Benim okul yolunda koşturan yaramaz arkadaşlarım, geçen hafta bizim kızlar
futbol takımı 'Kelebekler' yenildi! Yani havalara uçamadık. Merakta kalmayın diye söyleyip hemen geçiyorum. Çünkü anlatacağım çok daha güzel olaylar var.
Pazar günü Kurban
Bayramı ya,
babamla koç almaya gittik. Kurban
pazarı öyle değişik bir yer ki sormayın. Amcalar kalkmış Sivas'tan, Kastamonu'dan gelmiş. Sadece kendileri gelse iyi.
Kocaman hayvanları kamyona yüklemişler, onlarla birlikte İstanbul'un yoluna düşmüşler. Üstelik onlarla aynı çadırda yaşıyorlar. Çünkü hayvanlar çalınıyormuş. Sivas'tan gelen Selami Amca'nın geçen yıl
koyunları çalınmış mesela. Nasıl çalındığını öyle merak ettim ve sordum. Hırsızlar çadırın arka tarafını kesmiş, bir tane koyunu çekmiş. E bir koyun gidince diğerleri de sürü halinde ona eşlik etmiş. Selami Amca epey zarara uğramış tabii. Bu yıl oğlunu da getirmiş yanında. Birlikte çadırda yaşıyorlar, gece dönüşümlü
nöbet tutuyorlar. Neyse, babam Selami Amca'dan koç aldı bir tane. Öyle sevimli ki. Boynuzlarına kurdele bağladı annem. Yumuk yumuk tüyleri kınalı. Annem 'Kınalı Yapıncak' ismini verdi ona. Pazar günü ondan ayrılacağımız için üzgünüm ama olsun. Cennette karşılar bizi Kınalı Yapıncak.
Kurban hadisesini bilmeyen varsa hemen anlatayım. Hz. İbrahim bir
rüya görmüş. Rüyasında ona 12 yaşındaki oğlu İsmail'i
kurban etmesi söylenmiş. Hz. İbrahim emri yerine getirmek istemiş. Hz. İsmail,
Allah'a teslim olup kurban edilmeyi kabul etmiş. Ama Allah, Hz. İbrahim'e kesmesi için bir koç göndermiş. Rabb'imiz ikisinin de sabrını ve teslimiyetini
imtihan etmiş. Baba-oğul bu sınavı geçmiş. Zaten kurban, 'Allah'a yaklaşmak' anlamına geliyormuş.