Bardakoğlu pozitif ayrımcılık istedi

Diyanet İşleri Başkanı (DİB) Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, ramazan öncesi AKŞAM'a konuştu.

Bardakoğlu pozitif ayrımcılık istedi

Özellikle ramazan ayında kadınlara, çocuklara ve engellilere camilerde pozitif ayrımcılık uygulanmasını isteyen Prof. Bardakoğlu, cami cemaatindeki erkeklerin kadınları yadırgamamaları, onlara karşı tahammüllerini artırmaları gerektiğini vurguladı. KÖTÜLÜKTEN SAKININ! Bardakoğlu, ramazanın açlık ayı olmadığının altını çizerek bir hadisle örnek verdi: Bir kimse akşama kadar aç kalır da kötülükten uzak durmaz, gözü harama bakar, dili yalan konuşur, eli haksızlığı, hırsızlığı, yolsuzluğu yaparsa o insanın yaptığından geriye sadece açlık kalır. Açlıkla orucun farkını bu şekilde özetleyen Bardakoğlu, "Koşuşturma içindeki modern insan, mutfaklar açık büfe gibi. Buluşup konuşma imkanı olmuyor. Aile içinde bu olmazsa toplumda da olmaz. İftar sofrası böyle bir birliktelik de sağlıyor" diye konuştu. Bardakoğlu'nun ramazan ile ilgili değerlendirmeleri şöyle: POZİTİF AYIRIMCILIK ŞART: Cemaatin; çocuklara, kadınlara, engellilere tahammülünü artırmamız lazım. İstanbul'da bile kadınlar camiye fazlaca rağbet ettiği zaman erkekler tarafından yadırgandığını fark ediyoruz. Elimde sihirli değnek yok. 'Kadınsız, çocuksuz, gençsiz cemaat eksiktir' diyorum ben ama zihniyetler hemen değişmiyor. Teravih kılınırken çocukların camide koşuşturması ayrı bir renktir, kimse onlara kızmasın. Kadınlara, gençlere, çocuklara ve engellilere pozitif ayrımcılık istiyoruz. Bayram namazlarına, cuma namazlarına kadınların iştiraki yaygın değil. Bunu sağlamalıyız. Aslında cami buluşma, aydınlanma yerlerinden biri. Camiyi ortaklaşa ve daha geniş zamanda farklı dini, farklı faaliyetler için kullanmalıyız. NİMETİN KADRİ BİLİNSİN: Ramazan, oruç ibadeti ile bilinen bir ay. Oruç denince aklımıza açlık geliyor ama öyle değil. Oruç bir defa aç kalma değil. Oruç, bir bakıma dünyanın sayısız nimetleri içinde Allah'ın lütfuna mazhar kalan insanın belli süreler zarfında bunlardan kendini uzak tutarak, bir bakıma nimetin kadrini daha yakından bilmesi, nimetlere ulaşamayan insanların halini anlaması, iradesini eğitmesi, paylaşması öğrenmesi, gibi hikmetler taşıyor. Üstelik oruç ibadeti insanın kendini daha ruhani bir çizgiye doğru çekmesi, ayıptan haramdan uzak kalmasını da içeriyor. Bir hadisi hatırlayalım, 'Bir kimse akşama kadar aç kalır da kötülükten uzak durmaz, gözü harama bakar, dili yalan konuşur, eli haksızlığı, hırsızlığı yolsuzluğu yaparsa o insanın yaptığından geriye sadece açlık kalır.' İNSAN MELEK DEĞİL: Ramazanın en önemli özelliği hayatın akışını fark etmeyen insanın var oluşunu tanımlama imkanı bulmasıdır. Çünkü herkes hayatı bir defa yaşıyor. Bu iki anlama geliyor: Dünyaya sadece dünya gözüyle yaşayanlar 'mademki bir defa yaşanacak öyleyse doyasıya hiçbir kural tanımadan bu hayatı kullanayım' der. Bu hayatı kavramamaktır. İkincisi de 'mademki bu hayat bana bir imkan verdi hem Allah'ın rızasına hem insanların yararına faydalı bir ömür yaşayayım. Geride bir gözyaşı bırakmadan yaşayım' diyenler var. Öteki türlü düşünen insanlar eksik olmayacaktır çünkü insanlık alemi bir melekler alemi değildir. Ramazan bize böyle bir imkan sağlıyor. Aile birlikteliği pekişiyor Modern toplumlarda sofralar ailelerin buluştuğu alanlar değil. Günlük koşuşturmalar içinde, herkes istediği zaman atıştırıyor. İftar sofralarının en önemli özelliği de böyle bir birlikteliği sağlıyor oluşu. İftar sofraları yapısı itibarıyla tüm aile bireylerini bir araya getiriyor. Dolayısıyla toplumun da bir aradalığına katkı sağlıyor. Zengin ve fakirin birleştiği yer! İsraf yapılıyor diye eleştirilen zengin iftar sofralarının kültür ve âdetlerden kaynaklandığını dile getiren Bardakoğlu, "Bizde biri misafir çağırdığı zaman normalde yediğinin üzerinde ikramda bulunur. Bu şark toplumunun bir özelliğidir. İftar sofralarının biraz özenli olmasını hemen günah gibi değerlendirmek olmaz" dedi. Müslümanlığa yakışan şeyin abartıdan kaçınmak olduğunu da dile getiren Bardakoğlu "Ancak Müslüman mütevazı olmalı, abartıdan kaçınmalıdır. İftar sofraları her zaman, sakin sessiz huzur dolu birleştiren, paylaşmayı öğreten, aileleri bir araya getiren, fakir fukaranın bulunduğu sofralar olmalıdır" dedi. Sanatçılar din üzerine konuşmasın Orucu ne bozar ne bozmaz gibi herkesin bildiği fakat biraz magazin biraz popüler kültüre ait tartışmalarla vakit geçirmek, koca koca profesörleri meşgul etmek yerine daha üst düzey konuları konuşsak diye düşünüyorum. Ben elitist bir insan değilim ama din tartışmalarının düzeyinin yükselmesi lazım. Din üzerine konuşmanın düzeyinin artması gerekiyor. Bir insanın dindar olması, din üzerine konuşabileceği anlamına gelmez. Bir sanatçının gündemde kalmak için dinle ilgili aklının erdiği ermediği tartışmaları gündeme getirmesi ne kendine ne topluma fayda sağlar. 'ÖTEKİ'NİN HALİNİ ANLAMAMIZ GEREKİYOR: Ramazanda paylaşma duygusunun gelişmesi lazım. Ötekinin halini anlamamız gerekiyor. Aslında öteki kavramını da kaldırmak lazım. Hepimizin Adem'in çocukları olduğumuzu fark etmemiz gerekiyor. Din, dil, ırk, cinsiyet, bölge, kültür ayrımı kaldırıp yavaş yavaş her insanın değerli olduğunu yerleştirmek gerek. Ama bu o kadar zor ki, dünyada en çok konuşulan konu, insan sevgisi ve barış. En fazla fark edilmeyen de aynı. Din tartışarak değil dini daha derinden anlayarak ramazan ayını geçirmeyi arzu ediyorum.
<< Önceki Haber Bardakoğlu pozitif ayrımcılık istedi Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER