Kulu cennette bekleyen sürpriz

Hiçbir iyiliği küçük görmek doğru değildir. Cennet bir sürprizler diyarıdır.

Kulu cennette bekleyen sürpriz

Bizi hangi amelimizin kurtaracağı belli değildir, o da bir sürprizdir. Mümin, iyilik avcısı olmalı. Nefes aldığı süre içinde hep iyilikler peşinde koşturmalı, iyi ameller yapmalı ve iyilerle beraber olmalıdır. Hiçbir iyiliği basit ve küçük görme! Hiç kimse iyilik ve hayırlarını küçük görmemelidir. Zira küçük diye değer verilmeyen bir amel, Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olabilir. Aslında küçük-büyük ölçüsünden önce amelin işlendiği anda duyulan ihlas hesaba katılmalıdır. Büyük görünen amelleri işleyen adam ihlas eksikliğinden küçük sevaplar alır, fakat küçük görünen amelin sahibi duyduğu derin ihlas yüzünden büyük sevaplar alabilir. Allah dostlarından Bişr-i Hafi'nin hayat hikayesi bunun canlı misalidir. Daha önceleri günahlara dalmış, kötülüklerin içinde boğulmuş biri olan Bişr-i Hafi, bir gün yolda giderken Kur'an harfleri yazılı bir kağıdın topraklar üzerinde sürüklendiğini görür, bunu küçük görüp de vazgeçmez. Heyecanla eğilerek hemen kağıdı alıp açtığında içinde Besmele yazılı olduğunu anlar. Hürmetle öptüğü kağıdı evine götürüp bir güzel temizledikten sonra evinin yüksek bir yerine asar. O gece rüyasında kendisine şöyle hitap edilir: - Ey Bişr! Sen bizim ismimize hürmet gösterip duvara astın, bundan böyle biz de senin ismine hürmet ettirip seni yücelteceğiz! Rüyadan uyanan Bişr-i Hafi'nin gönlüne derin bir Allah sevgisi, Peygamber muhabbeti düşer. Artık dini vazifeleri terk etmekte beis görmeyen eski laubali Bişr yoktur. O gitmiş, yerine ibadet ehli bir insan gelmiştir. Hayatını bundan sonra dine vakfeden Bişr-i Hafi, bütün ömrü boyunca fazilet ve zühd örneği olarak yaşar, kalbi ölmüşlere hayat iksiri dağıtmakta örneklik eder. RÜYASINDA EFENDİMİZ'İ GÖRÜYOR Allah'ın ism-i şerifine gösterdiği hürmet ve tazim yüzünden ilahi lütfa erip tam bir İslamî hayata girme aşkını içinde duyan Bişr-i Hafi, bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz'i görür. Aralarında şöyle bir diyalog geçer: - Ya Bişr! İslami hayata duyduğun vecd ve takvanın her geçen gün ilerlemesine sebep nedir biliyor musun? - Bilmiyorum, ya Resulallah! - İslami bağlarını her geçen gün kuvvetlendirip seni manevi makamlarda yücelten şu üç adetindir: 1. Sen benim sünnetlerime dikkatle bağlı kalmaktasın. Hiçbir kimse seni sünnetimden ayıramadı. 2. İnsanlara karşı daima saygılı ve hürmetkâr olmaktasın. Nezaket ve terbiye ölçülerini terk etmedin. Etrafına husumet çemberi çizdirmedin. 3. Rekabet hissini tamamen yok ettin. Din kardeşlerinden diğer hizmet ehline haset ve hırsla bakmadın. Bilakis onların hizmetinden memnun olmakta, salih kimselerini sevmektesin. İşte seni manevi makamlarda yücelten bu üç hasletindir. Sen bunlara devam ettikçe merteben de yükselmeye devam edecektir. Bunları küçük görür, ihmal edersen makamında küçülür, ihmale uğrarsın. CENNET BİR SÜRPRİZLER DİYARIDIR Peygamber Efendimiz bir hadislerinde, "Din kardeşini güler yüzle karşılamak gibi (tabiî) bir iyiliği bile sakın küçük görme!" (Müslim, Birr 144) buyurur. Bu hadis bize, iyi ve güzel bir şey bazı insanlara ne kadar küçük ve basit görünürse görünsün onun terk edilmemesi gerektiğini anlatır. İyilikte küçük-büyük ayrımı yapılmaz. İyiliklerden hiçbirini küçük görmek doğru değildir. Cennet bir sürprizler diyarıdır. Bizi hangi amelimizin kurtaracağı belli değildir, o da bir sürprizdir. Mümin, iyilik avcısı olmalı. Nefes aldığı süre içinde hep iyilikler peşinde koşturmalı, iyi ameller yapmalı ve iyilerle beraber olmalıdır. Burada iyilerle beraber olan gerçek hayatta da iyilerle beraber olacaktır. BİR