mekanizması çerçevesinde Avrupa Birliği Genel Sekreterliği (ABGS) ve komisyonun
işbirliği ile Türkiye'de 2006 yılından bu yana ''siyasi kriterler'' alanında seminerler düzenlediklerini belirtti.
Bu seminerlerde, Türkiye'deki kamu kuruluşlarının temsilcilerini, akademisyenleri,
sivil toplum örgütleri temsilcileri ve AB üyesi ülkelerin uzmanlarını belli konularda bir araya getirerek siyasi kriterler alanında daha önce hassas olarak nitelendirilen birçok konuda bilgi alışverişinin mümkün olduğunu aktaran Bağış, şunları kaydetti:
''Bu kapsamda, 15-16 Aralık 2010 tarihlerinde 'Türkiye'deki Roman Vatandaşlar' başlıklı bir TAIEX semineri düzenliyoruz. Seminere, Roman derneklerinden temsilciler de dahil olmak üzere toplamda 200'ün üzerinde
yerli ve
yabancı katılımcı davet edilmiştir. Tüm ön yargılardan uzak bir şekilde, Roman vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm bulmak, seslerinin tüm toplumumuz tarafından daha iyi duyulmasını sağlamak, milli birlik ve beraberliğimizi, toplumsal kardeşliğimizi daha da ileri noktalara taşımak amacıyla bu seminerin önemli yararlar sağlayacağına inanıyorum.''
''ÜLKEMİZİN KURUCU ASLİ UNSURLARI ARASINDA YER ALMIŞLARDIR''
Cumhuriyetin kurulmasının ardından Balkanlar'daki eski
Osmanlı topraklarından gelen göçlerle birlikte Türkiye'de bugün başta batı bölgelerinde olmak üzere 2 milyonun üzerinde Roman vatandaşın yaşadığının tahmin edildiğini ifade eden Bağış, şunları söyledi:
''Türkiye'nin dört bir yanında uzun yıllar
göçebe olarak yaşamlarını ve kültürlerini sürdüren bu insanlar, Türkiye nüfusunun köylerden kente göçüyle birlikte kademeli olarak yerleşik hayata geçmeye başlamışlardır. Bunu yaparken toplumun geneline uyum sağlamak yerine, kendilerine özgü sosyo-kültürel yapının gereği olarak hep bir arada yaşayan kapalı bir topluluk olmaya yönelmişlerdir.
Romanlar'a yönelik olarak, toplumda zaman içinde oluşan ön yargılı olumsuz yaklaşımların da entegrasyonda sorunlara neden olduğu bilinmektedir. Mesleksizlik, eğitimsizlik ve buna bağlı olarak yaşanan pek çok sosyo-
ekonomik sorun, Romanları, Avrupa'nın pek çok ülkesinde olduğu gibi Türkiye'de de toplumun en dezavantajlı kesimi konumuna itmiştir. Oysa Romanlar, hukuken de fiilen de ülkemizin her zaman gurur duyduğu, kurucu asli unsurları arasında yer almışlardır.''
YAPILAN ÇALIŞMALAR
Bağış, hükümet olarak atmış oldukları
demokratikleşme ve
kalkınma adımları kapsamında, Roman vatandaşların dezavantajlı durumlarını iyileştirmek amacıyla bir dizi çalışma başlattıklarını kaydederek, 10 Aralık 2009 tarihinde Roman topluluğunun temsilcileriyle bir araya gelerek gün boyu süren ve Devlet Bakanı
Faruk Çelik öncülüğünde icra edilen çalıştayın önemli bir başlangıç teşkil ettiğini vurguladı.
Bu çalıştayda ve daha sonra süregelen
diyalog sürecinde Roman vatandaşların sorun,
öneri ve taleplerinin tüm açıklığıyla ortaya konulduğunu belirten Egemen Bağış, ''Yine, toplumsal ön yargıların bertaraf edilip, eşitlik ve kardeşliğin pekiştirilmesi amacıyla Baş
bakanımız Recep
Tayyip Erdoğan öncülüğünde 14
Mart 2010 tarihinde Türkiye'nin 40 ilinden yaklaşık 20 bin Roman vatandaşımızla bir
buluşma tertip edilmiştir. Bu buluşmadan hemen sonra, 19 Mart 2010 tarihinde yine sayın Başbakanımız devlet adına eğer bir ayrımcılığa maruz kaldılarsa Romanlar'dan özür dilediğini açıklamış, bu adım Romanlar'a toplumsal meşruiyetleri bağlamında büyük bir öz güven aşılamıştır'' şeklinde konuştu.
