Diyanet İşleri Başkanı
Mehmet Görmez'den camilerde kadınlar için ayrılan bölümlerin kusurlarından ötürü ilginç bir açıklama geldi: "Bütün hanımefendilerden özür diliyorum"
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, camilerde kadınlara ayrılan bölümlerden dolayı hanımlardan özür diledi. Görmez, geçmişe yönelik
hizmet kusurlarının envanterini çıkarmaya çalıştıklarını açıklayarak, "Diyanet açısından özeleştiri yapmak için bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Geriye dönüp baktığımızda hizmet kusurlarımız içerisinde en başlara yerleştirebileceğimiz kadınlara yöneliktir.
Camilerin en izbe yerlerinde namaz kılmalarını sağlamışız, bu bizim kusurumuz" diye konuştu. NTV'nin sorularını yanıtlayan Görmez, "Ben Diyanet İşleri Başkanı olarak bütün hanımefendilerden, bütün kadınlardan özür diliyorum" dedi. Diyanet'ten
gönüllü bir grubun öncelikle İstanbul'da bütün camileri gezmek suretiyle bayan mescitlerine özel durum tespiti yaptıklarını kaydeden Görmez, "
Kadın ve cami konusunda yapılması gereken iyileştirmeler yapılacak ve bu daha sonra
Türkiye genelinde yaygınlaştırılacak" şeklinde konuştu.
Mehmet Görmez, her yıl
Sevgililer Günü olarak kutlanan 14
Şubat tarihinin bu yıl aynı zamanda
Mevlit Kandili'ne denk gelmesini "Ne güzel bir tesadüf veya tevafuk" ifadeleriyle yorumladı. Görmez, "Biz kendi kültürümüzde ve
medeniyetimizde sevgili Peygamberimiz'e 'Sevgililer Sevgilisi' adını veriyoruz. Hem de bütün sevgilerin kaynağı yaratıcımıza olan sevgimizi de gösterir, böyle bakıyoruz. Bizim kültürümüzde Peygamberimiz'e çok farklı bir sevgimiz var. Dolayısıyla bu iki günün bu sene tesadüf etmesini bir güzellik olarak görüyorum. Biz hem hep birlikte 'Sevgililer Sevgilisi'nin
doğum gününü kutlarız, mevlidi çok daha canlı yaşarız hem de 'Sevgililer Sevgilisi'nden aldığımız sevgiyi kendi sevgililerimize de en güzel şekilde ifade etmiş oluruz" şeklinde konuştu.
BAŞÖRTÜSÜNDE ÇÖZÜM
Başörtüsünün dünyadaki birçok medeniyet ve kültürde varolan bir
giysi olduğunu belirten Görmez, "Türkiye'de 1960'lı yıllardan itibaren, yani 40 yıl boyunca, bizim millet olarak başörtüsünü değil ama başörtüsünün arkasındaki yorumlarımızı, anlamlarımızı, anlamlar dünyamızı tartışmaya açmamız, sürekli tartışmamızı bir zaman kaybı olarak görüyorum şahsen. Erkeğiyle kadınıyla, başını örteniyle örtmeyeniyle bu, herkesin sorunudur. Bunun, toplumsal barış içerisinde halledilmesi ve başörtüsünün toplumsal gerçekliğimizin bir parçası olarak kabul görmesi gerekiyor" diye konuştu.