Bu bilgiler gerekli mi gereksiz mi?

Neden kendimizi gıdıklayamayız? Bozuk paraların kenarlarının niçin tırtıllıdır? İnsanlar niçin tokalaşır? Sakın gazeteyi enine düzgün yırtabileceğinizi zannetmeyin!

Bu bilgiler gerekli mi gereksiz mi?

Aslında gereksiz gibi görünen bu soruların cevabını öğrenmek mi istiyorsunuz? O zaman buyrun... Merak, ucu bucağı olmayan dipsiz bir kuyu. Genç- yaşlı, kadın-erkek, herkes hepimiz her şeye merak duyarız. Ancak kimi zaman saklar kimi zaman da meraktan çatlarız. Yalan mı? Bazıları fazlasından zarar geleceğine inansa da aslında bilgiye ulaştıran bir yol merak. Ayrıca merak kediyi de öldürmez, insanın başına ne geliyorsa meraktan da gelmez. Kiminin “lüzumsuz bilgiler” deyip dudak büktüğü, kiminin merak edip, araştırıp düşündüğü, kimininse umurunda bile olmayan akıllara takılan ilginç sorular var. Bunlar aslında hem hayatın içinden hem de bilindiğinde hayret edilecek cinsten… Yani okuduktan sonraki merakınız daha çok artacak. İşte size üşenmeyip, gece gündüz uyumayıp “acaba nedir nedir” diye kafa yoran beyinlerin araştırıp buldukları ve zor da olsa öğrenmeyi başardıkları akla zarar eğlencelik bilgiler… İnsan kendini gıdıklayabilir mi? Gıdıklanmak hem eğlenceli hem de biraz rahatsız edeci değil mi? Bir insan gıdıklanınca derinin yüzeyindeki küçük sinir lifçikleri harekete geçer ve hemen sinyalleri beyne gönderirler. Beynin gıdıklanmaya tepkisi ise kaşınmaya olan tepkisi gibi gönülsüz yapılan bir tepki. Gıdıklanma ile kan basıncı artarken, nabız ve kalp atışı hızlanır, beynin uyanıklığı fazlalaşır. Ayak altı, avuç içi ve koltuk altı gibi bölgeler hassas olduğu için daha çok gıdıklanırlar. İnsan beyni vücuda gelen uyarıların hangisinin insanın bizzat kendinden, hangisinin dışarıdan geldiğini ayırt eder ve ona göre öncelik verir. Bu nedenle başkası tarafından dokunulduğunda gıdıklanırız; ama kendi kendimizi gıdıklamaya çalıştığımızda beyin bu noktalardaki hassasiyetleri azalttığından gıdıklanmayız. Buzlanmış yollara neden tuz dökülüyor? Kışın kar yağışı olan bir bölgede yaşıyorsanız Karayolları ekiplerinin yollardaki buzlanmayı önlemek için tuz kullandığını muhakkak biliyorsunuzdur. Peki neden? Şundan: Herkesin sandığının aksine tuz, suyun içinde şeker gibi erimez, aksine tuz buzun içine girince onu çözer. Buzlanmış yollara tuz döküldüğü zaman, tuz önce buz ile çözümlenerek bir buzlu su tabakası oluşturur ve çözeltinin donma noktası düşük olduğundan sıfırın altındaki sıcaklıklarda bile donmadan kalabilir. Hatırlarsanız “Titanic” filminde gemi, okyanus suyunun ısısı sıfırın birkaç derece altında olmasına rağmen deniz suyunun yüzeyi içindeki tuz sebebiyle donmamıştı. Oysa içindeki insanlar donarak ölmüştü. Sabun, kiri nasıl giderir? Biliyor musunuz sabun aslında bir mikrop öldürücü değildir. Sabun sadece deri üzerinde bulunan ölü deri, kurumuş teri, bakterileri, yağlı ifrazatları ve tozları temizler. Elimizi sadece su ile yıkadığımızda derimizin üzerindeki yağ tabakası, suyun derimize temasına mani olur ve temizlik tam anlamıyla sağlanmaz. İşte burada sabun devreye girer ve aracılık rolünü üstlenir. Her sabun, kireç gibi alkali madde ile bir çeşit yağın karışımıdır. Günümüzde sabunun içinde kostik soda, sığır ve koyun yağı, hurma, pamuk çekirdeği ve zeytinden elde edilen yağlar kullanılır. Sabun moleküllerinin bir ucu yağı diğer ucu da alkali olan suyu çeker ve ellerimizi ovuşturduğumuzda yağ ve kirler parçalanır. Gazeteyi enine düzgün yırtmak mümkün mü? Ne kadar uğraşırsanız uğraşın bir gazeteyi asla enine yani sağdan sola doğru düzgün bir şekilde yırtamazsınız. Denemelerinizde mutlaka zig zaglar oluşacaktır. Çünkü gazete kağıdının ana maddesi ağaçtır ve ağacın lifleri yukarıdan aşağıya gelecek şekilde yerleştirilir. İşte bu sebeple gazete sayfasını enine yırtmaya çalışırsanız mutlaka her life rastlayışında zig zaglar çizilecektir. Bozuk paraların kenarları neden tırtıllıdır? Kağıt para devrinden önce alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyordu. Her dönemde olduğu gibi o dönemde de bulunan düzenbazlar bu paraları kenarlarından kazıyarak değerli madeni biriktiriyor ve parayı tekrar kullanıyorlardı. Ancak o dönemde uyanan tüccarlar parayı tartıyor ve ağırlığı eksikse kabul etmiyordu. Hilecilerin bu oyununu bozmak için bozuk paraların kenarları tırtıllı yapılmaya karar verildi. Ve o zamandan günümüze kadar da bu şekilde geldi. 20 yaşından sonra neden diş çıkar? Bütün dişlerimiz aynı anda çıkmaz. Önce süt dişlerimiz çıkar. Onlar döküldükten sonra ön dişler ve köpek dişleri çıkar sonra da azı dişleri. Yirmi yaş dişleri ise bu sırayı epey bir geç takip ediyor. Çünkü bütün bu olaylar olurken çenemiz gelişmeye devam eder ve ancak 20 yaşını geçtikten sonra çene kemiğinde yer açılır. Yabancıların “akıl dişi” dedikleri yirmi yaş dişleri geç çıktıkları gibi çoğu zaman da çenede problem oluştururlar. Bu yüzden de diş hekimleri çoğunlukla bunları çekip almak zorunda kalır. İnsanlar niçin tokalaşır? Tokalaşma, aslında çağlar öncesi bir âdet. Eski çağlarda tüm erkekler bir silah taşıyor ve çoğunluğu da sağ eli kullanıyordu. Bir erkek diğerine dost olduğunu, elinde silah bulunmadığını göstermek için boş sağ elini uzatıyor, diğeri de aynı şeyi yapıyordu. Ama her iki tarafda kendini emniyete almak, diğerinin aniden silah çekmesine mani olmak için birbirlerinden emin olana kadar ellerini hafifçe sıkarak duruyorlardı. Tokalaşırken elleri sallama alışkanlığı, elleri daha iyi kavrayarak muhatabın, giysisinin içinden aniden bir silah çıkarmasını önlemek için başlamış olabilir. DİLEK CİHAN GÜRAY - Zaman Cumaertesi
<< Önceki Haber Bu bilgiler gerekli mi gereksiz mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER