İşte
Karaman’ın Yeni
Şafak Gazetesinde yer alan yazısı
Bir
diyalog örneği
Ötekilerle (bu arada diğer dinlerin mensupları ile) farklı şekillerde ve farklı amaçlara yönelik olarak bir araya gelmek, çeşitli ilişkiler kurmak, konuşmak, (fikir dahil) alış-veriş yapmak, gerektiğinde tartışmak, "farklılığın olduğu gibi kalması gereken alanlarda" karşılıklı olarak nasıl davranılacağı, "ortak problemlerin çözümünde" nasıl
işbirliği veya bölümü yapılacağını görüşmek (işte bunların adı diyalogdur) kaçınılmazdır, tabîîdir, gerekli dikkat, uyanıklık ve titizlik gösterildiği takdirde yararlıdır. Diyalog faaliyetlerinin tamamı hakkında tek bir hüküm ve değerlendirme yapılamaz, iyi ve faydalı, kötü ve zararlı denemez. Belli bir uygulamayı ele alarak, peşin hükümden uzak, tam ve sağlam bilgiye dayalı değerlendirmeler yapılır, buna dayalı hükümler verilir ve hükmün gerektirdiği tedbirler alınır. Bizde bu makul ve meşru yol dururken bazı şahıslar ve gruplar, bağcıyı dövmek, rakibi yıpratmak, menfaat ve
taraftar elde etmek gibi amaçları gizleyerek ve sureti- haktan görünerek diyalog konusunu ele almakta, âdeta yeni bir mezhepçilik (ikilik, tefrika sebebi, tekfir vesilesi)
icat etmiş bulunmaktadırlar. Genellemeci olmayan, iyi niyetli, objektif tenkit ve uyarılar elbette övgüye ve takdire layıktır. Usulüne uygun "dinler (mensupları) arasındaki diyalogun" faydasına bir örnek olarak birkaç gün önce
İran-Isfahan'da yapılan bir toplantıdan söz edeceğim. Ben toplantıya katılmadım, ancak Beyrut'tan yayın yapan bir televizyon kanalında yapılan bir değerlendirmeyi dinledim. Değerlendirmeye katılan üç kişiden biri
papaz, biri haham, biri de Caferî
Müslüman bir alim idi. Kendilerine sorulan sorular ile verdikleri açık cevaplardan birkaçı şöyle idi:
Dinlerin birliği, birleştirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Papaz:
Böyle bir düşünce ve teşebbüs eşyanın tabiatına aykırıdır, insanlığın tek dinde birleşmesi mümkün değildir, dinler arası diyalogun amacı böyle bir birlik olamaz.
Haham ve Müslüman da bu cevaba katıldıklarını beyan ettiler.
İsrail'in Müslüman Filistinlilere yaptıkları ortada iken
Yahudilerle Müslümanlar arasında bir diyalog nasıl kurulacaktır?
Haham:
İsrail'i yönetenler ve siyonizm ideolojisine bağlı olanlar Yahudi değil, "faşist"tirler. Dindar Yahudiler başta olmak üzere bütün
dindarların elbirliği içinde bu faşistlere (siyonistlere) karşı mücadele etmesi dinî ve ahlaki ödevdir. Biz (kendisi
Avrupa'da yaşıyor) bütün imkanlarımızı kullanarak onlara karşı mücadele veriyoruz. Müslüman alim ve papaz bu cevaba katılıyorlar.
Müslüman alime hitaben:
Avrupa ve ABD'de Müslümanların dinlerini yaymalarına izin veriliyor, tebliğ faaliyetinde bulunanlar engellenmiyorlar, ama
İslam ülkeleri misyonerlik faaliyetini engelliyorlar. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dinimize (İslam'a) göre başka dinden olanlar kendi dinlerini ötekilere anlatabilirler. Karşı tarafa
hakaret,
hile, yalan,
iftira, iğfal gibi ahlak dışı davranışlar elbette tasvip edilmez. Bazı İslam ülkelerinde dini yaymaya engel olanlar yalnızca Hristiyanlara değil, Müslümanların dinlerini yayma ve yaşamalarına da engel oluyorlar; bu ayrı ve genel bir problem. İşte size bir diyalog örneği, değerlendirmesi de yine siz ait olsun.