MENDERES'İN BİLİNMEYEN YÖNLERİNİ KEŞFE ÇIKARIYOR
2010
Mayıs'ında Türk siyasi tarihinde iki yıldönümün 50. ve 60. yıldönümlerini yaşıyoruz. Biri Adnan
Menderes'in
Demokrat Parti ile iktidara gelişi diğeri de yine aynı ay içinde cumhuriyet tarihinin ilk
darbesiyle iktidardan darağacına giden sürecin başlaması.
Çocukluk günlerinden,
gençlik yıllarına, CHP'li günlerden, İnönü'yle kavgalarına, özel hayatından, hiç duyulmayan özelliklerine kadar 10 yıllık başbakanlık süresinde Menderes'in kişiliğine dair bir çok ipucu kitapta mevcut. Menderes'in insani boyutunu öne çıkaran ve
kalkınma rampasına soktuğu
Türkiye'de hangi güçlerle mücadele ettiğini anlatan onlarca anekdota kitapta yer veriliyor.
Kitapta cevabı verilen sorular da bir hayli çarpıcı: Menderes'in
Kürt politikası neydi? Dindar mıydı?
Laikliğe bakışı nasıldı? Dış politikada kimlerin ayağına basmıştı?
Bilinmeyen özellikleri neydi? Menderes'e Barker Raporu ile neler dayatıldı, Menderes
raporu neden kabul etmedi? Rapor kabul edilmediği için Türkiye neler kazandı? Menderes kimleri kızdırdı?
Dünya Bankası Temsilcisini neden kovdu?
Kıbrıs Türklerini nasıl teşkilatlandırdı?
TİME Dergisi kapağında O'nun için neler söylenmişti? Neden çarıktan medeniyete geçişin adı denmişti O'nun dönemine? Kaç
baraj, kaç
fabrika kazandırmıştı; 10 yılda
ülke nereden nereye gelmişti? Adanalılar neden barajı köstebekler delecek diye korktu? Menderes gerçekten
diktatör müydü?
27 Mayıs hangi güçlerin işine yaradı? Darbe olunca hangi yatırımlar durduruldu; 27 Mayıs neye mal oldu?
'Bir Yiğit Vardı' kitabının zamanlaması da iki açıdan dikkat
çekici.
İlki, 27 Mayıs'ın 50. yılına özel hazırlanmış olması. Diğeri de darbe planlarının gündemde olduğu bir dönemde basılması. Kitap darbelerin anası sayılan 27 Mayıs'ı adeta sorguluyor. Kitabın içinde verilen bilgiler hem 27 Mayıs darbesini şimdiye kadar olmadığı ölçüde yeriyor, hem de buradan yola çıkarak 'darbelerin neden ülkeye
ihanet anlamı taşıdığı ve neden
demokrasinin gerekli olduğu' konusunda net fikirler veriyor. Bir darbenin adım adım nasıl oluşturulduğu, basının darbecilere sağladığı stratejik
destek dönemin
gazete kupürlerinden verilen örneklerle aktarılıyor. En önemlisi de bir darbenin
toplum üzerinde oluşturduğu travma ve ülke gelişimine ne denli bir tırpan vurduğu kitabın ana fikirleri arasında. Kitap, "Neden darbeler kötüdür, neden demokrasi gereklidir?" sorusuna iyi bir
cevap niteliğinde.
Menderes dönemiyle ilgili çalışmalarıyla bilinen ve halen TRT-1'de yayınlanmakta olan '
Ali Adnan-Baş
vekil' belgeselinin konsept danışmanlığını yapan
Gazeteci Erdal Şen'in kaleme aldığı kitap, bir biyografi kitabı olmasına karşın
roman tadıyla bir çırpıda okunabilecek akıcı bir üsluba sahip. Özellikle girişinden itibaren bir sinema perdesinden film izlercesine kitap sizi satırları arasında sürüklüyor. Menderes'in hayat hikayesi kronolojik bir sıra ile ilerlerken, aynı zamanda Türkiye'deki tarihe gelişmelere ilişkin anlatımlara da yer veriliyor.
Ekonomi,
dış politika ve sosyal anlamda Menderes'in yaptıklarından söz edilirken, konular tamamen birebir yaşanmış bir anekdota dayandırıldığı için okurda kesinlikle bir bıkkınlık hissesine geçit verilmiyor olması da dikkat çekici.
