25
Ekim 1943 yılında
Kayseri'de doğan Hasan Nail Canat, Kayseri
İmam Hatip Lisesi öğrencisi iken okul müsamerelerinde arkadaşları ile
küçük çaplı oyunlar sahneye koyarak sanat hayatına ilk adımını attı. Mezun olduktan sonra Kayseri Hava İkmal ana
tamir fabrikasında çalışırken sanatla ilgisini devam ettirmek istediği zaman her seferinde
babası karşı çıkıyor; '
Tiyatrocu mu olacaksın, soytarı mı olacaksın' diyerek Hasan Nail Canat'ı engellemeye çalışıyordu. O yıllarda 'Yalnızlar Rıhtımı' isimli şiir kitabı yayınlandı. Fakat şiir kitabı Hasan Nail Canat'ın tiyatroya olan aşkını daha çok pekiştirdi. 1964 yılında Rusya'nın Bolşevik ihtilalinde Türk kökenli insanlara yapmış olduğu zulümden etkilenerek 'Moskof Sehpası' isimli ilk eserini yazan Hasan Nail Canat, büyük bir heyecanla profesyonel tiyatro hayatına başlamış oldu. 7-8 inançlı, şuurlu, fedakar
genç ile birlikte
Anadolu turnesine çıktı. 'Moskof Sehpası' o yıllarda çok büyük ilgi gördü ve 1200 kez sahnelendi. Hasan Nail Canat bu başarısı sayesinde muhafazakar kesimin büyük ilgi ve alakasına mazhar oldu. 'Soytarı mı olacaksın' diyen babası, Kayseri Müftüsü'nün daveti üzerine Kayseri Din Görevlileri Derneği'nin organize ettiği 'Moskof Sehpası' isimli oyunu izlemeye geldi.
Oyun sona erdikten sonra 'Oğlum, oyununu heyecanla seyrettim. Yanılmışım. Artık seni özgür bırakıyorum.
Sanatını
Allah yolunda kullandığın müddetçe yolun açık olsun' diyerek Hasan Nail Canat'a dua etti. Bu duanın bereketi ile Hasan Nail Canat, artık sanata kendisini tamamen adadı. Üstad
Necip Fazıl Kısakürek'in sohbetlerine katılarak Allah yolunda sanatını kullanmanın püf noktalarını,
mesaj kaygılarını, yol haritasını en ince ayrıntılarına kadar öğrenip sırası ile; ‘Günahkar Baba’, ‘Dilsiz Şeytan’, ‘Bir Avuç Ateş’, ‘
Afganistan Dramı’, ‘Bir Demet Gençlik’ isimli eserleri hem yazarak hem yöneterek hem de oynayarak sanatını icra etti. Ayrıca ‘Şeytan Üssü Haber Merkezi’, ‘İnsanlar ve Soytarılar’ ve ‘Başkasının Ölümü’ isimli başkalarının yazmış olduğu tiyatro eserlerinde de başrolde oynadı.
ÜRETKEN BİR SANATÇIYDI
12
Eylül 1980 ihtilalinden sonra mecburi olarak tiyatro hayatına ara veren Hasan Nail Canat, maddi açıdan çok büyük sıkıntılar çekmesine rağmen üretken bir
sanatçı olduğunu 'Bir Küçük Osmancık Vardı', 'Nur Dağındaki
Çocuk', 'Yaralı Serçe', 'Günahkar Baba', 'Yasemen', 'Kırımlı Murat Destanı', 'Bir Avuç Ateş', 'Gül Yarası' ve 'Kiralık Zindan' isimli romanları yazarak kanıtladı. İlk romanı Milli Gazete'de tefrika halinde günlük yayınlandıkça sevincine diyecek yoktu. 'Olacak, beni göremeyenler beni okuyacak ve ne olursa olsun bu insanlara mesajımı vereceğim' diyerek 9 esere
imza attı. 'Moskof Sehpası' isimli ilk eserini 'Kırımlı Murat Destanı' adında kitap haline getirdi. 'Bir Avuç Ateş' isimli romanı 'Çöküş' ismi ile yönetmen
Mesut Uçakan tarafından beyaz perdeye aktarıldı. 'Bir Küçük Osmancık Vardı' isimli kitabı da
Milli Eğitim Bakanlığı'nın '100
Temel Eser'i arasında yer almaktadır. Ayrıca Hasan Nail Canat'ın 'Kiralık Zindan' adlı eseri kayıptır ve bulunamamıştır. Hasan Nail Canat, rahmetli olmadan evvel yeni yayıncılığa başladığını belirttiği genç bir yayınevine 'Kiralık Zindan' isimli eserini orijinal
dosya halinde
sözleşme yaparak teslim etmiştir. Aradan 5 yıl geçmesine rağmen ne yayıncıdan ne yayınevinden yazılı veya sözlü olarak Hasan Nail Canat'ın ailesine ulaşılmamıştır.
