Radyo ve
Televizyon Üst
Kurulu (
RTÜK) Üst Kurul üyesi Avukat Mehmet Dadak,
Türkiye'de nüfusun yüzde 12'ye varan bir kısmının
okuma yazma bilmediğini ve bir o kadar da
engelli vatandaş bulunduğunu belirterek, bunun da tüm nüfusun yarıya yakınına isabet ettiğini söyledi. Yaptıkları tespite göre, Türkiye'nin ortalama eğitim seviyesinin ilkokul 4.
sınıfa tekabül ettiğini kaydeden Dadak, televizyon kuruluşlarının da yayınlarında ağırlıklı olarak bu kesime hitap ettiğini kaydetti.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ile
Emniyet Genel Müdürlüğü arasında imzalanan
protokol gereği, yerel ve bölgesel
radyo ve televizyon yayınlarını izleyerek kayda alan İl Emniyet Müdürlükleri bünyesindeki
izleme birimi görevlilerine yönelik
seminer,
Antalya'da başladı. Üç gün devam edecek eğitim seminerine Türkiye genelinden toplam 22 İl
Emniyet Müdürlüğü personeli katıldı. Seminer öncesi bir konuşma yapan RTÜK Üst Kurul üyesi Avukat Mehmet Dadak, ilgin konulara dikkat çekti. Türkiye'de nüfusun yüzde 12'ye varan bir kısmının okuma yazma bilmediğini anlatan Dadak, medya üzerinden yapılan
tüketim büyük bir çoğunluğunu bu insanların yaptığını söyledi.
MEDYA, EĞİTİMSİZLİĞİ BÜYÜK BİR FIRSAT OLARAK KULLANIYOR
Dadak, "Ülkemizde 7.5 milyon kişi okuma yazma bilmiyor. Bu nüfusumuzun yüzde 12'sidir. Yaptırdığımız bir tespite göre Türkiye'nin tahsil durumu ortalama
ilköğretim 4. sınıf düzeyindedir. Bunun yanında bir o kadar da engelli vatandaşımız bulunmaktadır. Yani Türkiye nüfusunun yarıya yakını, okur yazar seviyesinde olmadığından medya sahipleri bunu çok iyi kullanmaktadır ve bu insanların durumlarına göre yayım yapmaktadırlar. Çünkü bunların tüketim çoğunluğunu bu insanlar oluşturmaktadır. Onun içi
toplum eğitim düzeyini düzeltecek yayın yapılmasını istiyoruz." diye konuştu.
Dadak, medya ve özellikle ulusal, bölgesel radyo ve televizyonları
Avrupa Birliği sürecinde o ortama taşımaya çalıştıklarını söyledi. Bu süreç içinde zaman zaman medya patronları ile karşı karşıya kaldıklarını belirten Dadak, "Önümüzde yasal engeller ve medya patronları var. Ama biz devletin ve milletin temsilcileri olarak bunların üstesinden geleceğiz." dedi.
"ÇOCUKLARIMIZI RADYO, TELEVİZYON VE SOKAK EĞİTİYOR"
Geleceğin Türkiye'sinden bugünkü okul ve öğretmenler kadar, medya yapımcıları, sahipleri ve çalışanlarının da sorumlu olduğunu anlatan Dadak, medyanın sorumlulukta ileri seviyede vebal altında olduğunu vurguladı. Günümüzde çocukları ve gençleri
ailenin eğitemediğini belirten Dadak, konuşmasına şöyle devam etti. "Çocuklarımızı radyo, televizyon ve
sokak eğitiyor. Çocuklarımız radyo ve televizyonda gördükleri o rollerin peşinden giderek kendilerini ya bir
Polat, ya bir Deli Yürek olarak nitelendiriyor ve bunun sonucunda okullardaki şiddetin önüne geçemiyoruz. RTÜK olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz 3 konu var, bunlar çocuklarımız, gençlerimiz ve aile yapısı."
"TÜRKÇE HER GEÇEN GÜN YOZLAŞTIRILIYOR"
Türkçenin her geçen gün yozlaştırıldığını belirten Dadak, bunun önüne geçilmesi için kesinlikle dil yasasının çıkarılması gerektiğini söyledi. Bir ulusu içten teslim almanın en önemli unsurlarından birinin 'dil'ini bozmak olduğunu ifade eden Dadak, "RTÜK olarak aldığımız kararlar çerçevesinde doğru ve güzel konuşmayı yapan Radyo ve Televizyonları ödüllendirmeyi karar aldık. Bununla ilgili yönetmeliği yakında yayınlayacağız. Bu yeterli değil. Türkiye'de kesinlikle dil yasası çıkarılmalı. Bugün sokaklarda radyo ve televizyonlarda ne olduğu anlaşılmayan birçok kelimeler vardır." dedi.
Türkiye'nin güvenliğinin daha iyi olması için Emniyet Müdürlükleri bünyesindeki izleme Birimi görevlilerine yönelik olarak
hizmet içi eğitim verdiklerini ifade eden Antalya İl Emniyet Müdürü Feyzullah
Arslan ise Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun, hem
emniyet teşkilatını hem de tüm güvenlik güçlerinin izlediği politikalar ile yaptırdığı eğitimlerle
destek verdiğini söyledi.
Emniyet teşkilatının güvenli hizmet yaptığını, bunun yanında basının da
kamu hizmeti yaptığını belirten Arslan, bu iki kurum arasında zaman zaman çatışmalar yaşansa da her iki kurumun amacının huzurlu bir ortamda yaşamak olduğunu ifade etti. Arslan, "Emniyet teşkilatı güvenlik hizmeti yaparken, basın da kamu hizmeti yapıyor. Burada emniyet mensupları ve basın mensupları zaman zaman çatışıyor gibi görünseler de aynı amaç uğrunda görev yapıyorlar. Burada herkesin amacı güvenli ve huzurlu bir ortamda yaşamak. Emniyetin görevi bunu sağlamak basının görevi de bunu duyurmak. Ama bazen bu ortak amaç uğruna hareket edilirken problemler olabiliyor. Bu problemlerin olamaması için hizmet içi eğitim veriyoruz. Çünkü her türlü güzelliğin kaynağı eğitimdir." diye konuştu.
Sosyal ve siyasi bilimlerde
akıl erdirilemeyecek kadar hızlı bir değişim olduğunu anlatan Emniyet Müdürlüğü
Güvenlik Dairesi Başkanı Yardımcısı Saadetin
İskan, günümüz dünyasının ayak uydurabilmek için bilimin ve ilmin çok özünsel olması gerektiğini anlattı. İskan, "Bu eğitim seminerinin amacıda yapmış olduğumuz görevlerde bilgi ve beceriyi ön plana koymayı amaçlamıştır. Burada arkadaşların çekinmeden fikirlerini bizimle paylaşmalarını istiyorum." dedi.