Her semtin ayrı hikayesi var

Kendi adı da tarih boyunca pek çok kez değişikliğe uğrayan, tarih ve kültürle iç içe olan İstanbul'un hemen her semtinin adının da bir hikayesi var.

Her semtin ayrı hikayesi var

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş'nin kitap okuma alışkanlığını geliştirmek amacıyla hazırladığı ''Seyyar Kitap'' dizisi kapsamında yayınlanan ''İstanbul'un İlçe ve Semt İsimleri-1'' adlı kitapta, İstanbul'un semtlerinin tarihine ilişkin ilginç bilgiler veriliyor. Kitapta, İstanbul'un isminin de pek çok kez değiştiği, tarihine ''Byzantion'' adıyla başlayan kentin, Bizantium, Stimbol, Dersaadet, ''New Roma'', ''Estanbul'' gibi isimler aldığı belirtiliyor. Kitapta yer alan İstanbul isminin nereden geldiğine yönelik bir rivayette de kent, Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedildikten sonra nüfusun çoğunu Müslümanlar oluşturduğundan, bunu ifade etmek için ''İslambol'' adı kullanıldı. Kentin adının son şekli ise 1920 yılında Atatürk'ün şehrin ismini ''İstanbul'' olarak belirlemesiyle gerçekleştiği anlatılıyor. İstanbul'un ilçelerinden Adalar'ın yabancılar tarafından ''Prens Adaları'' olarak anıldığı, bunun nedeninin ise Roma ve Bizans devirlerinde prenslerin ve asillerin bu adalara sürgün edilmelerinden kaynaklandığı ifade edilen kitapta, Kınalıada'nın isminin, kırmızıya çalan demir oksitli toprağı, Sedef Adasının ise uzaktan bakıldığında bitki örtüsünün sedefe benzetilmesinden kaynaklandığı belirtiliyor. -RUM AMBARLARI VE ÜZÜM BAĞLARI- Kitapta bazı semtlerin isimlerine ilişkin verilen bilgilerden dikkat çeken hikayeler şöyle: Tarihi Osmanlı'ya dayanan ve 1912 Balkan Savaşı sonrasında Bulgaristan'dan gelen Türkler'in yerleştirildiği ''Avcılar'' ilçesi adını, ''sonbaharda kuzeyden gelen bıldırcın sürüleri ve av hayvanlarının burada çok olmasından'' alırken, ''Ambarlı'' semtinin adı ''1924 yılında mübadeleyle giden Rum çiftçilerin köyünde ambarlarının bulunduğu yer olmasından, Denizköşkler ise eskiden İstanbullular'ın denize girdikleri sayfiye yerlerinden biri olmasından geliyor. Osmanlı döneminde yine Rumların yaşadığı köylerden biri olan Bağcılar ilçesi ise 1929 yılında Bulgaristan'dan gelenlerin ''Çıfıtburgaz'' olarak bilinen bu çiftlik arazisine yerleştirilmesi ve devlet tarafından temin edilen üzüm fidelerinin burada yetiştirilmesi nedeniyle bu adla anıldı. İlçede, eskiden 40 değişik türde üzüm yetiştiriliyordu. Yenibosna semtinin ilk adının ise ''Saraybosna'' olduğu biliniyor. Bir rivayete göre Osmanlı döneminde Saraybosna yakınlarında yararlılık gösteren bir beye tımar olarak verilmesinden dolayı semt bu adı aldı. Bakırköy, Bizans'ın son döneminde ''Uzunköy'' anlamına gelen ''Makrohori'' adıyla, daha sonra ''Makriköy'' olarak anılmaya başlandı. 1925 yılında ulusal sınırlar içindeki yabancı kaynaklı adların değiştirilmesiyle ise Atatürk'ün isteğiyle şimdiki adına kavuştu. Florya'nın ismi hakkında ise pek çok rivayet bulunuyor. Reşad Ekrem Koçu'ya göre, İskender Çelebi, Arnavutluk'un Florina kasabasındandı ve inşa ettirdiği bahçeye verdiği bu isim, zamanla ''Florya'' adına dönüştü. -HAZRETİ İSA'NIN ''BEŞİK TAŞI''- Beşiktaş ise İstanbul'un fethi sırasında küçük bir Rum köyüydü. Bir rivayete göre, Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemilerine demir attırıp halatlarını bağlamak amacıyla diktirdiği 5 adet taş direkten, bir diğer rivayete göre ise bir papazın bu semtte yaptırdığı kiliseye Kudüs'ten Hazreti İsa'nın yıkandığı ''beşik taşı''nı getirtmesinden ismini alıyor. Eğlence mekanı olarak bilinen Taksim ise 1. Mahmut döneminde yapılmış olan meydanın köşesindeki sivri kubbeli yapıdan adını alıyor. Bu yapının ismi ise kente ilk defa kuzey ormanlarından su getirilip, suların taksim edildiği yer olarak bilinen ''Maksem''den geliyor. Tarihi yarımadada turistlerin gözbebeği Eminönü ilçesinde, Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren ''Gümrük Eminliği'' binası bulunduğu için ''Eminlik Önü'' diye anılıyordu. Semtin adı zamanla bugünkü haline dönüştü. Kitapta, Bebek semti ismini Sultan Fatih'in Rumeli Hisarı'nın yapımı ve kuşatması sırasında bölge asayişini sağlamak için ''Bebek Çelebi'' lakaplı bir bölük başı tayin etmesinden, Kabataş, yıldırım düşmesi sonucu Güngörmez Kilisesinin havaya uçan taşlarından birinin buraya düşmesinden, Maçka, Rumca'da ''kalın sopa'' anlamına gelen ''Matsouka'' ya da ''maçugah (nişangah)'' sözcüğünden, Galata, Grekçe'de süt anlamına gelen ''Galaktos'' kelimesinden geliyor. -EN HAVADAR SEMTİ BULMAK İSTEYEN SULTAN- Kitapta, İstanbul'un gözde semtlerinden Kanlıca'nın adına dair en ilginç rivayet de şöyle anlatılıyor: ''Zamanın Osmanlı sultanlarından biri bir gün emir vererek İstanbul'un havası en temiz semtinin bulunmasını ister. Nasıl ölçüleceği konusunda ise vezirlerden yardım ister. Vezirlerden biri her semte kanlı et bulunan direklerin asılmasını, en geç bozulan etin olduğu direğin havası en temiz semt olacağını söyler. Kanlıca, büyük arayla birinci olur ve sultan emir vererek buraya 'Kanlıca' ismini verir.''
<< Önceki Haber Her semtin ayrı hikayesi var Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER