Kitapseverlere 4 müjde...

Hayatımıza ışık tutan kültürel eserler raflarda yerini aldı.

Kitapseverlere 4 müjde...

KALBİN SOLUKLARI “Kalbin Solukları” Muhterem Fethullah Gülen'in süreli yayınlara 30 yıldır başyazı olarak yazdığı edebi ve felsefi muhtevalı makalelerinden derlenmiş bir buket sunuyor okuyucuya… Söz ve hitabet ile gönül ve hal dili arasında kurduğu münasebetle söze başlıyor “Kalbin Solukları”. Zira söz sahibini ele verir ve ‘sahib'inin hayattaki karşılığı kadardır. Her sözün kıymeti onun gönül ile irtibatı ölçüsündedir: “Beyan bir anahtarsa, o anahtarla açılan ışıktan dünyanın adı gönüldür. Dil ve dudakla ifade edilen şeyler sadece gönül beyanının bir gölgesinden ibarettir.” Öyle ise söz, yalnızca hitabetin görünüşü ve şeklini süsleyen bir unsur değil, hatipte ve muhatapta da bir dünya görüşü inşa eden mühim bir hususiyettir. Bu yüzden M.Fethullah Gülen gönül dilini, Hak kelamının bir izdüşümü olarak vasfeder. Hocaefendi'nin üslûbuna hakim olan güzellik, aşk ve estetik kavramları, onun hassas duyuş ve idrâkine işaret ederken, kaleme aldığı makaleler de Yaradan ve sevgi arasında mekik dokuyan derin felsefesine nüfuz eder ve insan hayatının maddi manevi tüm yönlerini kucaklayan geniş bir tefekkür boyutunda buluruz kendimizi:“Şefkatle gürleyen bir sine, Cenâb-ı Hakk'ın rahmâniyet ve rahimiyetinin gölgesinde hep bir enginlik sergiler, hep incelerden ince davranır ve hep içten hareket eder. Her zaman sevgi yolunda yürür; yol boyu hayır ve ihsan duygularıyla köpürür durur…” Şefkat ve muhabbet ne kadar derinse varlık adına duyulan ızdırap ve kaygı da o kadar derindir. Yüce bir sevginiz varsa gözyaşınız eksik olmaz. İnce bir yürekten ibaret yüksek bir ruhun tefekkür sancılarını hissettiğimiz “Kalbin Solukları”nda; âbid ve zâhid bir şahsiyetin iç terennümlerini de duyuyoruz aynı zamanda. Muhterem Gülen'in, hayata, insana, topluma ve “Kâinatın Yaratıcısı”na ait iç imalarını, nefis ve ruh terbiyesi ile ilgili tecrübe ve düşüncelerini nakşettiği yazılarında, güçlü bir manevi doku ve tevhidi yapıyı görmemekse mümkün değil. “Kalbin Solukları” uzun bir yolculuğun hikâyesi. “O'ndan geldik O'na döneceğiz “ hakikatinden ışık alarak, insanın yaratılış gayesine doğru yeni bir keşfin hikâyesi. Başka bir deyişle evvele yolculuğun serüveni… Mütefekkir bir zihnin gönülden gelip vicdanda ses bulan yankılarını duyduğumuz “Kalbin Solukları” Nil Yayınlarından çıktı. “Kalbin solukları harfsiz, kelimesizdir ama, biz en tesirli beyanı, en büyüleyici musikiyi de onlardan dinleriz. Henüz dillere düşmemiş i gelip kulaklara ulaşmamış, kalem uçları ve daktilo tuşlarıyla tanışmamış; ama bütün bu yolların hepsiyle kendini ifade etmenin çok çok üstünde öyle nefis bir şivesi vardır ki kalb soluklarının, onlara sahip olanlar artık başka şeyler yazıp çizmeye ve onların dilinden anlayanlar da daha tesirli bir beyan aramaya ihtiyaç hissetmezler.” * * * * * * * * * * * * * * * GURBET