1992 senesinde binlerce soruya verilen cevaplardan oluşan hatıra kayıtlarının çözümlenmesiyle başlayan dizinin son kitabı, okurlarını gönül insanlarıyla tanıştırmaya devam ediyor. İlim, edep ve irfanın yanında tarihimiz, dilimiz ve edebiyatımızdan da esintilerin de olduğu kitap, yakın tarihimizi anlamada şifre çözücü rolünü de üstleniyor. 

Konya'nın meşhur mürşidlerinden Hoca Veyiszade'nin yeğeni olan Ali Ulvi Kurucu, muhterem ve merhum amcası gibi sohbetleri ile aileden gelen irşad ve tebliğ vazifesini hayatının sonuna kadar devam ettiren bir zat. Ali Ulvi Kurucu, 1922'de Konya'da doğmuş, orta öğrenimini ve hafızlığını bitirdikten sonra, dini eğitimini daha iyi alabilmek için 1939 yılında ailesiyle beraber Medine'ye hicret etmiştir. Yüksek tahsili Mısır'da El–Ezher'de devam ettirmiştir. Mısır'dan döndükten sonra Medine'ye yerleşmiştir. Medine'de "Sultan Mahmud" ve "Şeyhülislam Arif Hikmet" kütüphanelerinde uzun yıllar müdürlük yapmış ve 1985 senesinde emekli olmuştur.

Üstad Ali Ulvi Kurucu, Türkiye’de ve Müslüman ülkelerde milyonların tanıdığı bir zat... Sevimli çehresi, Muhammedî güzel ahlâkı, ruhlara hitap eden millî, dinî şiirleri ve insanı manevî âlemlere alıp götüren gönül sohbetleri ile bir illim ve irfan önderi... Hayatının ilk yıllarını Konya'da geçirdikten sonra, Kahire'de El Ezher Üniversitesi'nde eğitim gören ve ömrünün geri kalanını Medine-i Münevvire'de geçiren Kurucu, 2002 yılında orada vefat etti. Ali Ulvi Kurucu'nun hatıraları, hem Cumhuriyet sonrasındaki dönemde Türkiye'deki dine bakışı, hem Osmanlı'dan sonra dağılan İslam coğrafyasının durumunu, hem de önemli zatların etrafında geçen olayları aktarması bakımından önem arz ediyor. 

Herkesin kendi dünyasının büyükleri vardır ki Ali Ulvi Kurucu da bizim dünyamızın büyüklerinden biridir. Milletin hayat unsurları olan din, dil, tarih, kültür ve sanat gibi değerlere sahip çıkmayı kendisine dert edinenlerin dünyasında sembol bir isim olan Ali Ulvi Kurucu, 60 yıldır Medine'de yaşadığı için adı "Peygamber komşusu"na çıkmış, onunla konuşan ve sohbetini dinleyenler, bulunduğu düzlemden başka düzlemlere seyahat etmişlerdir. Onu okuyanlar, onu dinleyenler adeta sözleşmişçesine "Peygamber kokusunu hissettiklerini" söylemişlerdir hep. 

Bütün ümidi "alevler içinde fakat yanmıyorlar" dediği imanlı, idealist gençler olan Ali Ulvi Kurucu, İslam dünyasını içinde bulunduğu zilletten kurtaracak bir gençliği özlüyordu. Sağlam imanla kamil ahlakı temsil edecek örnek şahsiyetlerin yetişmesi en büyük idealiydi. Büyükkoyuncu Vakfı'nın kurucusu merhum İbrahim Büyükkoyuncu’nun şu anekdotuÜstad’ın bu mühim konuya bakışını gayet net bir şekilde ortaya koyuyor: "Henüz bu vakfı kurmadan önce, kendi kendime şöyle bir karar vermiştim: 'Koyunlarım, arsalarım, taş ocaklarım adıma neyim varsa satıp, Medine'de bir vakıf kurayım oradaki fakir fukaraya bakayım.' Ali Ulvi Kurucu Bey, Konya'ya gelince bu düşüncemi kendisine aktardım ve 'Bana ne tavsiye edersiniz?' diye sordum. Bana 'Medine'nin böyle bir şeye ihtiyacı yok. Sen bu servetini burada gençlerin yetişmesi ve talebelerin tahsil yapması için vakfet. Senin ve memleketimiz için bu daha hayırlı olur.' dedi."

Ertuğrul Düzdağ, MehmedÂkif Ersoy üzerine çeyrek asırdan fazla süren deruni ve bereketli çalışması ve pek çok güzide eserden sonra, Kaynak Yayınları öncülüğünde yine yüz akı bir çalışmayı kültür dünyamıza armağan etti. Düzdağ’ın usta kalemi, Üstad Ali Ulvi Kurucu'nun hatıralarına eklenince hatıraların gergefinde önemli ipuçlarının bir bir ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Serinin son kitabı yine dopdolu ve çarpıcı bilgiler içeriyor. 

Ali Ulvi Kurucu Hatıralar-4, M. Ertuğrul Düzdağ, Kaynak Yayınları, 408 sayfa