1. YA İLAHE'L-ALEMİN! Bize
verdiğin isteme duygusu ve istenenleri vereceğin inancıyla rahmetinin
vüs'ati genişliğindeki kapına dayanıyor, şu mübarek berat gecesinde bir
kere daha hâlimizi arz etmek istiyoruz. Hâlimiz Sana ayan,
söyleyeceklerimiz bildiklerinin bir kısmını beyan. Beklediğimiz
asırlardan beri bizi kıvrım kıvrım kıvrandıran dertlerimize derman..
icabet buyur ey Rahîm ü Rahmân!
2. EY ÇARESİZLER ÇARESİ!
Senin
dualara icabet etme mecburiyetin yoktur; ama bizim ona ihtiyacımız
hissettiklerimizden de çoktur. Bütün dileklerimizi kabul buyur ve
bunları kabulünü vicdanlarımıza duyur; aç ve yalnızlıkla tir tir
titreyen kalblerimizi iman ve itminanla doyur. Ciddi bir yol almış
sayılmasak da yıllar var hep yollardayız. Ufkumuz gam ve kederle
tülleniyor. Önümüzdeki engebeler beşer takatini aşkın görünüyor. Ümmet-i
Muhammed (aleyhissalatü ve't-teslîmât) perişan, derbeder ve ızdırap
içinde.. müslümanlık gelenek ve göreneklerin darlığına mahkum.. ibadet ü
tâat kültür televvünlü.. duygular, düşünceler fantezilere emanet..
mücadelelerin esası da çıkarlar, menfaatler, ırkî mülahazalara dayalı.
Sen bizlere çıkar yol lutfeyle ya rabbi!
3. YA RAB!
Önümüzdeki
şu upuzun hayat yolculuğunda, bizi kendi idrak ve ihsaslarımızın
darlığıyla başbaşa bırakma; akıllarımızı inhiraf ve sürçmelerden,
nefislerimizi cismânîliğin baskılarından, gönüllerimizi de hevâ ve
heveslerin öldürücü oklarından sıyanet eyle. Kapının kullarını; ilimde
kibir u gururdan, ibadette riya ve gafletten ve duygularına renk attıran
ülfetten koru. Senin yolunda yürüyor gibi görünüp Senden uzaklaşmak,
kurbet atmosferinde içiçe firkat yaşamak, hep rızadan söz edip gazap
arkasından koşmak ne acıdır! Sen bizi kazanç yolu sanılan bu tür haybet
vadilerinde ömür tüketmekten muhafaza buyur ya Rabbi.
4. EY GÜNAHLARI BAĞIŞLAYAN!
Şu
mübarek gece hürmetine Bizleri bağışla, öyle bir dünyada hayata
gözlerimizi açtık ve öyle bir alemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak,
arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı
takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce
fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine
ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her halimizden belli; bizleri yara-bere
almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bu güne kadar elli defa
çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi
Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma
yollarını göstermeni diliyoruz ya Rabbi!
5. EY KENDİSİNE YÜKSELEN ELLERİ BOŞ ÇEVİRMEYEN! Bir
süre ayrı düştükten sonra dönüp Sana gelenleri kovmayacağını
vadediyorsun. Sana yönelenlere hep “Gelin, gelin” diyorsun. Ey Rab!
Böyle emekleye emekleye sürünmeyi de gelme kabul edeceksen, müsaade
buyur “Biz de geldik” diyelim. Geldik ve Sana, yolların amansızlığını,
nefis, şeytan ve hevânın imansızlığını, bizim de dermansızlığımızı
şikayet ediyoruz. Bilhassa, her zaman hatalara açık duran, mâsiyetlere
meyyal bulunan ve ululuğuna karşı hep saygısız davranan, serkeş
nefsimizi Sana şikayet ediyoruz. Sen bizleri nefsin ve şeytanın
şerrinden muhafaza buyur ya rabbi! Bizleri büyük-küçük hatalardan,
günahlardan ve emirlerine karşı isyan kokan tavır ve davranışlardan
arındır.. ya Rabbi lisanlarımızı yalandan, gıybetten, Senin sevmediğin,
hoşnut olmadığın bütün kirli sözlerden temizle.. kalblerimizi
gösterişten ve iki yüzlülükten muhafaza buyur ya Rabbi! Her hal ve
tavrımızı rızan istikametinde eyle.. niyetlerimizi ihlaslı kıl ve bize
lütfettiğin bütün şeylerde de bereket ihsan eyle ya Rabbi!