''GÜÇLENDİRMEYE GAYRET ETMEKTEYİZ''
Bu adımların ardından konut sorununun giderilmesi amacıyla halen devam etmekte olan çalışmaların başladığını, çeşitli illerde yaklaşık 10 bin konutun projelendirilerek hayata geçirilme aşamasına gelindiğini dile getiren Bakan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
''
Hükümetimiz, Romanlar'a yönelik ayrımcı ifadeler içeren düzenlemelerin giderilmesi için çeşitli mevzuat değişiklikleri de gerçekleştirmiştir. Örneğin 1934 tarihli
İskan Kanunu'nun 4. maddesinde geçen 'Göçebe Çingeneler' ve
Polisin Disiplinine Merasim ve Topluluklardaki Rolüne ve Polis Karakolları Teşkilatı ile Vazifelerine Dair Talimatname'de yer alan 'esaslı bir mesleği olmayan çingeneler' ibareleri kaldırılmıştır. Son olarak, Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun teklifi Genel Kurul'un gündemindedir. Son dönemdeki bu adımlarımızı, Roman topluluğuyla kurulan karşılıklı diyalog ve destekleyici uygulamalarla da güçlendirmeye gayret etmekteyiz.''
''BASİT ÇÖZÜMLERİN BAŞARI ŞANSI BULUNMADIĞI ORTADADIR''
Türkiye'de uzun yıllar süregeldiği söylenen ayrımcılık uygulamalarına dikkat çekmekten fırsat yaratıp, Romanlar'a yönelik küresel çapta sürmekte olan ayrımcılığı fazla gündeme getiremediklerini anlatan Bağış, son günlerde özellikle
Fransa ve
Belçika hükümetlerinin Romanlar'a karşı geliştirdiği ayrımcılık politikasının da bu meyanda üzerinde durulması gereken bir sorun olduğunu belirtti.
Dolayısıyla Fransa'nın son dönemde sürdürdüğü ayrımcı politikalara dikkat çekerek, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ilkelerini sadece AB'ye katılım sürecindeki Türkiye'nin değil, küresel ölçekte tüm insanlık adına savunmak gerektiğini hatırlatmanın en
doğal hakları olduğun dile getiren Bağış, şunları kaydetti:
''Yerleşik olmayan Romanlar'a ilişkin gerçekçi çözümler üretilmesi gerektiği, sınır dışı etme veya Romanya'ya iade etme gibi basit çözümlerin başarı şansı bulunmadığı ortadadır. Avrupa çapında, göçebe Romanlar'ın topluma uyum sağlamalarını temin etmek için düzenli bir
iş bulma ve çocuklarını okula gönderme alışkanlıklarını edinmelerine yönelik Roman toplumunun ihtiyaçlarını karşılayacak özel çözümler bulunması gerektiği aşikardır. Bu çerçevede, küresel bir hastalık olarak ayrımcılığın önüne geçilmesi çok önemlidir. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ülkesinde kamu düzenini sağlamak adına Romanlar'a yönelik izlenilen ayrımcı politikaları savunması ise
insan hakları konusundaki tarihi bilinci ve öncülüğüyle övünen ülkesinin itibarını da zedelemektedir.''
''FAYDALI BİR SEMİNER OLMASINI ÜMİT EDİYORUM''
Herkesin Romanlar'ın topluma entegre edilmesi mecburiyetinden bahsettiği, ancak bunun sözde kaldığını ve herhangi somut bir destek gelmediği bir Avrupa'dan söz ettiklerini kaydeden Bakan Bağış, ''Bu nedenle Romanlar'a yönelik AB çapında geliştirilecek bir stratejinin yeterli mali kaynaklarla desteklenmesi gerekmektedir'' dedi.
Bağış, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu anlayıştan hareketle ülkemizin asli unsurlarından biri olan Roman toplumunun sorunlarını ortaya koymak için bir araya gelecek çeşitli kamu kurumları temsilcileri ile sivil toplum ve üniversitelerin temsilcilerinin bir araya geleceği seminerimizde, sorun ve çözüm önerilerinin tüm yönleriyle
analiz edilmesine imkan vermesi açısından önemli bir fırsat olduğuna inanıyorum. 15-16 Aralık 2010 tarihlerindeki seminerimizde de Roman toplumunun karşılaştığı çeşitli sorunlardan, sosyal hizmetlere erişim (özellikle sağlık ve eğitim alanında),
ders kitapları ve basındaki ayrımcı ifadelerle mücadele, barınma ve kentsel dönüşümle birlikte, işsizlik ve istihdam alanındaki sorunlara yönelik çalıştaylar düzenlenecektir. 'Türkiye'deki Roman Vatandaşlar' konulu geniş katılımlı seminerimizin, tüm paydaşların Roman toplumunun durumunu iyileştirmek ve sorunlarına yönelik çözüm önerileri geliştirmek üzere önceliklerinin ele alınacağı faydalı bir seminer olmasını
ümit ediyorum.''