Kubbelerde sade
hilal tercih edilirken, minareler için bağrında
Allah lafzı bulunan hilal revaçta. Sivri uçlu olanları ise
bayrak direği olarak talep ediliyor.
Ecdadımız, ardında çil çil kubbeler serperek göçmüş bu diyarlardan. Tekbirlerin taşıp, aminlerin dolduğu kubbeler. 'Devirlerden, diyarlardan gelip göklerde buluşan ezanlar', minarelerden yayılmış yeryüzüne. Kubbe ve minareler ki
İslam yurdunun nişanesi olmuş yüzyıllarca. Alemler ise hem minarelerin hem de kubbelerin ser tacı.
Peki her gün karşımızda süzülen bu simgeler nerede, kimler tarafından üretiliyor? Bu sorunun peşine düşüp
Konya Anadolu Sanayii'nde Alkor firmasına konuk oluyoruz. Mehmet ve Durmuş Korcan kardeşler, 1986'da babalarının başlattığı imalatı sürdürüyorlar. Eskiden sadece camiler için üretirken, artık istek üzerine lüks
otel ve
alışveriş merkezlerine de gönderiyorlar. Kızkulesi şeklinde Antalya'da inşa edilen bir otele sivri uçlu
alem imal eden Korcan kardeşler, Tacikistan'ın başkenti Duşanbe'de yapımı süren bir alışveriş merkezi için dünyanın en büyük alemini üretmişler.
2 ton ağırlığındaki alemin taban çapı 2 metre, boyu ise 10 metre. Alkor firması, aynı işyerine 800 kilogram ağırlığında, 10 metre boyunda bir bayrak direği ile irili ufaklı 16 alem gönderecek. Yapım işlemleri bir ayda tamamlanan dev sembol, yakın zamanda Tacikistan'da olacak. Mehmet Korcan, dünyada şu an bir eşi daha olmayan alemi kurmalarının bir hafta alacağını belirtiyor.
En çok hilal tercih ediliyor
Zorlu iklim şartlarına uzun süre dayanması için alem döküm yöntemiyle yapılıyor. Mehmet Korcan, dökümlerin sağlam ve kaliteli olduğunu belirtiyor. Genelde 50 ila 300 santimetre arasında alem ürettiklerini dile getiren Korcan, özel istek üzerine 12,5 metre uzunluğa kadar çıkabildiklerini söylüyor.
Bakır-çinko alaşımı (pirinç) alem yapımında kullanılan en yaygın malzeme. Korcan,
üretim aşamalarını şöyle anlatıyor: "İlk önce
model çiziliyor, sonra kalıplara alınıyor.
Pirinç eritilerek, kalıplara dökülüyor. Daha sonra yüzeyi torna edilerek pürüzsüz hale getiriliyor. Parlatılan alemlere, kararmaması için
metal verniği sürülüyor." Korcan, kubbeler için genelde sade hilal, minareler için ise hilal ve Allah lafzının birlikte bulunduğu alemlerin tercih edildiğini belirtiyor.
Alemin tarihî yolculuğu
Arapça kökenli bir kelime olan alem, işaret, nişan ve bayrak anlamlarına geliyor. Yapı kubbeleri, minare külahları,
mezarlık parmaklıkları ve sancak direklerinde en yüksek noktaya takılan boynuz, ay, ay-
yıldız, lale, zambak,
yaprak gibi tepeliklere deniliyor. Simgesel anlamının yanı sıra özellikle metal
örtülü çatılarda örtü bitişini sağlamak gibi yapısal görevi de var.
Selçuk Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi
Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Haşim Karpuz, Türklerde ilk alem örneklerinin Orta Asya'da çadır tepelerinde ve tuğlarda görüldüğünü ifade ediyor. Alemin Hitit, Sümer, Asur,
Mısır ve Fenike uygarlıklarında önce boynuz, sonra da yarım ay biçiminde yaygın olarak görüldüğünü dile getiren Karpuz, İslam dininin yayılmasıyla alemin gerek ölçü gerek biçim ve anlam olarak yeni boyutlar kazandığını söylüyor. Bu dönemde yapılarda kullanılan alemlerde uç bölüme, aldığı biçime göre 'sade hilal', 'miğferli hilal', 'büyük kavis', 'daire', 'kuturlu daire', 'yıldızlı ay' gibi değişik adlar verildiğini anlatan Karpuz, şu bilgileri veriyor: "Aleme yıldızlı ay ilk kez
Osmanlı Sultanı II.
Mahmud döneminde takılmıştır. Tarikat sancakları da alemin simgesel kullanımı yönünden önemlidir. Tasavvuftan kaynaklanan 'el' biçimleri, Allah yazılı olanlarla, Mevlevi sikkesi biçimindekiler başta gelen örneklerdir."
CHP alemlere 6 ok yerleştirmiş
Alemler, dönem dönem siyasi malzeme olarak kullanılmış.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tek parti iktidarı döneminde bazı cami minarelerinden hilal şeklindekileri sökerek yerine CHP'nin altı okunu taşıyan alem yerleştirmiş. Konya'daki Şerafettin
Camii bunlardan biri.
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Arabacı, üzerinde hilal bulunan alemin İslam medeniyetinin sembolü olduğunu ifade ediyor: "O dönemde minarelerdeki hilal İslam medeniyetinin devamını simgeliyordu. Halbuki tek parti Batı medeniyetini öngörüyordu. Batıya yönelmişken İslam medeniyetinin alemini minarede tutmayı uygun görmeyen tek parti, menfi bir tavır takındı. Hatta birçok cami, cami olmaktan çıkarıldı, askerî kışla olarak kullanıldı."