Kıymetli arkadaşlar,
Bir talebesi, Bediüzzaman Said Nursî hazretlerine hitaben yazdığı mektubunda ona ve eserlerine karşı duyduğu hayranlık ve medyuniyet hislerini ifade ederken diyor ki:
“Aziz Üstad, hizmetin göklerde gezsin ve siz destanlarda geziniz.”
Hazreti Bediüzzaman, bu risaleyi Lahikalara dâhil ederken mezkûr cümleye şu hâşiyeyi (dipnotu) ekliyor:
“Bu kardeşimin bu hissine iştirak etmiyorum. Rıza-yı İlâhî kâfidir. Eğer o yâr ise, her şey yârdır. Eğer o yâr değilse, bütün dünya alkışlasa beş para değmez. İnsanların takdiri, istihsanı, eğer böyle işte, böyle amel-i uhrevîde illet ise, o ameli iptal eder. Eğer müreccih ise, o ameldeki ihlâsı kırar. Eğer müşevvik ise saffetini izale eder. Eğer sırf alâmet-i makbuliyet olarak, istemeyerek, Cenâb-ı Hak ihsan etse, o amelin ve ilmin insanlarda hüsn-ü tesîri namına kabul etmek güzeldir ki,
- Bana, arkamdan hayırla yâd edilmeyi nasip et.” (Şuarâ Sûresi, 26/84) buna işarettir. Said”
Hazreti Üstad, bu dipnotta ihlas hakikatiyle alakalı çok hayati bir problemi hallediyor. Ortaya konulan bir amel karşısında insanların takdir ve alkışlarına nasıl bakmak lazım geldiğini illet, müreccih, müşevvik ve alâmet-i makbuliyet kavramlarını kullanarak açıklıyor.