6. EY TALİHSİZLERİN SIĞINAĞI, EY ÂCİZLERİN GÜÇ KAYNAĞI, EY DERTLİLERİN TABİBİ VE EY YOLDA KALMIŞLARIN YOL GÖSTERENİ!
Şu
anda duygularımız derbeder, davranışlarımız ahenksiz, ruhlarımız kirli,
ayaklarımız titrek, ellerimiz mefluç, çoğumuz itibarıyla ümitlerimiz
sarsık, havalar boz-bulanık, mağripler hicranla tül tül, maşrıklar
lütfuna kalmış... İşte böyle bir dağınıklık içinde Sana geldik. Böyle
gelenlerin ilki değiliz, sonuncusu da olmayacağız. Rahmetin, bu garip
pişmanların ümit kapısı, bizler de bu kapının önündeki liyakatsiz
dilenciler. Şimdiye kadar gelip Senin kapında ihtiyaç izhar edenlerden
boş dönen hiç olmamış; hiçbir kaçkın ve pişman da o kapıdan
kovulmamıştır. O kapı Senin kapın, onun başkalarından farkı da her
gelene affındır. Bizi hilm ü silminle güçlendir. Zalimlere de varlığını
duyur.
7. EY HER DUADA BULUNANA İCABET EDEN ULULUK TAHTININ SULTANI!
Şu
mübarek berat gecesinde binler, yüz binler Senin karşında divan durarak
ellerimizi Sana açıyor ve külliyet kesbetmiş niyaz edalı
soluklarımızla, kullarına her zaman açık bulunan, hiç olmazsa aralık
duran rahmet desenli kapının tokmağına inleyerek dokunuyor ve "Biz
geldik" diyoruz. Herkesi ve her şeyi görüp gözettiğine, her sese ve
herkese merhamet ettiğine gönülden inanarak kaçkınlığımızı muvakkat dahi
olsa görmüyor, günahlarımızı af çağlayanların içinde tasavvur ediyor,
karıştırdığımız haltlara değil, Senin afv u safhına bakıyor ve
ümitlerimizi ona bağlıyoruz; Enîsimiz Sen isen, çevrenin vahşetinden
bize ne! Her yanda şeytan ve avenesi içten içe homurdanıp duruyorlarmış,
Sen bizimle olduktan sonra ne ifade eder ki! Sen her şeyin biricik
hâkimisin ve hükmünü engelleyecek bir güç de yoktur. Sen saltanat dairen
içinde en küçük şeyleri görür, en cılız sesleri işitir, hiçbir şeyi ve
hiçbir kimseyi cevapsız bırakmazsın.
8. EY YÜCELER YÜCESİ!
Sen
biliyorsun, biz de bunun farkındayız; ömrümüzün hasenât kefesi bomboş,
pek çoğumuz itibarıyla bir ihlâs bezginliği içindeyiz. Çoğumuz gafil,
bedbin, dünsüz-yarınsız sefil birer hâlzede gibi aktüalite ile iç
içeyiz. Her hâlimizde âlâyiş, gösteriş, köpük köpük hevâ ve heves;
sürekli zevk u sefâya, makama, mansıba, şöhrete, şana ve dünyevî
hülyalara oynuyoruz. Yığınların rüya ve hülyalarıekonomive refah;
taptıkları da dolar, dinar ve euro. Ruhlar meflûç, kalbler kötürüm,
basîret âmâ, düşünceler kirli, davranışlar da tam buna göre... Gece ve
gündüz gibi iki yüzlü yaşıyoruz, ak görünüyor kapkara davranıyoruz;
idare ve siyaset deyip hem ışık türküleri söylüyor hem de karanlık
ağıtları mırıldanıyoruz. Devirlere, dönemlere göre renkten renge
giriyor, bukalemunları şaşırtacak mârifetler (!) sergiliyor ve aldatmayı
beceri kabul ediyoruz.
