Derviş hücresindeki atmosferle derviş kalbindeki çalkantılar arasında ustaca gidip gelen yazar (Üç Harf Beş
Nokta), aynı başarıyı günümüz insanının teknolojik altyapıyla donanmış şehir hayatındaki derin yalnızlığını anlatırken de (Ağlayan
Pasta) gösterebiliyor.
Mübadele yıllarının derin travmalarını yaşayan bir aileden mi geldiği sorusunun cevabı yazarın kendisinde gizli olsa da, bu konulardaki tasvir ve tahlilleri oldukça gerçekçi görünüyor (Zaman En İyi Müfessirdir, Bizim Hikâyemiz).
Bazen muzip bir üslupla ama oldukça güçlü köy tasvirleriyle tebessüm ettiren (İmdat); değişen hayatlarla dönüşen yaşantılar ve dönüşemeyen yaşantıların arasındaki ironik med-cezirleri de (Ev Dediğin) yakalamayı başaran Gülerce, bu çalışmasıyla Türk Hikâyeciliğinde kalıcı olacağının işaret fişeğini ateşlemiştir diyebiliriz.
Denilebilir ki bu kitapta okuyucu; üslup sahibi bir kalemden kalbe değmiş ve kalbine değecek kıssalar bulacaktır.
Sütun Yayınları