Boylu, ismini taşıdıkları Adnan
Menderes'in bugüne kadar üniversitelerinde konuşulmamış, farklı biçimlerde değerlendirilmemiş olduğunu, bunun bir eksiklik olduğunu söyledi.
Bir yolculuğu sırasında
Adnan Menderes ile ilgili okuduğu bir kitabın ardından, 'Adını taşıdığımız kişiyle ilgili çalışma yapmak isteyen, bilgi,
belge aramak isteyenlerin de ilk başvuru adresi bizim üniversitemiz olmalıdır' düşüncesinin oluştuğunu ifade eden Boylu, bir külliyat oluşturma kararı aldıklarını söyledi.
Külliyat için hemen çalışmalara başlayarak çok kısa sürede
yol haritası oluşturulduğunu ifade eden Boylu, şöyle konuştu:
''Şu anda mevcut hem basılmış materyallere, hem de tez olarak bulunan materyallerin listesi çıkartıldı. O döneme tanıklık etmiş parlamenterlerle bağlantı kuruldu. Onlardan ellerindeki belge ve anıları bize ulaştırmalarını talep ettik.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi (
TBMM) arşivinden yararlanmak için girişimde bulunduk. Parlamenterler Birliği Başkanı Hasan Korkmazcan, hem bizim bu çabamızı övdü, hem de yardımcı olmayı teyit etti. Şimdi karşılıklı
işbirliği içerisinde, burada Adnan Menderes'e ilişkin tüm bilgi, belge, doküman, tez, çalışma notlarını bir araya getirmeye çalışıyoruz.''
Amaçlarının Adnan Menderes'in gerek muhalefet, gerekse
iktidar döneminde yaptığı, yapmaya çalıştığı çalışmalar, başarıları ile ilgili dokümanları derli toplu bir hale getirmek olduğunu dile getiren Boylu, külliyatın ilk olarak ADÜ
Merkez Kampüsü'ndeki Kütüphane'de kurulacağını söyledi.
Türkiye'de Adnan Menderes'in adına kurulmuş bir külliyat bulunmadığını vurgulayan Boylu, külliyatın aynı zamanda internet ortamında ulaşılabilir olacağını ve böylece araştırmacıların oturdukları yerden Menderes ile ilgili bilgilere ulaşabileceklerini belirtti.
-ÜNİVERSİTE YANLI BAKAMAZ-
Bugüne kadar Adnan Menderes ile ilgili 275 araştırma, tez,
dosya ve değişik çalışmaların yapıldığını ve 20'ye yakın kitabın yazıldığını tespit ettiklerini aktaran Boylu, şöyle devam etti:
''Geçmişimize ve kendi değerlerimize karşı, ister eleştirelim, ister yüceltelim, bu konuları enine boyuna bir
bilim adamı sıfatıyla artısıyla, eksisiyle doğru bir biçimde değerlendirme yeri üniversite olması lazım.
Üniversite yanlı bakamaz. Hiç bir zaman, Ortodoks, Katolik anlayışların, itikat türü anlayışlar çerçevesinde bakamaz.
Osmanlı'nın son dönemde yaşananlar eğer doğru ve dikkatlice değerlendirilip, yeterince sindirilmiş ve doğru öğrenmiş ve sağlıklı bilgilere sahip olmuş olsaydık, bugün önemli ölçüde hataya düştüğümüz bir çok konudan da daha sağlıklı çözümler üreteceğimize inanıyorum.''