Sultanahmet'teki Golden Horn Hoteli'nde düzenlenen
tanıtım toplantısında konuşan Görmüş, kitabında
askeri müdahale hakkında yazdığı yazılara yer verdiğini, ''
Ergenekon''u
teşkilat ve zihniyet olarak ikiye ayırdığını söyledi.
Devletlerin kendi imkanlarıyla
toplumların ne istediğini bilemeyeceğini, demokratik bir ülkede medyanın, halkın taleplerini devlete yansıttığını belirten Görmüş, ancak Türkiye'de medyanın toplumsal talepleri devlete iletmek yerine ''devletin toplum hakkındaki tasavvurlarına değişik korkular ekleyip topluma yansıttığını'' öne sürdü.
''Ergenekon zihniyeti, meşru bir iktidarın meşruiyetini kabul etmeyen birtakım güçlerin toplumu etkileyerek, o toplumsal kesimler ve siyasi temsilcileri etrafında bir ağ örmesi, düşmanlaştırması ve yok etmek üzere toplumdan icazet almak için giriştiği faaliyetler bütünüdür'' diyen Görmüş, sözlerini şöyle sürdürdü:
''28
Şubat'ın bitmiş bir süreç olduğuna inanmıyorum. 28 Şubat, ordunun siyasetin üzerine kendi gövdesiyle abanmasının tersine artık bunun böyle olmayacağını anlamış bir devlet kadrosunun yeni tipte bir müdahale konsepti geliştirmesidir. Ben geniş orta sınıfların 'düşman' algısına inandırıldığını düşünüyorum. Bu çerçevede darbelere '
evet ' diyen geniş kitle var.''
AK Parti iktidara geldiğinde, devlet içindeki birtakım kliklerin, onun toplum içinde düşmanlaştırılması için faaliyete giriştiğini ifade eden Görmüş, şunları kaydetti:
''Bu faaliyetin en önemli aracı medyaydı. AK Parti şu tespiti yaptı: 'Bu medya var olduğu sürece bizi boğar.' Bu medya, devletin medyası, yeri geldiğinde derin devletin medyası olduğu için mecburen paralel medya yarattı. AK Parti kendi doğumunu gerçekleştirmek için bunu gerçekleştirdi.
Medyanın 2 kanadı da eleştiriye açık, ama bu medya olmasaydı biz Türkiye'nin karanlık geçmişini bu kadar hissedemezdik.
Ergenekon davası başlangıçta boğulurdu.''
''
Büyük Medyada Ergenekon Haberciliği'' adlı 2 ciltlik kitap, Etkileşim Yayınevi tarafından piyasaya sunuldu.