Türk musikisinde
Osmanlı devrinde musiki topluluklarında ''ney''in yanında kullanılan, son icracısı neyzen ve
giriftzen Asım Bey'in
vefatı üzerine unutulan nefesli çalgılardan ''girift'', neyzen Süleyman Erguner'ın çalışmaları sonucu yaklaşık bir asır sonra tekrar gün ışığına çıktı.
AA muhabirine bilgi veren Erguner, Türk musiki tarihine bakıldığında 17. yüzyıldan itibaren girift ve giriftzenlere rastlandığını söyledi.
Erguner, Osmanlı devrinde saraydaki küme fasıllarında ''ney''in yanında ''girift''in de kullanıldığının bilindiğini aktararak, 18.yüzyıldan itibaren daha fazla rağbet gördüğü anlaşılan bu çalgıyı ustaca icraları ile tanınanlar arasında Mehmed Nuri Efendi, Musahib Said Mehmet Efendi, Üsküdarlı Rıza Bey,
Hacı Faik Bey ve Asım Bey'in geldiğini anlattı.
Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde girift ile ilgili kayıtlara rastlanıldığını belirten Erguner, bazı
yabancı araştırmacıların da 18. yüzyılın başlarından itibaren
İstanbul'da yaptıkları musiki araştırmaları kapsamında girift hakkında bilgi verdiklerini kaydetti.
Erguner, neyzen ve giriftzen Asım Bey'in 1929 yılında vefat etmesinden sonra çalgının unutulduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Günümüzde giriftin son üstadı olarak kabul edilen bestekar, neyzen ve giriftzen Asım Bey, Sultan Abdülaziz tarafından kurulan itfaiye teşkilatında yüzbaşı rütbesiyle görev yaparken, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'na katılır. Taşınması kolay olduğundan savaşa giriftini de götürür ve güç şartlara rağmen elinden düşürmez. İstanbul'a neyzenliğinin yanı sıra, artık usta bir giriftzen olarak
döner ve 'Giriftzen Asım Bey' olarak şöhret kazanır. Asım Bey'in 1929 yılında ölümünü takip eden son dönemde neyzen Şevki Sevgin ve neyzen Tevfik (Kolaylı) üflemiş olsa da girift, bu tarihten itibaren icra edilmeyerek unutulur.''
Küçüklüğünden beri girifti merak ettiğini ve bununla ilgili araştırmalar yaptığını anlatan Erguner, ''Bir gün
Amasya Müzesi'nde bir girift gördüm. Daha sonra Asım Bey'in ailesine ulaştım. Onlar da bana Asım Bey'in icra ettiği girifti verdi. Ben hem bunu, hem de müzedeki girifti masaya yatırarak ölçüledim ve Asım Bey'in giriftinin yüzde 100 aynısını yaptım. Hatta benim yaptığım daha da iyidir, çünkü onunki eskimiş, çatlamalar olmuş'' diye konuştu.
Erguner, çalışmalarının uzun süre devam ettiğini ifade ederek, ''Yaptığım üçüncü giriftte akort sorunu bitti ve her şey yerine oturdu. Bu icra edilebilir bir enstrüman haline geldiğinde ben bunu icra edemiyordum. Üfleyebiliyordum, sesler çıkıyordu, ama nağmeleri çıkartamıyordum, çünkü neyden farklı bir klavyesi var. Üfleme çalışmalarımın sonucunda neyzen olmadan önce girift üflenmesi ve icrasının zor olduğunu anladım'' şeklinde konuştu.
-''PATENT BAŞVURUSU YAPACAĞIM''-
Yaptığı araştırmalarda giriftin orijinal ses kayıtlarına rastlamadığını dile getiren Erguner, kısa süre sonra
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. tarafından yayınlanacak CD'sinin bu konuda bir ilk olacağını söyledi.
Erguner, ''Bir an önce bu sazın sesinin duyulmasını istiyorum. Tarihimizde yıllarca icra edilmiş bir enstrüman bir anda buhar olmuş. Giriftin dünyada hiç bir yerde karşılığı yok. Ney bir dünya enstrümanı oldu. Araplar da üflüyor, Fransızlar da...Giriftin de aynı noktaya gelmesi gerektiğini düşünüyorum'' diye konuştu.
''Süleyman Erguner Girifti'' olarak
patent başvurusu yapacağını ifade eden Erguner, ''Böylece 1995'ten itibaren yaptığım çalışmalarım sonucunda girifti koruma altına almayı ve
müzikal ve
teknik açıdan doğru olacağı düşüncesiyle benim ölçülerimle yapılmasını istiyorum. Patenti aldıktan sonra yaptığım giriftleri çoğaltmayı ve giriftzen olmak isteyenlerle paylaşmayı düşünüyorum'' dedi.
Erguner, şu anda kendisinden başka girift çalan birinin olmadığını aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Çalgının metodunu da yazmaya başladım. Musikimizin bundan sonraki bireysel-toplu enstrümantal ve
koro icralarında giriftin neyden farklı bas karakterli ve kendine has sesiyle büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Bunun yanında, konservatuvarlarda ney eğitimin yanında girift eğitimine de yer verilmesinin sağlanarak yeni giriftzenlerin yetişmesini, yetişen bu giriftzenlerin amatör ve profesyonel koro, topluluklarda, müzik sektöründe, resmi-özel Türk musikisi kuruluşlarında girift icra etmelerini böylelikle giriftin
halk arasında yaygınlaşarak tanınmasını amaçlıyorum.''
-NEY İLE GİRİFT ARASINDAKİ FARK-
Ney ile girift arasındaki farka da değinen Erguner, giriftin kamış yapısı ve görünümü, 'başpare' denilen boynuzdan yapılan üfleme parçası ile neye benzediğini, ancak perde (ses deliği) sayısı, boğum sayısı, uzunluğu, perde açım sistemi, ses cinsi, ses sahası, perdelerinden çıkan seslerle neyden farklı bir nefesli çalgı olduğunu söyledi.
Erguner, yaklaşık 52 santimetre uzunluğundaki giriftin esas neylerden daha kısa olduğunu aktararak, neydekine ek olarak giriftte sol elin
serçe parmağının kullanıldığını, başparesi ve dudak üfleme tekniği ney ile aynı olan giriftte üfleme tekniğinin daha fazla hassasiyet gösterdiğini sözlerine ekledi.