Öğretim üyeleri,
tefsir ve
meal hazırlanmasında konunun önceki semavi kitaplarda nasıl yer aldığına bakılmasının kullanılan ve bilimsel bir yöntem olduğuna dikkat çekti.
Sakarya Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Veli Ulutürk,
Yıldırım’a yapılan isnadı büyük bir ‘bühtan’ (
iftira) olarak yorumlarken, Prof. Dr. Yakup Çiçek de ağır bir ‘itham’ değerlendirmesini yaptı.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan tefsir kurulunda yer alan
İstanbul Müftüsü Prof. Dr.
Mustafa Çağrıcı da, “Bu yöntem ilmî bir metottur.
Muhammed Hamidullah da bu yöntemi uygulamaktadır. Biz de hazırladığımız tefsirde yer yer bu metodu uyguladık.” dedi. Prof. Dr.
Suat Yıldırım tarafından 10 yıl önce hazırlanan Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali’ isimli eseri,
Hulki Cevizoğlu tarafından hazırlanan ‘Ceviz Kabuğu’ isimli programda tartışıldı. Programa telefonla katılan Prof. Dr.
Yaşar Nuri
Öztürk, Prof. Dr. Yıldırım’ın konuları işlerken diğer semavi dinlerdeki paralelliklere atıfta bulunmasını “Kur’an İncilleştiriliyor” diyerek eleştirmişti. Prof. Dr. Yıldırım, çalışmasında sadece paralelliklere atıfta bulunduğunu, diğer kitaplardan iktibas yapmadığını, o bilgilerle Kur’an-ı Kerim’i açıklamadığını belirtmişti. Tefsir hocaları da Prof. Dr.
Suat Yıldırım tarafından uygulanan metodun ilmî bir yol olduğuna, ilmî ve
inanç bakımından hiçbir sakıncasının bulunmadığına dikkat çekti.
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Veli Ulutürk, “Meal veya tefsir hazırlanırken bu bilgilerin verilmesi ayetlerin mukayesesi değil, aynı konunun önceki kitaplarda da geçtiğini göstermek içindir. Bu bilgilerin verilmesi, onları haklı çıkarmaktan ziyade vahyin ve Kur’an-ı Kerim’in gerçek bir kitap olduğunu ortaya koyar.” dedi. Ulutürk, bu şekilde yapılan çalışmanın konu üzerinde araştırma yapanlar için son derece yararlı olduğunu belirtti.
Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanan tefsir kurulunda yer alan İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mustafa Çağrıcı da, tefsir ve meal hazırlanırken paralellik bulunan konularda atıfta bulunmanın bir sakıncası bulunmadığını söyledi. İslamiyet’ten önceki dinlere ait kitaplardan aktarılan bilgiler arasında tahrif olanların yanı sıra aslına uygun kalanların da bulunduğuna dikkat çekenÇağrıcı, “Bütününe karşı çıkmak gibi bir kompleksimiz yok. Menşei itibarıyla bizim de iman ettiğimiz konulardır. ‘Kur’an-ı Kerim’in bir özelliği de kendisinden önceki kitapları tasdik etme özelliğidir. Biz tefsirimizi hazırlarken Kur’an-ı Kerim ile uyuşan kurallara atıflarda bulunduk. Kur’an-ı Kerim’de böyle olduğu gibi diğer kitaplarda da böyle geçmektedir’ dedik. Kur’an’ın hakemliğini ortaya koyduk.” diye konuştu. Çağrıcı, aynı yöntemin Muhammed Hamidullah tarafından da uygulandığını söyledi.
Marmara Üniversitesi Tefsir Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yakup Çiçek de, “Meal ve tefsir hazırlanmasında Tevrat veya İncil’de aynı konu ile ilgili bilgi olur, o bilginin yerini göstermek üzere bir kaynak verilirse bu o konuda araştırma yapmak isteyenler için kolaylaştırıcı olur.” dedi.
Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Lütfullah Cebeci de, “Suat Hoca’nın söyledikleri gerçeğe ve Kur’an’ın söylediklerine uygun. Bunda yadırgayacak ve rahatsız olacak bir şey yok. Dün Ceviz Kabuğu programında yaşanan tartışmalardan yeni haberdar oldum. Zannederim o tartışmacıların niyeti
üzüm yemek değilmiş. Sanki kendileri için Kur’an’ın ana mesajı çok önemli imiş gibi davrananların samimiyeti herkesçe malum.” yorumunu yaptı. Prof. Dr. Hayrettin
Karaman, Tevrat veya İncil’e yapılan atıfların ‘Kur’an İncilleştiriliyor’ eleştirisini gerektirmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Karaman şöyle devam etti: “Bizzat Kur’an-ı Kerim diğer kitaplara atıfta bulunur. Sık sık, ‘Adem şöyle dedi’, ‘İsa böyle dedi’ gibi atıflar yapılır. Peygamberimiz de bir hadisinde ‘Kur’an’dan evvelki kitaplardan bir şey nakledildiğinde ne inkar edin, ne de onaylayın. Deyin ki ‘Allah’ın inzal ettiğine uygun olana inanırım olmayana da inanmam’ deyin. Buradan anlaşılıyor ki elimizdeki Tevrat ve İncil’de her ne kadar bozulmuş olsa da kısmen vahiy parçaları var. Şimdi bir
Müslüman, iki şekilde atıf yapabilir. Birincisi, ‘Bakın Kur’an-ı Kerim’de bu var. Kur’an-ı Kerim’in dediğine uygun’ ikincisi, Tevrat’ta ve İncil’de şunlar var; ama Kur’an-ı Kerim’de yok, demek ki tahrif edilmiş.’ tarihten beri de hep bu metot uygulandı.
ZAMAN