Yitik
Hazine yayınları tarafından basılan 'Bir Yiğit Vardı' kitabının ilk kısmında Karşıyakaspor'da santrafor oynaması, yüzücülüğü, iyi bir bilardo oyuncusu oluşu,
Amerikan kolejinde okurken yaptığı misyonerlik şikayeti, Milli Mücadele günlerinde kurduğu çete gibi
siyaset öncesine ait birçok insani öyküyü kitapta bulmak mümkün. Siyasete girdikten sonra CHP'li bir vekil olarak siyaset hayatından da farklı kesitlere yer veriliyor kitapta.
ABD Başkanı Eisenhower'e çektiği rest,
Fransa'ya karşı
Cezayir direnişine verdiği silahlı destek,
bölgede izlediği
Osmanlı modeli,
İmam-ı Azam'ın türbesindeki tarihi
mesaj,
Bağdat Paktı çerçevesinde bölge ülkeleriyle yürüttüğü trafiğe ilişkin Celal Bayar'la aralarındaki gizli yazışmalar kitapla birlikte ortaya çıkartılıyor.
Abdülhamid'in ailesini tanımayan Fransa Büyükelçisini kovmaktan beter etmesi ve Osmanlı hanedanlarını Türkiye'ye getirmek için verdiği mücadelenin öyküsüne yer veriliyor.
Kocatepe Camii'ne
yardım için atlarını satması, iktidara gelişiyle birlikte hangi yasakların sona erdiği,
İstanbul için yaptığı imar hamlesiyle şehre kazandırdıkları, parti içinde uğradığı ihanetler, İnönü'yle kavgaları ve
seçim zaferlerine yer veriliyor. Göreve geldiğindeki ilk iki ayında Nazım Hikmet'i affetmesi,
Türkçe ezan yasağını kaldırması, darbe yapacakları gerekçesiyle 16 generali birden görevden almasının arka planına değiniliyor.
Kitapta 27 Mayıs'a doğru Menderes'in evinde yaşananlar,
Yassıada günleri boyunca ailenin çektiği çileler, cuntacıların karalama kampanyaları, idamla yargılandığı davada yaptığı tarihi son
savunma ve
mahkeme safhasından seçilen örnekler de içleri burkuyor. Kitapta ayrıca
Aydın Menderes'le yapılmış geniş bir
röportaj ile çok sayıda yeni fotoğrafın bulunduğu bir 'Menderes Albümü' bulunuyor.
Türkiye'deki birçok yatırımın altında Menderes'in imzasının bulunduğunu da kitap sayesinde öğreniyoruz. Turgut
Özal ve Süleyman
Demirel arasındaki GAP polemiğine kitapta farklı bir bakış getiriliyor ve GAP'ın esas sahibinin
Adnan Menderes olduğu iddia ediliyor. Keban Barajı'nın Menderes'in talimatıyla daha 1950'lerin ortalarında projelendirildiği ifade edilerek o günlerde hazırlanan fizibilite raporlarından örnekler veriliyor. Boğaz köprüsünün ihalesi için ön protokollerin henüz o günlerde hazırlandığı, bugünlerde popüler hale gelen Çekmece
Nükleer Merkezi'nin Menderes döneminde projelendirildiği, ilk traktörün, ilk
yerli lokomotif 'Karakurt ve Bozkurt'un hikayesi de ilk kez bu kitapta gündeme getiriliyor.
'Bir Yiğit Vardı'nın takdim yazısını ise Adnan Menderes'in hayatta kalan tek oğlu olan Aydın Menderes kaleme aldı. "Bu kitabı Adnan Menderes'le ilgilenen ve ilgilenecek herkese
tavsiye ediyorum." diyen Aydın Menderes, takdiminde şu ifadelere yer verdi: "Bu kitabın yazarı Erdal Şen genç yaşına rağmen ömrünün önemli bir bölümünü Adnan Menderes ve Demokrat Partiyle ilgili çalışmalara ayırmıştır. Şen, her şeyden önce gayet titiz ve tarafsız bir araştırmacıdır. Yorumlarını doğrulukları tartışılmaz belgeler üzerine inşa etmiştir. Elinizdeki kitap Adnan Menderes'in biyografisi ile ilgili sıradan bir kitap değildir. Bu kitapta Adnan Menderes hem gayet geniş, hem de derin bir şekilde ele alınmıştır. Adnan Menderes'in bir insan olarak tasvirinden, yaşadığı dönemin iç ve dış olaylarına kadar her husus bu kitabı çok iddialı kılacak bir ölçüde ele alınmıştır. Bu kitap aydınlatıcı, ufuk açıcı ve bundan sonraki araştırmacılar için öncülük görevi üstlenecek bir kitaptır."