Gazze'den dersler geldi.
Resim dersleri…
İçinde büyük tankların,üstlerine roket düşen annelerin,güneş yerine geçen fosfor
bombalarının olduğu… Ambulansların yaralı taşıdığı,kaldırımlarında insanların kanlar içinde yattığı, kuşlardan çok bomba yüklü uçakların uçtuğu…
Ve işte Gazze!
İsrail'in bu yılın başında Gazze'ye düzenlediği kara saldırısıyla Gazze'ye giden Abdullah Aytekin haftalarca oradaydı, çocuklarla.
2006 yılından beri abluka altında olan Gazze'de, resim çizmek,çocuklar için zordu. Bu zorlukları aşmak için epey uğraştı;kimsenin kapısını çalmadığı kırtasiyelerden kağıt satın aldı,
boya kalemleri aldı…kağıtların matbaada kesilmesi gerekiyordu. Elektriklerin sık sık gittiği matbaada, giyotinle kağıtları kesme işi, tahmin edilenden de uzun sürdü, en sonunda bu kağıt ve kalemleri okullara dağıttı.
Çocuklara,''Çizin …''dedi.'' Çocukluğunuzu çizin, ailenizi çizin, çiçekleri, güneşi…''
Çocuklar, çocukluklarını, bombalar altındayken çizdi. Annelerinin başlarına roket düşerken çizdi. En son ‘sağlam' olarak gidip,
sakat kalarak döndükleri bahçeleri çizdi…(Bunlar kaçınılmazdı.)
Abdullah Aytekin, resimlerde ‘komşuların' yer almadığını fark etti.
Çocuklar ,
İslam ülkelerine resimlerinde yer vermiyorlardı.
Dış siyasetten anladıklarından değil, gördüklerinden esinleniyorlardı besbelli. En çok , ağlayan bir göz çizdiklerinde, damlayan
gözyaşında
Türkiye'nin izleri görünüyordu,o kadar. Çocuklar
‘'bizim için gözyaşı döken tek ülke, Türkiye‘' diyordu.
Ressamların da tarihe not düşmelerini isteyen Abdullah Aytekin ,25 metre uzunluğunda bezler buldu. Bir saldırı sırasında bacakları kopan
ressam,Hastanede hemşirelik yapan ve her gün yüzlerce yaralının hikayesine
tanık olan
genç kız…
yağlı boya resimleri çizmek için saatlerce çalıştılar.
Ve resimler tamamlandı.
Resimleri çizmekten daha zor olan, onları sağ salim getirebilmekti.
Resimlerin büyük bir kısmı, orada kaldı.
Orada.
Tünellerde mesela.
‘'Pimaş borulara sarıp muhafaza ettim resimleri. 25 metrelik kumaşlar büyük yer kapladı. Yarısını getiremedim. Kalanlarınıda adım başı kontrole tabi tuttular. Sürekli açıp gösterdim resimleri görevlilere.''
Abdullah Aytekin resimleri nasıl koruduğunu böyle anlatıyor ama bahsettiği bu borular da başına epey iş açmış.
Renginden dolayı üstelik. Turuncu
renk borular. Kassam'ın füzelerini andırdığı için, her gören önce bir tedirgin olmuş. Korktukları kadar korkutmuşlarda Abdullah beyi. ''Nasıl olur da bir füzeyle dolaşırsın ortalıkta! Anında vurur seni İsrail askerleri!''
Paniklerden, kaçışmalardan sonra
Mısır… Benzer telaşların yaşandığı Mısır ‘dan sonra ise Türkiye…
Binbir zorlukla Türkiye‘ye ulaşan resimler 25.08.2009 tarihinden itibaren Bayrampaşa Cezaevi'nde sergilenecek.