Ayasofya Müzesi Müdürü Jale Dedeoğlu, yaptığı açıklamada, uzun yıllar onarım için kapalı bulunan Sultan 2. Selim, Sultan 3. Mehmet, Sultan 3. Murat ve Şehzadeler
türbeleri ile vaftizhanede yaklaşık 1.5 ay önce
restorasyon çalışmalarının başladığını bildirdi. Dedeoğlu, 23
Nisan 1573'de Ayasofya'nın etrafının çevrilip temizlenmesi için bir çalışma başlatıldığını anlatarak, ''Mimar
Sinan, bu çalışma sonrası 1574'de 2. Selim'in de ölümüyle birlikte burada bir türbenin yapımına başlıyor. 2. Selim Türbesi,
Mimar Sinan'ın yaptığı 18 türbeden biri. Yine bu hazirede Mimar Sinan tarafından yapılan Şehzadeler Türbesi ve Sinan'ın öğrencisi Davut Ağa'nın yaptığı 3. Murat Türbesi var'' dedi.
2. Selim Türbesi'nin önemli bir özelliğinin de ilk kez
padişah eşlerinin de aynı türbeye gömülmeye başlanılması olduğunu kaydeden Dedeoğlu, bu türbede eşi Nurbanu Sultan'ın yanı sıra Sadrazam
Sokullu Mehmet Paşa ve eşi ile şehzadelerin de mezarlarının bulunduğuna dikkati çekti.
Jale Dedeoğlu, hazirede ayrıca, 2. Selim'in oğlu 3. Murat ve eşi
Safiye Sultan'ın defnedildiği türbe ile 3. Murat'ın oğlu 3. Mehmet'in türbesinin bulunduğunu belirterek, 3. Mehmet'in oğlu 1. Mustafa, 1. Ahmet'in oğlu Sultan İbrahim'in mezarlarının da
Ayasofya Müzesi haziresinde yer aldığını bildirdi.
RESTORASYON
Restorasyon çalışmaları hakkında da bilgi veren Dedeoğlu, bu mekanlarda öncelikle dış cephe temizliğinin yanı sıra kapı ve pencereler ile ahşap sistemlerde
bakım çalışmalarının yapılacağını anlattı. Türbe içlerindeki çinilerin bakımlarının yapılacağını ifade eden Dedeoğlu, eksik çinilerin tespit edildiğini söyledi.
Dedeoğlu, müze haziresinde 1882-1896 yılları arasında
Fransız Albert Sorlin Dorigny tarafından restorasyon yapıldığını hatırlatarak, Dorigny'nin yaptığı restorasyon sırasında çinilerin, onarım için Fransa'ya götürüldüğü ve yerine sahtelerinin getirildiğinin tespit edildiğini bildirdi. Bu çinilerin, Fransa'da, başta Louvre olmak üzere bazı müzelerin depolarında bulunduğunun da belirlendiğini ve bu çinilerin resmi kanalla iadesinin talep edildiğini anlatan Dedeoğlu, ''Bu restorasyonda, orijinalleri henüz gelmediği için mevcut durumda bulunan orijinal ve sahte çinilerin bakımı yapılacak. Zaten sahteleri de eski eser durumunda. Bunların da temizliği yapılacak'' diye konuştu.
Dedeoğlu, Şehzadeler Türbesi'nde yapılan çalışma sırasında, orijinali alçı üzeri kabartma desen olan
duvarların, zamanında üzeri sıvanarak
kalem işi süsleme yapıldığının görüldüğünü kaydederek, bu sıvaların yerinden söküldüğünü ve orijinal desenlerin ortaya çıkartıldığını söyledi. Ayrıca
Bizans yapımı vaftizhanedeki çalışmada da orijinal duvar üzerine
beton atıldığının tespit edildiğini ifade eden Dedeoğlu, bu betonların da söküldüğünü ve orijinal duvarların ortaya çıkarıldığını anlattı. Dedeoğlu, ''Restorasyon çalışmalarının yıl sonuna kadar tamamlanmasını planlıyoruz. Türbelerin bu yılın sonuna kadar ziyarete açılmasını hedefliyoruz'' dedi.
AYASOFYA: FARKLI KÜLTÜRLERİN ORTAK ŞAHESERİ...
Kültür tarihine ''İstanbul'un en büyük ve en ünlü Bizans
Kilisesi'' olarak geçen Ayasofya Müzesi, 3 kez yapıldı ve pek çok kez de onarım geçirdi. Bizans tarihçileri, ilk Ayasofya'nın İmparator I. Konstantinos (324-337) zamanında yapıldığını ileri sürmüşlerdir. Bazilika planlı, ahşap çatılı bu yapı, bir
ayaklanma sonunda yanarken, bu yapıdan hiçbir kalıntı günümüze kadar ulaşamadı. Ayasofya'yı ikinci defa yaptıran İmparator II. Theodosius, 415'te ibadete açtı. Yine bazilika planlı bu yapı 532'de Nika ihtilali sırasında yandı. 1936 yılında yapılan kazılarda ikincisine ilişkin bazı kalıntılar ortaya çıktı. Bunlar mabede girişi gösteren basamaklar, sütunlar, başlıklar, çeşitli
mimari parçalar.
İmparator Justinianus (527-565) ilk iki Ayasofya'dan daha büyük bir kilise yaptırmak istedi ve çağın ünlü mimarlarına günümüze ulaşan Ayasofya'yı yaptırdı. Anadolu'nun antik şehir kalıntılarından sütunlar, başlıklar, mermerler ve renkli taşlar Ayasofya'da kullanılmak üzere İstanbul'a getirildi. Ayasofya'nın yapımına 23
Aralık 532'de başlandı ve 27 Aralık 537'de tamamlandı.
Tarihi boyunca Haçlı ordularınca yağmalanan ve bakımsız kalan Ayasofya,
Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethetmesinin ardından onarılarak camiye çevrildi. Batıdaki kubbeciklerden birinin yerine ahşap bir minare, daha sonra da güneybatıya tuğla minare eklendi. 2.
Beyazıt döneminde, kuzeydoğudaki ince minare yapıldı. Batıdaki minareler ise çevredeki evleri yıktırarak çevresini açan Mimar Sinan tarafından yapıldı. Günümüze ulaşan mihrap ise Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edildi. Ayasofya, 1934'de Atatürk'ün isteği ve
Bakanlar Kurulu kararıyla müzeye çevrildikten sonra, 1935'de de müze olarak ziyaretçilere kapılarını açtı.
AA