9. EY RAB!
Ellerimiz-ağızlarımız,
gözlerimiz-kulaklarımız, dillerimiz-dudaklarımız yaratılış gayelerinden
fersah fersah uzak ve âdeta nankörlüğe kilitli; eller memnû meyvelerde,
ağızlar harama açık duruyor; gözler başkalarının kusur müfettişi..
yalan revaçta, hıyanet âdiyattan bir şey, hakkın ismi var sadece; adalet
"sayyâd-ı bîinsaf"ların hazırladığı kapanların önüne saçılmış birkaç
dane gibi bir şey; vefa Kafdağı'nın arkasında, ahde hürmet unutulup da
bir köşede kalmış; buna karşılık haksızlık firavunları utandıracak
dorukta. Makam sevgisi, şöhret hissi, rahat etme düşüncesi, tenperverlik
duygusu boyunlarımızda âdeta çelikten bir kement; her biri birer gayya
olan bu duygulardan bir türlü kurtulamıyor ve mahiyet-i
nefsü'l-emriyemize göre kendimiz olamıyoruz. Dünya ve ukbâ kazancı adına
ne ciddî bir hesap ne de tutarlı bir plâna sahibiz. Kazançlar kuşağında
sürekli kaybediyoruz; kaybederken de muhtemel daha kötü durumlarla
teselli olmaya çalışıyoruz. Zamanı suçlama, şartlara lânetler yağdırma
da ayrı bir avunma yolu. Bütün bunlara rağmen ya Rab! , bizi bize
bırakmaman en büyük dileğimiz. Kendimiz edip kendimiz bulsak da,
rahmetin, istihkaklarımıza lütuf televvünlü haklar bahşedecek vüs'atte.
Sen bizlere lütfunla muamelede bulun ya Rabbi! Dua edenlere cevap veren
Sen, ızdırapları dindirip ihtiyaçları gideren Sen, devrilenleri kaldırıp
doğrultan Sen, çatlayıp kırılanları sarıp-sarmalayıp tedavi eden de
Sensin! Senden ayrı kalışımız ruhumuza renk attırdı; nefsânîlik ve
gaflet, ibadetlerimizin mânâ ve özünü alıp götürdü; samimiyetsizlik
dualarımızın kolunu-kanadını kırdı. Sinelerimiz bomboş, düşüncelerimiz
tutarsız, kalbî ve ruhî hastalıklarımız bizi yere sermek üzere.. Var
eden Sensin, yok eden de Sen; uzak tutan Sensin, yaklaştıran da Sen; Sen
bizi biz etmeseydin biz bu duyduklarımızı duyamaz ve bize imanın
neş'esini tattırmasaydın şu söylediklerimizi mırıldanamazdık.
Verdiklerin vereceklerinin referansı; diliyor ve dileniyoruz, bize
yakınlığını duyur ve benliğimizde Sana karşı yaklaşma heyecanları uyar.
10. EY RAB!
Elimizden
tut, dostlarının yüzüne baktığın gibi bize de rahmetinle teveccühte
bulun.. iç dünyamızı varlığının ziyasıyla nurlandır ve bizi Sensizliğin
zulmetlerinden, zindanlarından halâs eyle; halâs eyle ve eşiğine baş
koymuş kapının şu sadık kullarını yalnız bırakma. Senden kalblerimize
ışık, iradelerimize güç, düşüncelerimize istikamet, niyetlerimize de
hulûs istiyoruz. Bizleri iç dünyamızla yeniden inşa ederek ruhlarımıza
ahsen-i takvîm sırrını duyur.
11. EY AFFI TECZİYESİNİN ÖNÜNDE RAHMET TAHTININ SULTANI!
Kelb
kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca günahkarın affedileceği bu
mukaddes berat gecesinde bizleri de bağışla, öyle bir dünyada hayata
gözlerimizi açtık ve öyle bir âlemde yaşıyoruz ki, önümüzde tuzak,
arkamızda tuzak; uğrayıp geçtiğimiz her yerde nefis, şeytan ve aynı
takımdan binlerce ifrit ağını germiş av bekliyor; yol boyu yüzlerce
fitne ocağı ve isi-dumanı gelip sinelerimize oturuyor. İnayetine
ihtiyacımız açık, çaresizliğimiz her hâlimizden belli; bizleri yara-bere
almadan hedefe ancak Sen ulaştırabilir ve bugüne kadar elli defa
çatlamış, kırılmış ruh dünyamızı da ancak Sen tamir edebilirsin. İçimizi
Sana döküyor, kusurlarımızı Sana açıyor ve bize yeniden insan olma
yollarını göstermeni diliyoruz. Ey yüceler yücesi! Efendimiz Hazreti
Muhammed'e, Muallâ aile efradına ve bütün ashab-ı güzînine salât u selam
ederek bunları Senden dileniyoruz; dualarımızı kabul buyur ya rabbi!..
amin amin amin velhamdü lillahi Rabbil alemine'l-fatiha