Mezheplerin 4 olmasının hikmeti

Mezhepler, Efendimiz'den (sallallâhu aleyhi ve sellem) sonra ortaya çıkmıştır. Efendimiz, bütün bu yol ve cetvellerin (kanalların) başı ve bu cereyanların iltika edip (buluşup) deniz haline geldiği bir ummandır.

Mezheplerin 4 olmasının hikmeti

Evet her şey, makam-ı cem'in sahibi O Zat'a dayanır ve O'ndan feyiz alır. Yani bütün mezhep imamlarımız, ellerindeki kâseyle o deryadan su almış ve onunla beslenmişlerdir. Ancak Efendimiz'den alınan bu şeyler, mezhep imamlarının tarz-ı telakki yönüyle anlamak ve idrak farklılığıyla, yetiştiği muhit, içtimai hayatın içinde veya dışında bulunmasıyla, devlet idaresinde vazife görüp görmemesiyle, içinde yetiştiği topluluğun bedevi veya medeni olması itibariyle -naslar teferruta ait olmak şartıyla- bir kısım değişik ve farklı tevillere tabi tutulmuştur. Yani herkes kendi iklim şartlarına göre elindeki malzemeyi kullanmış ve ondan teferruata ait bir kısım farklı hükümler çıkarmıştır ki bu biraz da o muhitte öyle olması gerektiği içindir. Mesela Ebu Hanife'nin mezhebi, Abbasiler içinde gelişmiştir. Ebu Hanife'yi ikna edemeyen Abbasi halifeleri, İmam Ebu Yusuf'u ikna etmişler ve onu şeyhülislam yapmışlardır. Ebu Yusuf, Abbasilerin içinde Hanefi fıkhını geliştirince, Hanefi mezhebinin devlet idaresiyle alakalı yönleri de oldukça seri inkişaf etmiştir. İmam Şafii ise nisbeten daha basit bir muhitte neş'et ettiği için verdiği hükümler o muhite göre daha uygun düşmüştü. Ahmet b. Hanbel'in mezhebi de daha ibtidaî bir çevrede neş'et etmiştir ki öyle bir çevre içinde uygun olan odur. Ve bu hususlar esasata değil, teferruatı anlama mevzuuna tesir etmiştir ve teferruata ait bazı farklılıklar ortaya çıkmıştır. İşte bunun gibi faktörlerle mezhepler arasında ayrılık olmuşsa da bunlar, bir ağacın dalları gibidir ve hepsi de nas yörüngelidir. Mezheplerin dört oluşundaki hikmet Mezheplerin farklı olmasında büyük rahmet vardır. Onlar olmasaydı halimiz içinde çok fena olurdu. Çünkü mezhep imamları, Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) umumi ahvalini anlamaları, tefsirler ve tevilleriyle, hususiyle de teferruata ait meseleleri adeta aralarında taksim etmiş gibidirler; öyle ki bunlardan birinde şahsi durumu itibariyle biraz zorlanan bir insan, diğeriyle amel ederek dinin ruhundaki yüsürden yararlanmış olur. Şimdi isterseniz bu hakikati birkaç misalle biraz daha müşahhaslaştıralım: Bana senelerce evvel birisi gelmişti. Bu kişi haram olduğunu bilmediği için süt kardeşiyle evlenmiş ve bu hanımdan dört de çocuğu olmuştu. Bu zat, süt kardeşle evlenmenin haram olduğunu öğrenince çok perişan olmuş ve bu vaziyette bana gelip ne yapması gerektiğini sormuştu. Ben de süt annesinin onu kaç defa emzirdiğini hatırlayıp hatırlamadığını sorunca süt annesini bir defa emdiğini söylemişti. Hanefi mezhebine göre kişi süt müddeti içinde bir yudum dahi emse haramlık sabit olur. Şafii mezhebi ise Hz. Aişe'den gelen bir hadise dayanılarak süt kardeşliği için beş defa emilmesi gerektiği hükmünü verir. Bunun üzerine ben, o şahsa Şafii bir imama gidip ona durumu anlatmasını söyledim. O da imam efendiye gidip durumunu arz edince imam, süt kardeşliği için beş defa emmenin gerektiğini ve kendisi için böyle bir durum mevzu bahis olmadığı için evliliğin devam edebileceğini söylemiş. Evet, böyle tek bir örnekte bile mezhebin nasıl rahmet olduğu açıkça görülmektedir. Ebu Hanife'nin tarz-ı telakkisi içinde meseleyi ele alsaydık, bu şahıs, dinin bu rahmet yönünden istifade edemeyecekti. Bu mevzuda Şafii mezhebini taklit ederek içindeki sıkıntısını gidermiş oldu. Buna benzer bütün meseleleri bir noktada toplamak da mümkün değildir. Çünkü onlar, istinbat kuralları çerçevesinde Kitap ve Sünnet'ten hüküm çıkarma yoluna göre hükm- ü şer'î nasıl anlaşılıyorsa öyle anlamışlardır; anlamış ve herkes kendi tarz-ı telakkisi içinde bunu tespit etmiştir. Böylece Müslümanlara kolaylık olsun diye hak çizgisinde pek çok mezhep zuhur etmiştir. Ne var ki daha sonraları etbaları birbirine iltihak ederek çoğu terk edilmiş ve dört tanesi kalmıştır. ÖZETLE 1- Efendimiz, bütün hak mezheplerin başı ve bu cereyanların buluşup deniz haline geldiği bir ummandır. Mezhep imamlarımız, ellerindeki kâseyle o deryadan su almış ve onunla beslenmişlerdir. 