Algılar ve Gerçekler’de İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk ve Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan, Cuma hutbesinde okunan “Muhakkak ki Allah adaleti, iyiliği, akrabaya yardım etmeyi emreder, çirkin şeyleri, fenalığı ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor” ayetindeki “akrabaya yardım etmeyi” torpil yapmanın bahanesi olarak ileri süren bazı siyasilerin tavrını mercek altına aldı.
SON DÖNEMDE “ESAS OLAN SİYASETTİR, İKTİDARDIR VE DİNÎ DEĞERLER DAHİL HER ŞEY ARAÇ OLARAK KULLANILABİLİR” ZİHNİYETİ HAKİM
Mehtap TV’de yayınlanan Algılar ve Gerçekler programında İlahiyatçı Ömer Faruk Şentürk, son dönemde din üzerinden siyaset yapmanın ötesinde, dinin bir araç olarak kullanıldığını, “esas olan siyasettir, iktidardır ve bunun kullanamayacağı hiçbir argüman yoktur” zihniyetinin hakim olduğunu, dini ve ahlaki değerlere kadar her şeyin siyasete araç haline getirildiğini ifade etti.
İNSANLARA TATTIRILAN DÜNYEVİ İMKÂNLARLA AHLAKİ, İMANİ DEĞERLERİ ELLERİNDEN ALINIYOR
Algılar ve Gerçeklerde Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan millet olarak bir mahiyet kırılması yaşandığını, ahlaki değerlerden uzaklaşmanın normalmiş gibi gösterilmeye çalışıldığını, insanlara tattırılan dünyevi imkanlarla ahlaki, imani değerlerinin ellerinden alındığını, şahsiyetsiz ve karaktersiz hale getirildiklerini söyledi.
KAMU İMKÂNLARI PEŞKEŞ ÇEKİLEREK DİNÎ DEĞERLERİN İÇİ BOŞALTILIYOR
Bediüzzaman Hazretlerinin enfes tespitiyle bugünlerde “bu asrın bir özelliği, bilerek bu dünyayı ahirete tercih ettirir” durumunun yaşandığını, maalesef dünyevi güç, yönetim ve imkanların, kamu imkanlarının pek çok insana peşkeş çekilerek, hem ahlaki değerlerde bir kırılma yaşandığını, hem de dini değerlerin içinin boşaltıldığını, dünyevi menfaatler için dinin en yüce değerlerinin paspas gibi kullanıldığını belirtti.
MİLYONLARIN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA YOLSUZLUKLARA, HIRSIZLIKLARA DİNDEN KILIF BULUNMAYA ÇALIŞILIYOR.
Ergün Çapan, yapılan ahlaksızlıklara ve hukuksuzluklara dinden elbise giydirilmeye çalışıldığını, biraz dini bilen ve mantığını kullanan insanların ürpereceği şekilde, milyonların gözünün içine baka baka en büyük yolsuzluklara, hırsızlıklara dinden kılıf bulunmaya çalışıldığını vurguladı. İnsanların bir müddet dünyevi imkanların verdiği mahmurlukla bunu göremiyor olabileceğini, ancak meseleye biraz vicdan penceresinden, biraz din, Kur’an, Sünnet penceresinden, tarih penceresinden bakanlar bunun böyle olduğunu bir müddet sonra dünyada da, ahrette de göreceklerini ifade etti.
GÜNAHLARA, HARAMLARA SEVAP ELBİSESİ GİYDİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR. BU YAPILANLARI DİNDEN TEMELLENDİRMEK MÜMKÜN DEĞİL.
İlahiyatçı Ö. Faruk Şentürk, günahlara, haramlara, dinin yasak ettiği şeylere sevap elbisesi giydirilmeye çalışıldığını kaydetti. Bunun da iyi bir Müslümanlıkmış gibi takdim edildiğine dikkat çekildi.
Programda, bu yapılanları dinden temellendirmenin mümkün olmadığı, “yakınlarımı koruyorum” diye günlerce kurslara gitmiş, göz nuru, alın teri dökmüş, devlette bir memuriyet almak için çırpınan insanları silip, hiçbir liyakatı olmayan insanları getirip bir yere paraşütle koymanın adaletle hukukla izah etmenin mümkün olmadığı ifade edildi. Kur’an-ı Kerim’in üzerinde durduğu dört temel esasından birinin Tevhit, Nübüvvet ve Haşir ile birlikte adalet olduğu, Kur’an’ın her yerinde bunun görüldüğü belirtildi.
ALLAH KUR’AN’DA EMANETİ EHLİNE VERMEYİ EMREDİYOR.
Algılar ve Gerçeklerde Yrd. Doç. Dr. Ergün Çapan Kur’an’da Allah’ın (c.c.) emaneti ehline vermeyi emrettiğini, hemen hemen bütün müfessirlerin bu ayetin manasına göre yöneticilerin toplumu idare ederken adaletle davranmalarının gerektiğini vurguladıklarını söyledi. Peygamber Efendimizin de bir hadis-i şeriflerinde “ Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adalete uygun tarzda hüküm vermenizi emreder” buyurduğunu emanetin ehline verilmediğinde zayi olacağını ve bunun da kıyamet alameti olduğunu buyurduğunu ifade etti. Yöneticilerin toplumun imkanlarını, kamunun mallarını yönetmek için seçilmiş emanetçiler olduklarını, bu emaneti yerinde değerlendirmeyip yakınlarına, eşine dostuna peşkeş çektiklerinde Kur’an’da buyrulduğu şekliyle emanete hıyanet etmiş olduklarını kaydetti.
AKRABALIK HUKUKUNA RİAYET EDECEĞİM DİYE BİNLERCE İNSANIN HAKKINI GASP ETMEK CAİZ DEĞİL
Ergün Çapan, Kur’an-ı Kerim’in “yakınlarına hakkını verin” diye buyurduğunu ama yakınlara hakkını vermenin pek çok tefsirde sıla-i rahim olarak kabul edildiğini, yakında uzağa bütün akrabalara hal hatır sormak, iyilikte bulunmak gerektiği şeklinde kabul edildiğini ifade etti. Bir Müslümanın babasına annesine, oğluna, çocuklarına zekat veremeyeceğini, çünkü onlara bakmakla zaten yükümlü olduğunu, ancak hala, teyze, amca, dayı gibi birinci derece olmayan yakınları eğer muhtaçsa onlara zekat, sadaka verebileceğini hatta, Hanefilere göre nafakalarının da karşılanması gerektiğini vurguladı. Ama burada akrabalık hukukuna riayet edeceğim diye yüzlerce, binlerce insanın hakkını gasp ederek, akrabanın hiçbir liyakatı olmadığı halde bir işin başına getirmenin İslam’da caiz olmadığını, Efendimizin (s.a.s.) de böyle bir şey uygulamadığını, kendisinden vazife isteyen bazı yakınlarına o vazifeyi vermediğini söyledi.