ÇOK SAYIDA FİLM VE DİZİDE OYNADI
Hasan Nail Canat, yaklaşık 10 yıldır
Altunizade Kültür Merkezi'nde
Üsküdar Belediyesi Tiyatrosu'nda oyunlarını sahneliyordu. Geleneksel tiyatronun örneklerini sunan Hasan Nail Canat, '
Keloğlan', 'Sokak Kızı Elif', 'Mindrella', 'Süper Bekçi' gibi
çocuk oyunları ile 'Bir Avuç Ateş', 'Demedim mi?', 'Metropol ve
Kadın' adlı oyunlarını da yetişkinler için sahnelemişti. Altunizade Kültür Merkezi'nde çocuk ve yetişkinlere tiyatro eğitimi de veren Canat, 'Ateşin Teslim Olduğu Gün', 'Bize Nasıl Kıydınız?', 'Reis Bey', 'Beşinci Boyut', 'Minyeli Abdullah', 'Sürgün', 'Köstekli Saat', 'Kaşağı', 'Çizme', 'Hasret', 'Siyah Pelerinli Adam' ve 'Gülün Bittiği Yer' adlı sinema filmleri ile 'Camgöz', 'Beyaz
Savaş', 'Su Perisi Kayıklar', 'Sır Kapısı', 'Müslüman'ın 365 Günü', 'Müslüman'ın 24 Saati', 'Deli Yürek', '
Ekmek Teknesi', 'Çobanın İbadeti', 'Kenan'da Bir Kuyu' ve 'Kalp Gözü' adlı TV dizilerinde rol almıştı.
'HASAN NAİL CANAT'LAR UNUTULMAMALI
Hasan Nail Canat, 1994-2004 yılları arasında Üstad Necip Fazıl Kısakürek'ten almış olduğu 'Sanat, Allah yolunda nasıl kullanılır?' düsturunu tiyaro öğrencisi yetiştirerek inançlı, şuurlu
oyuncuları ülkemize kazandırmayı, belden aşağı olmadan komedi yapmayı, salya-sümük demogoji yapmadan dram oynamayı, adaba ve edebe uygun ortaoyunu ve müzikal sergilemeyi yüzlerce çocuğa öğretti. O gençler şimdi 'Hasan Nail Canat'lar unutulmamalı diyor ve birçok tiyatro eserlerinde, dizilerde inançlı oyuncu, sınırları olan oyuncu olarak rol alıyorlar.
'SANAT HAKK İÇİNDİR' FELSEFESİNİ BENİMSEDİ
Hasan Nail Canat, 'Sanat sanat içindir' ve 'Sanat
halk içindir' düşüncelerini hiçbir zaman dikkate almayıp 'Sanat Hakk içindir' felsefesinden hareket ederek ülkemizdeki dini, ahlaki, sosyal eksiklikleri hem yazarak hem yöneterek hem de oyunculuğu ile sahne hayatına taşımıştır. 41 yıllık sanat yaşamında inançlı ve muhafazakar kesimin
kalplerinde haklı yerini alarak 21 Ekim 2004 tarihinde
Ramazan ayının ilk haftasında son oyunu olan 'Aynalar Yolumu Kesti' isimli oyununu
Üsküdar Belediyesi İftar Vapuru'nda son kez sahneledikten sonra Sayın
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım Bey'den de son ödülünü aldı. Evine geldikten sonra aniden fenalaşarak kalp krizi sonucu sanatını Hakk için yapan Hasan Nail Canat ruhunu Hakk'a teslim etti.