SORU-BİR CEVAP Peygamber Efendimiz hakkında bunları biliyor muydunuz? Peygamberimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) babaannesinin isminin Fatıma, anneannesinin adının Berre olduğunu, Efendimiz'in doğumunun miladi olarak 20 Nisan 571 olduğunu ve sabaha doğru doğduğunu, Cahiliyye Araplarının mukaddes kitaplardan "Muhammed" isminde bir peygamberin geleceğini bildiklerinden, bazı kimselerin çocuklarına isim olarak, "ilerde peygamber olabilir" ümidiyle Muhammed koyduğunu, Ebu Leheb'in cariyesi Süveybe'nin, Efendimiz'in ilk sütannesi olduğu gibi, Hz Hamza'nın da sütannesi olduğunu ve Efendimiz'in bu aziz amcası ile aynı zamanda sütkardeş olduğunu, Peygamberimiz'in yüzmeyi 6 yaşında annesiyle gittiği Medine'de, akrabaları Adiyy bin Neccaroğulları'nın havuzunda öğrendiğini, Allah Resulü'nün Medine'ye teşrifinde Müslümanlar arasında bir nüfus sayımı yapılmasını emrettiğini ve Medine'de 1500 Müslüman bulunduğunun tespit edildiğini, Peygamberimiz'in zamanında at yarışlarının düzenlendiğini, bunun idaresinin Hz. Ali'de olduğunu, Efendimiz'in ata binmeyi çok sevdiğini, atlardan da özellikle doru, karayağız veya sarı renkli olanları sevdiğini, EFENDİMİZ'İN EN SEVDİĞİ YEMEK Peygamberimiz'in en sevdiği yemeğin tirid (ufalanmış ekmek parçalarının üzerine et suyu dökülerek hazırlan yemek) olduğunu, aynı zamanda, bal ve tatlılardan da hoşlandığını, Resulullah'ın veda haccından sonra seksen bir veya seksen iki gün yaşadığını, Habibullah'ın Hayber'de Selam bin Mişkem'in eşi Zeynep'in eliyle gerçekleşen zehirlenmenin etkisini ömrü boyunca taşıdığını, vefat hastalığı sırasında kendisini ziyaret gelen Ümmü Bişr binti Bera'ya: "Ey Ümmü Bişr! Şu anda Hayber'de kardeşinle beraber yediğim zehirli etten dolayı kalp damarlarımın koptuğunu hissediyorum" buyurduğunu, bazı siyer âlimlerinin Allah Resulü'nün vefatında bu zehirin de tesiri olduğundan dolayı kendisinin aynı zamanda şehit olduğunu kabul ettiklerini, Efendimiz'in bütün âlemleri yetim bırakarak ebedler âlemini şereflendirmesinin ikindi vakti olduğunu biliyor muydunuz? Bu ve daha bunun gibi Efendimiz'in hayatındaki önemli detayları merak ediyorsanız Salih Okur'un kaleme aldığı, Kayıhan Yayınları'ndan çıkan, "Rasululah hakkında bunları biliyor muydunuz?" isimli eseri "Kutlu Doğum Haftası"nı da (14-20 Nisan) vesile kılarak okuyabilirsiniz. TEFEKKÜR ATLASI Denizanasına bir de bu gözle bakın! Bütün roketler prensip itibariyle şişirilmiş bir balonun ağzı açılarak serbest bırakıldığında, hava akışının tersi istikametinde hareket etmesi esasına göre çalışır. Aslında küçük bir araştırma yapıldığında bu sisteminin asırlardan beri bazı canlılar tarafından kullanılmakta olduğunu görürüz. Mesela denizanası. Denizanaları hareketlerini ya suyun akıntısıyla veya içlerine çektikleri suyu ani bir kasılmayla dışarı püskürterek sağlar. Tıpkı içi dolu balonun serbest bırakılması gibi... Acaba bu canlıya günümüz fizik kanunlarının temellerinden sayılan etki-tepki prensibi milyonlarca yıl önce kim tarafından öğretildi? Bizlere ilham olsun diye bu canlıları gözlerimizin önüne seren İlmi Sonsuz Zat'ı, yani Cenab-ı Hakk'ı tanımamak ne büyük kayıptır! BİR DUA Bizi doğruluktan ve doğru yoldan ayırma ya Rabbi! Ey her şeyin varlık ve devamı Kendisine muhtaç bulunan Rabb-i Rahîm! Bizi, bir an bile olsa doğruluktan ve doğru yoldan ayrı düşürme! Kâinata rahmet peygamberi hem de bütün peygamberlerin reisi olarak gönderdiğin Efendimiz Hazreti Muhammed'e, aile fertlerine ve bütün ashabına salât u selam ederek bunu Senden istiyoruz Rabbimiz... Ali İhsan ER - Bugün Gazetesi
<< Önceki Haber Kulu cennette bekleyen sürpriz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER