Konya'da bir lale üretme çiftliğinin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yetgin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, zarafeti ve güzelliğiyle insanları büyülemiş olan laleyi,
Anadolu'ya tekrar kazandırmak ve bu çiçeği, tüm belediye park ve bahçelerinde, vatandaşların beğenisine sunmak ve lalenin yeniden
Türkiye'nin süs bitkisi sektörüne girmesini sağlamak amacıyla bir üretme çiftliği kurduklarını belirtti. Yetgin, ''Hollanda'da olur da Türkiye'de neden olmaz diye düşündük ve bu çiftliği kurmaya karar verdik'' dedi.
'
Lalenin en önemli özelliği, kışın kardelenden sonra açan ilk
çiçek olması ve 1.5 aylık ömre sahip olmasıdır' diyen Yetgin, 'Bu çiçeğin, bu yüzden insanlara cazip geldiğini, kıştan çıkıldığında, ağaçlarda
yaprak, etrafta çiçek yokken, lalenin açmış olmasının, insanlara heyecan verdiğini' belirtti.
Yetgin, lale
ihraç etmediklerine, sadece Türkiye'ye yönelik
üretim yaptıklarına işaret ederek, 'Başta
İstanbul,
Ankara,
Bursa,
Antalya, Konya ve
Kocaeli Büyükşehir belediyeleri olmak üzere, Türkiye genelinde birçok
büyükşehir ve ilçe belediyelerine lale soğanı veriyoruz' diye konuştu.
İstanbul'un, Emirgan'a diktiği lalelerde oldukça başarılı olduğunu söyleyen Yetgin, İstanbul ve Konya belediyeleri ile lale fuarı açmayı düşündüklerini, bu fuarların da İstanbul Emirgan'da, Konya Alaeddin Tepesi'nde kurulmasının planlandığını bildirdi.
LALE YETİŞTİRMEK ZOR DEĞİL
Yetgin, lale dikmenin hiçbir inceliği olmadığını, sağlıklı soğanın, ekim-kasım aylarında dikildiği sürece, özel bir
bakım istemediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
Soğan, toprağa 10 santimetre derinlikte dikilir,
toprak kuruysa bolca sulamak gerekir. Üzerinden bir kış geçecek, yağmur ve karla ıslanacak.
Yağış olmazsa, şubat ve mart aylarında sulamak lazım.
Lale, Ankara'da nisan ayı başlarında açar. Eksi dereceden etkilenmez, donmaz. sonbaharda diktiğiniz lale, yılbaşına doğru patlar, yaprakları çıkar, soğuktan da etkilenmez.''
Türkiye'de her türlü lalenin yetiştiğini belirten Yetgin, ''Burada bizim diktiğimiz laleler,
doğal olmayan,
ıslah olmuş türlerdir. Lalenin dünya üzerinde 2 binin üzerinde çeşidi var, ancak kesme çiçek olarak veya parklara dikilen laleler 150 civarında. Diğer laleler ise
hobi olarak, yarışmalar için yetiştirilen,
ekonomik olmayan türler'' dedi.
MİTOLOJİK ÇİÇEK
Orta Asya'daki Tiyenşan Dağları'nın kuzey yamaçlarında yetiştiği, Türklerin, batıya göç ederken, yanlarına almayı unutmadıkları soğanlarla da kısa sürede birçok halkın gözdesi haline gelen lale, bir dizi
efsane ve mitolojik öyküye konu oldu.
En ünlü mitolojik öyküye göre, bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak, o haliyle donup kalarak, laleye dönüşmüş. Lalenin göbeğindeki karalık, yıldırımdan kalan
yanık iziymiş. Bir
aşık, sevgilisine kırmızı lale sunarsa, bu, ''Güzelliğinle kalbimi ateşe verdin, aşkınla kül olup yandım'' demekmiş.
Bir efsaneye göre de Şirin'e aşık olan Ferhat, sevdiği kızın
ölüm haberini alınca dayanılmaz bir kederin içine düşer, baltayla kendini doğrar. Vücudundan toprağa düşen her damla kan, kızıl bir çiçeğe dönüşür. Bu nedenle kırmızı laleler,
İran halkı için ölümsüz aşkın simgesidir.
AA