Şaşkınlığın sebebi ise kendilerinin şaşı baktığı bir konuya,
New York Times"ın takdire şayan bir bakış açısı ile yaklaşması ve
Fethullah Gülen Hoca Efendi ile ismi anılan hareket ve hareketin küresel ölçekte tanınmasının yolunu açan okullar boyutunun ele alınış tarzı.
Ayrıca
Foreign Policy dergisinin yaşayan yüz enteleküel
aday listesine
ülkemizden
Orhan Pamuk ve
Fethullah Gülen Hoca Efendiyi aday göstermesi ise, haberden önce artçı sarsıntı yapan niteliği ile okullarla ilgili habere olan hazımsız ilgiyi arttırdı.
Şimdiden duyurmak lazım.
Bu sene Haziran ayı başında 6.sı yapılacak olan '
Türkçe Olimpiyatları' finali, sınır tanımayan eğitim hareketinin Türkçemizi ve bize ait evrensel hoşgörü bayrağını taşıdığı ufukları yeniden anlamamızı sağlayacak.
Kendi
toplumunun içinden çıkan her türlü fikri, dini, iktisadi, içtimai hareket karşısında, en azından kayıtsız kalmış ama çoğunlukla karşısında konuşlanmış bir kısım medyanın bu haberi şaşı olarak görmeleri bile bir adım kabul edilebilir mi bilmiyorum?
Bu şaşılığın verdiği bir tepkimidir bilinmez, anasayfa haberleri ve köşe yazarları orasından burasından haberi mıncıklayarak, ama, lakin ile başlayan cümleler ve haberin sonuna bir ünlem koyup, haberi yapan muhabir ve
New York Times"a manşetten verdikleri "öve öve bitiremediler" ibaresi ile �nasıl böyle bir haber yaparsınız� yollu göndermeler yapıyorlar.
Hatta AKP"nin savunmasında Sayın Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ile ilgili, müdafaa sadedinde �eski
Hava Kuvvetleri komutanı
Orgeneral Halis Burhan da bu okullara gitmişti� şeklinde bir ibareye sazan gibi atlamaları ve E.Orgeneral Halis Burhan Paşadan, adeta
modern günah çıkartma ayini olabilecek bir tarzda görüş alarak gittiğine ve gideceğine pişman etmek istemeleri, hazımsız bir dünyayı göstermesi açısından ibretlik.
Bu okullara gitmek bir suç ise bu suçu işlemiş çok sayıda devlet,
siyaset,sanat, medya ve fikir dünyamızdan ismin varlığı ortada. Çok yakında, acaba medya geriye dönüp Halis Burhan Paşaya yaptığını diğer isimlere de yapar mı diye meraklanıyor insan.
MHP"nin efsanevi asker kökenli lideri rahmetli Alpaslan Türkeş'den,
Davos ta
Türkiye"nin dünya çapında
sivil toplum örgütü çalışması olarak okulları takdim eden rahmetli
Bülent Ecevit"e, okullarda eğitim verirken
trafik kazası geçirip bacağı kesilen öğretmeni uçağı ile yurda getiren 9.Cumhurbaşkanı Demirel'den, 8. Cumhurbaşkanı
merhum Turgut Özal'a varıncaya kadar bir çok ismin, okullar ile ilgili basına yansıyan takdir dolu ifadelerle dolu sözlerini biliyoruz.
Bahse konu olan Türkiye"nin beşer coğrafyasında ki yüz akı bu okullar,eğitim yolu ile din, dil, ırk gibi modern dünya öğretilerinin problemli alanlar olarak gördüğü bu unsurları, farklılıkların zenginliği gibi potansiyel bir
sermaye haline getirerek yeni bir medeniyetin iddialı habercisi oldular.
Bu gün üzerinde düşünülmesi gereken din, dil, ırk gibi, ideoloji gibi, coğrafya gibi yüzlerce farklı bileşeni olan bir dünya da, T.C vatandaşı, Türkçe konuşan, Türkiye sevdalısı, Lisan liginde esamisi okunmayan Türkçeyi öğretmek için adeta dokuz
takla atan bu öğretmenlerin ülkemiz için nasıl bir beşeri sermaye oluşturdukları.
Bizlerden oralara neler götürdükleri,onlardan bize ne getirdikleri ve getirecekleri.
Okullar ile ilgili ne bizim devlet, siyaset, medya dünyamızın önemli simalarının ifadeleri ve ne de okulların olduğu yerlerdeki velilerinin, devlet yetkililerinin ifadeleri inanıyorum içimizdeki bazı iflah olmazları ikna etmez edemez.
Şahsen bu ülkenin akademisyen ve entelektüelinin, birbirini didikleyip yaralı bereli haline getirme konusunda uzman olan bu ülkenin insanları içinden,
dayanışma ruhu ile bu kadar muazzam bir hareketin başarılmasını enine boyuna araştırmalarını beklerdim.
Yine de makam, para, rahat yaşama hedefi ile kurgulanan bir sistemin, çok parlak ve idealist bir kısım evlatlarının kurguya ters bir şekilde, beslendikleri ruh ve mana ikliminden aldıkları sinerji sayesinde ezber dışı işlere soyunmaları, günümüz hâkim kültürü açısından anlaşılabilir bir durum değil.
Herhalde bu yüzden olsa gerek okullar ve gerekse hareket, hiç de hak etmediği bir kısım yakıştırmalara, suçlamalara ve komplo teorilerine kurban edilmek istiyor.
Bu okullara ve harekete ölçüsüz hakaret edenler ve şüphe ile karşılayanlar, en hafif tabirle bu ülke insanını, geçmişinde büyük bir medeniyetin ruhunu taşımayan, liderlik ruhundan yoksun, devamlı edilgen olmaya mahkum, insanlık için söyleyecekleri idealleri olmayan sıradan bir millet kabul ediyorlar.
Bundan daha ötesi ancak şu beyit ile ifade edilebilir.
İdraki maali bu akla gerekmez
Zira bu terazi bu sıkleti çekmez.
SALİH YAYLACI - internethaber.com