Başbakan Erdoğan'ın
Mısır'ı ziyaretiyle yeniden anlam kazanan
Osmanlı Mısır ilişkileri, çok eski dönemlere kadar dayanıyor.
Yavuz Sultan Selim'den itibaren Osmanlı ile tanışan bu topraklar, II.
Abdülhamid zamanında İngilizlerin işgaliyle elden çıkar.
Mısır'ın son padişahı olan II. Abdülhamid'in Mısır'ı korumak için gösterdiği çabaları ve Mısır'da mahalli hareketleri araştıran tarihçi yazar Dr.
Ramazan Balcı; Yitik
Hazine Yayınları tarafından yayımlanan “II. Abdülhamid ve Mısır/ Kuşatılmış
Vatan”, isimli eserinde
Türkiye ile Mısır arasındaki tarihi bağa dikkat çekerken göz ardı edilen pek çok hususun da altını çiziyor. Vurgulanan konular, adeta kaybedilen bir coğrafyanın çığlığı gibi. Osmanlı
arşiv belgelerine kadar yansıyan o seslerden birini Balcı şöyle anlatıyor:
“19. yüzyılda Mısır kargaşa içindedir, gerek içerden gerekse dışarıdan kuşatılmış haldedir. Sultan II. Abdülhamid döneminde Medine'nin temizliğinden sorumlu görevlilerin reisi olan Feraşet-i Şerife Vekili
Ahmed Esad Efendi, gördüğü
yangın karşısında neler yapılması gerektiğini anlatır. Osmanlı arşiv belgelerinde de bulunan ifadesinde, Âlem-i
İslam arasında birliğin, ittihadın önemine dikkat çeken Esad Efendi, sonra şu cümleyi söyler: “
Allah göstermesin bu iki memleketten biri giderse diğeri de gider!”
Ramazan Balcı, “Esad Efendi'nin bu iki memleketten biri giderse diğeri de gider, şeklindeki ön görüsü ne yazık ki gerçekti. Mısır'ın işgalinden sonra Osmanlı sadece 40 yıl kendisini koruyabildi sonrasında yıkıldı gitti.” şeklinde yorumluyor.
BÖLÜCÜLÜK YAPANLAR DÜNYADA DA AHRETTE DE MESULDÜR
Kitapta Mısır'da 130 yıl önce
yabancı müdahalesi ile ortaya çıkan sorunlar üzerinde duran yazar, bu olayların büyümemesi için Ahmed Esad Efendi'nin çabalarına ayrıca vurgu yapıyor. Esad Efendi'nin Mısır ve Osmanlı arasında var olan bağlılığın Âlem-i İslam'ın geleceği için hayatî önemi bulunduğuna dikkat çektiğini ve içerdeki hadiselerin mimarları olan kişilere şu mektubu yazdığını da kitabın satırları arasında görüyoruz:
“
Mahmud Sami ve Arabî Paşalara Salı günü sabah Asitane'ye ulaştım. Mektuplarınızı arz ettim. Netice ittihad-ı İslam ve umumun rahatıdır. Kavmiyet bölücülüğü yapmamaktır. Çünkü hepimiz “La ilahe illallah Muhammedü'n Resulullah” diyoruz. Bölücülüğe sebep olanlar dünya ve ahirette sorumlu olurlar. Şimdi en ziyade lazım olan genel asayişin sağlanması ve Müslümanların rahatıdır ve ayrılığa düşmemektir. Ve Mısır ile Asitane arasında şiddetli irtibatın sağlanmasıdır. Bu iki memleket arasında
ayrılık doğduğu ve Sultan'a itaatsizlik çıktığı zaman aramıza düşman girer. Allah göstermesin bu iki memleketten biri giderse diğeri de gider.”
Günümüzde Türkiye ve Mısır'ın birlikte hareketinin başta
Filistin olmak üzere özelde
Orta Doğu genelde de İslam dünyasındaki barış ve huzurun tesisi için mühim olduğunu vurgulayan Ramazan Balcı, “Bölgenin siyasi istikrarı, batılı sömürgecilerin bölücü hareketlere desteklerinin önlenmesi ve
ekonomik bağımsızlığın korunması için İslam âleminin bu iki büyük ülkesi arasında tam bir iş birliğine ihtiyaç vardır.” diyor.