Giyim markaları muhafazakâr kadını görmüyor

Türkiye'deki hazır giyim markaları, kadınların sadece bir kısmına hitap ediyor.

Giyim markaları muhafazakâr kadını görmüyor

Başörtülü ya da başı açık olan, ancak şık ve vücut hatlarını belli etmeyecek tarzda giyinmek isteyen kadınları ise görmezden geliyor. Başörtülü moda tasarımcıları bile kendilerine uygun kıyafet bulmakta güçlük çektiklerini söylüyor. Peki neden ünlü markalar her düşünceye, görüşe daha doğrusu her kadına uygun kıyafet üretmiyor? Türkiye moda ve tesettürü tartışıyor tartışmasına da kimse ünlü hazır giyim markalarının neden başörtülü ya da başı açık ancak bol ve vücut hatlarını belli etmeyecek tarzda giyinmek isteyen kadınların tercihini dikkate almadığını sormuyor. Tasarımıyla, kesimi ve dikimiyle, rengiyle günün modasına uygun ve şık; ancak dünya görüşüne de aykırı gelmeyecek şekilde giyinmek isteyen kadınlar için Türkiye’de ne yazık ki pek fazla alternatif yok. Bu tür giyimi tercih edenlerin işi bir hayli zor. Çünkü ya ünlü markaların uzun yırtmaçlı eteklerini alıp bu yırtmaçları dikmek zorunda ya da dekolte bluz, tişört ve gömleklerin altına uzun giysiler giymek zorunda kalıyor. Ya da Mahmutpaşa’da veya küçük konfeksiyonlarda özensizce dikilen giysilere mahkum oluyorlar. Peki modayı takip ettiği halde giydiği, aldığı kıyafetler bir türlü üstüne yakışmayan genç kızlara ne demeli? Darfur yararına geçtiğimiz hafta New York Moda Haftası’nda yaptığı tasarımlarla dikkat çeken modacı Rabia Yalçın, başörtülü bayanların derin yırtmaçlı giyinmelerini sektörün ayıbı olarak nitelendiriyor. ‘Ünlü hazır giyim markaları neden muhafazakâr giyinmek isteyen bayanlara yönelik üretim yapmıyor?’ şeklindeki soruyu “Kendimden basit bir örnek vereyim. Alışveriş merkezlerinde inancıma uygun formda t-shirt bulamadığımdan kendi t-shirt’ümü kendim dikmek zorunda kalıyorum.” diyor. Tesettürlü modacı Yalçın, hazır giyim markalarının tüketicinin kimliğine ve inancına saygı göstermesini istiyor: “Girdiğim her mağazada kolu uzun, yakası kapalı, eteği uzun, aynı zamanda güncel çizgiye sahip olan ürün alternatifleri görmek istiyorum. Bir atölye sahibi olarak ben bile bu eksikliği hissediyorum. Aynı şikayette olan pek çok tüketici tanıyorum. Bu tüketicilerin taleplerinin dikkate alınmamasını sektörün ayıbı olarak görüyorum.” Modacı Serap Cebeci ise firmaların sosyal yaşamdaki ayrışmadan etkilendiğini, “Biz tesettür giyimi de yapıyoruz.” demekten, bu şekilde anılmaktan çekindiğini belirtiyor. Ama markaların önümüzdeki yıllarda tesettür giyimin pazardaki payını fark ederek koleksiyonlarına ciddi sayıda tesettür giysileri ekleyeceklerini söyleyen Cebeci, hâlihazırda bu işi yapan firmaların tasarım konusunda çok fazla eksikliklerinin olduğunun altını çiziyor: “Nasıl Beymen ve Oxxo’nun ya da Network ve Mango’nun hitap ettikleri kesim farklı ise aynen tesettürün farklı yasam tarzlarına ve sosyal sınıflara hitap eden markaları olması gerekir. Bence tesettür giyiminde henüz Beymen ya da Prada olmuş bir firma yok. Tesettür modasi aslında günümüz moda anlayışından ayrı düşmek zorunda değil. Yorumlanışı ona göre olmalı.” Muhafazakar kesimin ‘ben orada kendime göre bir şey bulamam’ önyargısıyla hareket etmemesini isteyen modacı Nilgül Bıkmaz ise, “Müşterilerin, isteklerini, tarzlarını mağazalara belirtmesinde yarar var. Tarzlarını oluştururken ‘bu mağazada olmaz’ demesinler, girip araştırsınlar. Aranılan her şey, bilhassa tekstilde bulunur. Bunu tesettür diye endekslemek doğru değil. Son birkaç yıldır ciddi firmalar muhafazakar hanımların giyebileceği giysileri koleksiyonlarında bulundurmaya başladı.” diyor. Garize mağazalarından Önder Gür de, sektörün bu yönde bir eksikliği olduğunu doğruluyor. Bazı markaların tesettür koleksiyonları olduğunu; ama bu koleksiyonların çok çağdışı ve modadan uzak oluşları sebebiyle pek rağbet görmediğini söyleyen Gür, “Gelir düzeyi yüksek muhafazakâr kesim Burberry eşarbın altına o tür bir koleksiyondan etek ya da pardösü giymek istemiyor.” diyor. Sektördeki bu açığın kendini hissettirmesini ise muhafazakâr kesimin ekonomik olarak güçlenmesine bağlayan Gür, içki ya da gece hayatı olmayan bu kesimin giyime para harcadığının altını çiziyor. Tekbir Giyim’in sahibi Mustafa Karaduman ise, “Tesettürlü kesim de sektör de bu konuda hatalı. Herkese rol düşüyor. Eskiden tam olarak tesettüre uygun kıyafetler yapıldığında göze hoş görünmüyor, spek satış olmuyordu. Şimdiyse öyle değil. Gençlere uygun kıyafetler de yapılıyor. Çalışan kesime bilhassa.” şeklinde konuşuyor. TÛBA AKIN - Zaman Cumaertesi
<< Önceki Haber Giyim markaları muhafazakâr kadını görmüyor Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER