Birbirinden değerli eserin yer aldığı
Kutsal Emanetler Bölümü,
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle açıldı.
AÇILIŞI BAŞBAKAN ERDOĞAN YAPTI - VİDEO
Peygamber
Efendimiz (S.A.V)'in
mübarek sakalı, kılıçları, hırkası ve efendiler efendisine ait daha pek çok baş tacı eser yaklaşık 500 yıldır Topkapı Saray'nda muhafaza ediliyor.
Topkapı Sarayı'ndaki kılıçların sırrı - Foto
1962 yılında ziyarete açılan
Mukaddes emanetler bölümünde gerçekleşen en geniş
restorasyon ve vitrin sistemi çalışması yaklaşık 4 buçuk milyon YTL'ye mal oldu.
Eserlerin odalara tasnifi ise büyük
emek harcanarak gerçekleştirildi.
Girişteki şadırvanlı sofa bölümünde
Kabe teması ağırlıkta. Kabe kapısı anahtarları, Hacerül Esved Muhafazısı, Kabe olukları bu bölümde sergileniyor. Şadırvanlı sofa bölümünde yer alan Kabe maketi ilk kez ziyarete açılıyor. 24 saat
Kuran-ı Kerim okunan Kutsal Emanetler'e yerleştirilen ekranlarda ayetlerin
Türkçe ve
İngilizce mealleri veriliyor.
Başbakan Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, açılışın, semavi dinlere mensup insanlar için anlamının çok büyük olduğunu ifade ederek, kutsal emanetler bölümünün layık olduğu güzellikte düzenlenmesi için yürütülen çalışmaların tamamlandığını anlattı.
Burada bulunmaktan büyük bir bahtiyarlık ve mutluluk duyduğunu belirten Erdoğan, ''İsmiyle müsemma olan bu mekan ve burada sergilenen mukaddes emanetler
İstanbulumuzun ve Türkiyemizin hiç şüphe yok ki taşımaktan şereflerin en büyüğünü hissettiği manevi bir hazinedir'' dedi.
Maddi olanaklara değer biçilebileceğini ama 3 büyük semavi dinin bıraktığı bu manevi hazineye paha biçilemeyeceğini dile getiren Erdoğan, çalışmaların bu kadim mirası layıkıyla koruyacak ve değerlendirecek, gönülleri de ferahlatacak seviyede olmasının çok özel bir mutluluk vesilesi olduğunu söyledi.
Kutsal Emanetler Bölümünün yenilenmesinde emeği geçenleri kutlayan Erdoğan, ''
Gönül zenginliği ile bu muazzez eserin onarımına zihniyle, fikriyle, emeğiyle, yüreğiyle
hizmet eden herkes, bu şerefli hizmetin karşılığını bulacaktır'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan,
ülkeleri maddi temelde kalkındırmanın çeşitli yolları ve çareleri bulunabileceğini, bunun için imkanları iyi değerlendirmenin, hesabı iyi yapmanın, atılacak adımları doğru planlamanın çoğu zaman yeterli olduğunu belirterek, daha çok üretip, kazanıp, bu kazancın da insanlara
adaletle yansıtılması durumunda zengin bir ülke, müreffeh bir
toplum ortaya çıkarılabileceğini dile getirdi.
BAŞKA KİMSEYE NASİP OLMAYACAK ŞEREF
Günümüzde milli geliri, insanlara sağladığı hayat standartları ve birikimleriyle dünya üstünde pek çok ülkenin bu zenginliği yaşadığını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Ancak, çok samimi ifade edeyim ki, o ülkelerin aslında hiçbiri bizim kadar zengin değildir. Hiçbirinin devletleri, şu mekanın çatısı altında bulunan hazine kadar paha biçilmez değildir. Bu mekanın içinde insanın ezeli hakikat arayışının nişaneleri,
medeniyetler tarihi, dünya tarihi ve insanlık tarihi var. İnsanı insan kılan mukaddes davanın sembolleri var. Burada bu emaneti yüzlerce yıl dirayetle taşıyarak bugünlere getiren, aynı dikkat ve itinayla taşıyacak olan milletin yaşadığı şeref de başka kimseye nasip olmayacak bir şereftir.''
ECDADIN SANAT, SANATKAR VE MEDENİYETE VERDİĞİ ÖNEM
''Bu ülkenin bir evladı olarak, gönlünü İstanbul'a vermiş bir İstanbul sever olarak bu onurdan kendi payına düşeni yaşadığını'' anlatan Erdoğan, bundan dolayı Allah'a daima şükrettiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Peygamber efendimizin ve birçok
peygamberimizin kutsal emanetleri, inanıyorum ki, sadece bugün değil, gelecek nesiller boyunca aydınlığını inanan gönüllere ulaştıracaktır. Topkapı
Müzesi'nde sergilenen eserler ince medeniyet çizgimizin,
inanç iklimimizin yüzyıllarca merhametle ve şerefle insanlığa hizmet yolumuzun nişan taşlarıdır. Yüzyıllar boyu mukaddes beldelere gönderilen hediyelerle birlikte ecdadımızın sanata, sanatkara ve medeniyete verdiği önem burada sergilenmektedir. Ne kadar saadet duysak azdır. Zira Hırka-i Saadet buradadır. Sancak-ı Şerif buradadır. Nalın-ı Saadet,
Sakal-ı Şerif buradadır. Yüzyıllardır yolumuza ışık tutan, yüreklerimizi ferahlatan Hazreti Peygamberin kokusu ve bereketi buradadır. Dahası Kabe'nin kapısı buradadır. Kabe'nin kilitleri buradadır. Hazreti İbrahim'in eşyası, Hazreti Musa'nın asası, Hazreti Davut'un adalet kılıcı buradadır. Evet, bu tarihi ölü bir tarih olarak görmek ve göstermek büyük bir yanlıştır. Dolayısıyla burası sadece bir müze değil, dipdiri yaşayan bir medeniyetin evidir. Bu tarih ve mana, Allah'a sonsuz şükürler olsun ki bugün de yarın da kıyamete kadar dipdiri yaşayacaktır.''
Milletçe özenle korunan bu sembolik mirasın değişmez hakikate bağlılığın sembolleri olduğunu dile getiren Erdoğan, İstanbul'un bu mirasa ve bu manaya sadakatinin ödülü olarak yüzyıllarca Türk medeniyetinin başkenti olduğunu söyledi.
Bu başkentte yalnızca Müslümanlar'ın değil, bütün inançlar ve bütün kavimlerin
emniyet ve güven içinde yaşadığını anlatan Erdoğan, ''Bu kutsal emanetlere ev sahipliği yapmak, ancak İstanbul gibi muhteşem bir kültür şehrine nasip olabilirdi. Bunun kıymetini bilmeliyiz'' diye konuştu.