YOLCUSU “Gurbet Yolcusu”, doğup batanların –fanilerin- insan ruhundaki sıla hasretini dindiremediğine bilakis özlemi daha da artırdığına işaret eden 19 hikâyeden oluşuyor. Arif Akpınar, Mevlana'nın “Gel ey ki, canım cemalini gözlemede, gönül ayrılığın derdiyle feryat etmede” inleyişini duyururken okuruna, her bir hikâye de gurbetin sılaya, sılanın gurbete hicretini de aktarıyor aynı zamanda. Marifet; gitmeden kalıcı olanı bulmak ve elveda derken merhaba sırrına ermek. Geçip giderken bizden bir iz ve kendi rengimizden bir renk katabilmek için hayata “Gurbet Yolcusu”ndan dinleyeceğimiz çok şey var. Bir gurbet yolcusunun sılasına duyduğu özlemi anlatan eser; Sütun Yayınlarından çıktı. “Bugün benim doğum günüm. Biraz daha uzadı ömür. Bir hüzünlü telaştayım.” * * * * * * * * * * * * * * * BAHAR YAĞMURUMDUN "Yalnızlığın kuytu köşesinde kaleme tutunmak sıkı sıkıya. Sana dökemediğim içimi sayfalara haşiyeler düşe düşe boşaltıvermek. Kaygıları, kuruntuları, gergef işlemeli bohçalarda saklanan mazinin yıllanmış hatıraları niyetine kayıt düşmek kâğıda. Hikâye oluyor yazınca duygularım. Şimdi neresinden başlasam hikâyenin?" sorusuna yanıt aramak üzere "Bahar Yağmurumdun" diyerek başlıyor sözlerine Osman Alagöz... Hassas ve duyarlı bir kalbin, harflere usulca serpiştirilmesiyle oluşan hikâyeler, ney'e üflenen bir ateş yalımı gibi yakıyor yüreğin tortusunu. “Bir Zahra Vakti”nde “Gurbet Semaları”ndan kayan bir yıldızın “Ölüm Buğusu” kuşatırken “Kalbin Doğusu”nu, “Saatleri Kurmak Gerek” sırrına vasıl oluyorsunuz “Yeşeren Rüyalar” da. "Kim okur şimdi yazgımı taşıyan hikâyemi? Kim dinler bir yazıcının kendinde başlayıp kendinde biten defterinin haşiyesini? Yoksa yaşanmışlıklar bir başka gönle kelime kelime akınca yeniden mi canlanır? Yeni bir renge mi bürünür ibretlik bir kıssa gibi?" 14 hikâyeden oluşan "Bahar Yağmurumdun" Kaynak Yayınlarından çıktı. * * * * * * * * * * * * * * * AYAĞIN NEREDE OĞUL Kurtuluş Savaşı'nda Türk milleti, genciyle yaşlısıyla,kadınıyla erkeğiyle, çoluğuyla çocuğuyla yurdunu düşman işgalinden kurtarmak için cephelere koşmuş ve unutulmaz kahramanlıklar yapmışlardır. Türk tarihi milli mücadele yıllarında, var olma ile yok olma arasında muhteşem direnişlerin altına imzasını atarken, kadın ve erkekler gibi çocuklar da bu mücadelenin içinde yer almışlardır. Yazar Fazıl Yazıcı, kahraman çocukların milli sorumluluk şuuru içerisinde sergiledikleri fedakârlıkları, sıkıntı ve eziyetleri konu alan yedi hikâyesi ile çıkıyor okuyucunun karşısına… Adana'daki çırpınışın, Erzurum'daki acının, Urfa'daki azmin, Maraşta'taki yiğitliğin, Antep'teki mertliğin, Sakarya'daki şahlanışın, Mardin'deki zekânın, Osmaniye'deki çabanın, Gediz'deki cesaretin ve bu topraklar için çarpan minik yüreklerin destanını anlatan “Ayağın Nerede Oğul” Yitik Hazine Yayınlarından çıktı.
<< Önceki Haber Kitapseverlere 4 müjde... Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER