Cem Akyoldaş'ın yönettiği 'Bekle Beni',
Sırp tecavüzü sonrası doğan bir çocuğun, annesini ve öldürmek için babasını aramasını anlatacak.
18 yıl önceydi... Avrupa'nın göbeğinde 30 bin kadın Sırplar tarafından sistematik bir şekilde tecavüze uğramış, binlercesi hamile kalmıştı. Bu utancı intiharla atmaya çalışanların haberleri dalga dalga yayılırken,
doğum yapanların çaresizliği yürekleri burkuyordu. İstemiyorlardı kendilerinden doğan çocukları. Ve tabii yetimhaneler 'istenmeyen' bebeklerle doldu taştı
Bosna'da. Anneler, Sırp askerinin vahşiliğini, kocalarının toplu katliamlarla yok oluşunu gördüler masum bebeklerin yüzlerinde. Süt bile gelmedi göğüslerinden. Derin bir sessizliğe gömülmüştü insanlık. Sonra ne mi oldu? O günün çocukları bugünün gençleri oldu. Yetkililerin ne yapacaklarını kara kara düşündüğü gençler...
Yönetmen Cem Akyoldaş, 'Bekle Beni' adlı sinema filminde işte bu çocukların dramını anlatıyor.
Oscarlı Angelina Jolie'nin 'aşk' peneceresinden baktığı, Emir Kusturica'nın 'abartılıyor' sözüyle
Altın Portakal günlerinde yeniden tartışılan 1992-1995'teki Bosna katliamı, ilk kez bir Türk yönetmen tarafından perdeye aktarılacak. Senaryosunu Funda Çetin ile Mehmet Akif Turgut'un yazdığı filmde Batuhan Karacakaya (
Salih), Berna Laçin (Marija), Orhan Bıyıklı (Teğmen Miloş), Yetkin Dikinciler (Mirsad), Ahu Türkpençe (Nermen) ve Tardu Flordun (Borislav) gibi oyuncular rol alacak.
Kasım sonunda '
motor' denecek filmin çekimlerinin 45 gün sürmesi planlanıyor.
'
Savaşın her türlüsüne karşıyım. Savaş karşıtı bir film yapmak istiyorum.' diyen Cem Akyoldaş'ı bu filmi çekmeye iten arkadaşları olmuş. Savaş yıllarında Bosna'da bulunan biri doktor diğeri
avukat iki arkadaşı tarafından ikna edilen yönetmenin anlatılanlardan etkilendiği yüzüne ve konuşmalarına yansıyor. "Toplumsal film yapmak isteyen bir yönetmenin bu duruma kayıtsız kalması düşünülemezdi. Kaldı ki Türkiye'de yaklaşık 1 milyon
Boşnak yaşıyor. Komşularım ve arkadaşlarım arasında çok sayıda Bosnalı var. Savaş sırasında yaşananlarla ilgili onların acılarına tanıklık ettim."
'Bekle Beni', savaştan çok, bir çocuğun annesini bulma, tecavüz sonucu doğduğunu öğrenince de öldürmek amacıyla biyolojik babasını bulma serüveni aslında. Uluslararası Af Örgütü'nün verilerine göre 20 bin kadın tecavüze uğradı Bosna'da. Kayıtlara geçmeyenler hariç. Bu kadınların çoğunluğuna gizli kamplarda tecavüz edildi,
kürtaj olmaları engellendi.
Hamilelikleri 6-7 aylık hale gelince trenlere doldurularak karşı tarafa yollandı. 5 bin kadar tecavüz bebeği doğdu. Bu bebeklerden bunalıma girmiş annelerince öldürülenler oldu. Az bir kısmını anneleri kabul etti. Kabullenilmeyen yaklaşık bin kadar çocuk bugün Bosna-Hersek'teki yetimhanelerde.
Çocuklar annelerinin ve babalarının savaşta ölen Bosnalılar olduklarını sanıyorlar. Uzmanlar ikiye bölünmüş durumda. Kimi, bu çocuklara durumun
psikolog eşliğinde söylenmesinden yana, kimi ise hiçbir zaman söylenmemesi gerektiğini düşünüyor. 2011 yılında bu çocukların en büyüğü 18 yaşını dolduracak ve yetimhaneden normal hayata geçiş yapacak. Sorun, şimdiye kadar kapalı duvarlar arkasında yaşanıyordu, ama çocuklar yetimhanelerden çıkınca gizlenmesi mümkün olmayacak.
Bekle Beni'de dünyanın dikkatini genelde savaşa, özelde ise savaş tecavüzlerinin sebep olduğu dramlara çekmek isteyen Cem Akyoldaş'ın izleyicilerden tek isteği var: "Bu sınavda herkes sınıfta kaldı. Gelecek nesillere bunu anlatmamız kolay değil. Anlatabilmek için de başımızı kumdan çıkarmanın zamanı geldi. Bir de filmi izleyen herkes, öykünün kendi ülkesinde yaşandığını sansın. Bütün amacım bu."
Kültür Bakanlığı tarafından da
desteklenen filme
Başbakanlık Tanıtma Fonu,
Zaman Gazetesi,
Boydak,
Bank Asya ve Republic of Bosna IHercegovina destek veriyor. Çekimler Bosna'da; Sarajevo, Zenica ve
Tuzla, Türkiye'de ise Sakarya'da yapılacak.
"Savaş suçluları Lahey'de yargılanırsa mutlu olurum"
"Bosna Savaşı'nı anlatan bir belgesel film yapmadığımın farkındayım. Bu sebeple, savaşın nedenleri üzerinde durmadım, hangi tarafın haklı ya da haksız olduğu sorusunu sormadım; sadece ve sadece savaşın sonuçlarından birisini irdeledim. Savaş karşıtı olduğum kadar ırkçılığa da karşıyım. Bu yüzden tecavüz eden tarafın etnik kimliğini ve dinsel tercihini öne çıkarmadım. Belki de en iddialı olduğum şey, filmin tarafsız olduğu gerçeğidir. Topyekûn bir tarafın suçlu, diğer tarafın masum addedilmesi bu filmin amaçlarından biri değil. Savaş suçlularının Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na çıkarılmasına katkıda bulunursam kendimi ayrıca mutlu hissederim."