2- Mezhep imamları, içinde bulundukları şartlara göre elindeki malzemeyi kullanmış ve ondan teferruata ait bir kısım farklı hükümler çıkarmıştır ki bu biraz da o muhitte öyle olması gerektiği içindir. 3- Bazı şartlarda zor durumda kalan bir mümin, diğer mezhebin hükmüyle amel ederek dinin ruhundaki kolaylıktan yararlanmış olur. Aynı anda birden fazla mezhep nasıl hak olur? Bu, bir içtihad mevzuudur. Mezhepler hak olduğu için dört olmuştur. Dört olduğu için de yine haktır. Hak olması dört olmasına mani değildir. Bir şey hem hak, hem de dört olabilir. Nitekim peygamberlerin hepsi haktır ama yüz yirmidört, başka bir rivayette iki yüz yirmi dört bin peygamber gelmiştir. Mürsellerin hepsi haktır. Hadisin ifadesiyle üç yüz on üç mürsel gönderilmiştir. Ulü'l-azm peygamberlerin hepsi haktır ve beş tane ulü'l-azm peygamber vardır. Esasen bu, hakikat-i uzmânın ancak böyle çeşitli dimağ, istidat ve kabiliyetler sayesinde inkişaf edeceği ve beklenilen şekli ve hüviyeti iktisap edeceği için doğrudan doğruya Allah tarafından ayarlanmış bir planın gereğidir. (kaderî program) Bunun daha açık bir ifadesi şudur: Din-i Mübin-i İslam'ın birkaç yönü vardır. 1. Şeriat-ı fıtriyede cereyan eden eşya ve hadiselerin durumu. 2. Memur bulunduğumuz hususlar ve hayatımızda makes bulunan veya bizden istenen şeyler. 3. Hakikat-i Ahmediye (aleyhisselam)'da -tabir caizse- zuhur ve tecelli eden keyfiyet. Kâinatta cereyan eden eşya ve hadiselerin bir insan hayatında aynını görmek düşünülüyorsa bu, Efendimiz'in hayatında açıkça müşahede edilmektedir. Binaenaleyh Hayat-ı Hakikat-i Ahmediye (aleyhisselam) aynen şeriat-ı garrâdır ve o, kâinattaki eşya ve hadiselerin bir mir'at-ı mücellada aksinin değişik unvanıdır. Bu konu oldukça geniş bir konudur. Resûl-i Ekrem bütün kâinata, kâinatta cereyan eden eşya ve hadiselere tevfik-i hareket ederek, davranışlarında hiç bir eksik ve gedik olmamıştır. Eksik ve gedik olacağı yerde de Allah onu kapatmış ve telafi etmiştir. Ondan sonra Efendimiz'in hayatını Sahabe ve müçtehidin-i izam yaşamıştır. Ancak görüş ufku, meseleleri kavrama ve Kur'an'a intikal etme mevzuu, tam Efendimiz gibi olamadığından ötürü herkes kendi mizaç, meşrep ve anlayışına göre naslara muvafık olmak üzere hakikat-i Ahmediye'nin bir yönünü almıştır. Onun için Allah Resûlü, zayıf bir hadislerinde, "Ümmetimin ihtilafı rahmettir." buyurmuşlardır. Bunun daha doğrusu ve kavisi ise Efendimiz'in, "Ümmetim dalalet üzerinde icma ve ittifak etmez." sözüdür. Buradan anlaşılmaktadır ki mezhepler, Efendimiz'de makes bulan hakikat-ı şeriatı, usulde olmasa bile teferruatta adeta bölüştürmüşler ve herkes bunun bir kısmını sistemleştirmiş ve yaşamıştır. Aksine o, bütünüyle tek bir ferdin üstüne yüklense götürülemeyecek bir yüktür. İşte böyle bir bölüştürmede rahmet vardır. Ayrıca mezheplerin farklılığında kolaylık da söz konusudur. Bir insanın bir mezhebe göre hareket ve davranışları uymazsa bilmeyerek yaptığı hataları, bir başka mezhebe göre affedilir ve o kişi şeriata göre hareket etmiş sayılır. Allah öyle kabul buyurur ve mükafatlandırır. HAFTANIN DUASI Ey sevdiği kullarını hiç yalnız bırakmayan Mevlâ'mız! Sen bizim için lütufkâr namına lâyık yegâne Zatsın. Biz muhtaç kullarını riayet ve inayetinle, insî ve cinnî şeytanların asla ulaşamayacağı sıyanet kalene al. Etrafımızı muhafaza surlarınla kuşat. Düşmanlıkla oturup kalkan kötü niyetli kimselerin şerlerinden bizi muhafaza buyur, ey koruyup gözetenlerin en güzeli Rabb'imiz, ey celâl ve ikram sahibi! SÖZÜN ÖZÜ Mübâlağa; bir şeyi ifade ederken olduğundan çok fazla (ya da bazen çok noksan) göstermek, bir şeyin etkisini artırmak için onu abartarak anlatmak demektir. Daha bir köye bile tesir edemeden kendi mefkûresi adına kasabalar, şehirler fethedilmiş gibi anlatmak türünden bütün mübâlağalar birer zımnî yalan sayılırlar. Bunlar muhatabın gönlünde müsbet tesir hasıl etmeyeceği gibi gayretullaha da dokunabilir ve yapılan işin bereketini bütün bütün alır götürür.
<< Önceki Haber Mezheplerin 4 olmasının hikmeti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER