Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi Lokman Suresi 6. ayetinin ışığında müzik, roman, hikaye ve şiir gibi sanat türlerine nasıl bakılması gerektiğini açıkladı. Bu alanların boş bırakılmaması ve değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi yaptığı açıklamalarda 'Onlarla da eğer insanımızın ufkunu inkişaf ettirme adına bir şey yapıyorsak, bence o argümanları değerlendirme mevzuunda da ihmal etmemek lazım. Her eser kişide uyandırdığı duygulara göre farklı ele alınmalı. Örneğin, Itri'nin, Dede Efendi'nin, Hacı Arif'in bestelediği müzik eserleri... Mesela bazı müzik vardır ki insanda hayvanÎ ve cismanÎ şeyleri tetikler. Güzel güftelere dayalı öyle besteler vardır ki işin doğrusu bunlar insanda ulvi duyguları tetikler yani, öylesi de vardır.' ifadelerini kullandı.
'Kendi mana ve düşünce dünyamıza uygun şekilde bu sanat dallarıyla iştigal edilebilir' diyen Muhterem Hocaefendi: 'Yalan olmadan esasen, hakikaten beşer hayatıyla alakalı beşer düşüncesiyle alakalı, beşerin sukûtunu anlatır şekilde olan şeyler, beşerin suudunu, yükselmesini anlatacak şeyler, bu kabilden mutlaka bizi alakadar eden şeyler, bunlar romanla da ifade edilebilir, hikayeyle de ifade edilebilir, bir piyesle de ifade edilebilir, istenirse, ciddiliği korunarak bir tiyatroyla da seslendirilebilir.' diye ifade etti.
'Ölçü meşguliyetin bizi allah'a yaklaştırması olmalı. O'na yaklaştıran herşeyin başlar üstünde yeri vardır. Televizyon ve sinema da hayra vesile olabilir' diyen Fetullah Gülen Hocaefendi: 'Bana, benim gayem, gaye-i hayalim, mefkûrem, düşünce dünyam, inanç dünyam benim, kalbi ve ruhi hayatım adına bir şeyler fısıldıyorsa şayet öyle şiir, öyle şiiri de ben alır başıma taç yaparım. Ben belki er-risale'yi ve çağrıyı 20 defa seyretmişimdir. ama her defasında gözlerim dolmuştur. Beni adeta alıp asr-ı saadete götürmüştür. şimdi o televizyonun dili bununla çözülecekse şayet, o aynı zamanda bizim kalbimizin de dilini çözecektir. yani böyle bir şeye mani olmamak lazım.' diye belirtti.
Ayrıca karanlık güçlerin toplumu istikametten ayırmak amacıyla televizyonlara baskılar yaptığını belirten Hocaefendi: 'Yakın tarihte bu televizyonlara baskılar yapın, böyle bohemliğe ait şeyler neşretsinler. yoksa insanlar başlarını almış, din-diyanet deyip böyle hayatı çok sıkı bir çerçevede götürmeye çalışıyorlar. biraz açın onları, azıcık yırtın böyle, serbest olsunlar gibi mülahazalar oldu. o istikamette baskılar oldu.' ifadelerini de kullandı.
Müminler her mecra ve vasıtayı hakk rızası istikametinde değerlendirmeye çabalamalıdır diyen Muhterem Hocaefendi: 'Ehl-i dalalet, bunu, ehl-i küfür, kendi hesabına değerlendiriyorsa, yani niye sizin, sizin hissiyatınızı seslendiren televizyonunuz olmasın, İnternet ağınız olmasın, telefon ağınız olmasın. Ve tuşlarına dokunduğunuz zaman, düğmelerine dokunduğunuz zaman, hemen kendinizi 'cup' diye kendi dünyanızın içinde bulacak şekilde şayet o türlü şeyler neden olmasın. Cenab-ı hakk her türlü vasıtayı hayır istikametinde kullanmaya muvaffak eylesin bizleri. kalbÎ ve ruhÎ hayatımızı canlandırma adına yapılacak herşeyi yapmaya muvaffak eylesin. amin.' dedi