Bugün başlayacak 17.
Abant Platformu'nda daha önce
İslam ve Laiklik, Din-Devlet İlişkileri, Demokratik Hukuk Devleti, Çoğulculuk ve Küreselleşme ve
Savaş ve Demokrasi gibi konular masaya yatırılmıştı.
Bugün başlayan ve 4-6 Temmuz tarihleri arasında yapılacak 17. toplantıda ise
Kürt sorunu farklı yönleriyle ele alınacak. Abant Platformu iki gün boyunca
Mehtap TV'den CANLI olarak yayınlanıyor.
CANLI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Kürt Sorunu toplantısı çözüme bir kapı aralayacak
Abant toplantısının Kürt Sorunu toplantısı açılış
oturumu tamamlandı. Oturumda Platform Başkanı
Mete Tuncay,
Bolu Valisi Halilibrahim Akpınar, AKP
Diyarbakır milletvekili
Abdurrahman Kurt,
HAK-İŞ Genel Başkanı Salim
Uslu, Diyarbakır
Ticaret Odası Başkanı
Mehmet Kaya açılış konuşması yaptılar.
Mete Tuncay konuşmasına “Bu zamana kadar çok çözüm önerildi ama bir çözüm yok. Biz Abant olarak herhangi bir çözümü önermiyor ve dayatmıyoruz.” diyerek başladı. Bu nedenle bu toplantının düzenlendiğini ifade eden Tunçay “farklı çözüm önerilerini dinlemek, birlikte tartışmak amacıyla buradayız.” dedi. Konuşmasına “Ortaya bir Kürt Sorunu var. Bu bir gerçek.” sözleriyle devam eden Tuncay Kürt Sorununa bir tamım getirdi. Tuncay kendi düşüncesine göre sorununu, “
Kürtlerin geç kalmış milliyetçilik düşüncelerinden kaynaklandığını düşünüyorum.” cümleleriyle açıkladı.
AÇILIŞ KONUŞMALARI
Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar
DEMOKRASİ İSTİYORUM HEMEN ŞİMDİ
Abant toplantısının Kürt Sorunu toplantısı açılış oturumunda bir konuşma yapan Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar
demokrasi vurgusu yaptı.
Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yaptığı hatırlatan Vali Akpınar 9 yıl görev yaptığı güneydoğu illerinde ‘Ben ayrı bir Kürt devleti kurmak istiyorum’ diyen bir Kürt’e rastlamadım’ dedi
Güneydoğu illerinde
ekonomik durumu kötü olmasının ve haklın fakir olmasına dikkat çeken Vali Akpınar tarihte yapılan bazı yanlışların ayrışmalara yol açtığını söyledi.
Türkiye’deki
ayrılık hareketi 12
Eylül’den sonra yaygınlaştığını söyleyen Akpınar ilginç bir örnek verdi:
Anadolu’nun diğer yerlerinde işkenceye uğrayanlar, bana ‘polis işkence yaptı, asker işkence yaptı’ dedi. Güneydoğu’da ise ‘Ben Kürt olduğum için işkenceye uğradım’ dedi.
Son yıllarda bölgeye yapılan yatırımların umut olduğundan bahseden Vali Akpınar fakirliğin kaldırılması insanımızı daha da rahatlatacağını söyledi. Akpınarın konuşmasında en dikkat öeken bölüm ise demokrasi vurgusu yaptığı bölümlerdi:
‘Bari
Yunanistan kadar bir demokrasimiz olsun’ diyen Vali Akpınar’ın ‘
Ben 45 yaşındayım, demokrasi içinde
yaşamak istiyorum. Ne yapayım 70’inden sonra göreceğim demokrasiyi. (Bu yaşta olanlardan özür diliyorum. Kendi adıma söyledim). Ben Hukukçunun değil, hukukun üstün olduğu bir toplumda yaşamak istiyorum.’ Sözleri alkış aldı.
DİYARBAKIR MİLLETVEKİLİ ABDURRAHMAN KURT
Diyarbakır
Milletvekili Abdurrahman Kurt çözüm
siyaset makamında aranmasına vurgu yaptı.
“Hepimizin istediği gibi çözüm makamı siyasettir. Biz
AK Parti olarak iktidara geldiğimizden beri, bir çözüm için çaba harcadık. Kimi zaman iki adım ileri, bir adım geri atmak zorunda kaldık.
Ben kendimi bildim bileli bu sorunları tartışıyoruz. Ben umutluyum, yıllar içerisinde çözümü nasıl ileri götürürüz onu arıyoruz.
Her şeyin başı, vesayetsiz bir demokrasidir. her şeyin önündeki engel, siyasetin önündeki vesayettir.”
HAK İŞ GENEL BAŞKANI SALİM USLU
HAK-İŞ Genel Başkanı
Salim Uslu konuşmasında demokrasinin çözümde sihirli bir anahtar olduğundan bahsetti. Bundan dolayı da bugün Kürtlerin ve diğer başka milliyetlerden vatandaşların sosyal ve kültürel aktivitelerine şüpheyle bakmamak gerektiğinin altını çizdi.
Bu problemin sadece kültürel boyutunun olmadığına dikkat çeken Uslu, “meseleye bir de ekonomik yönden bakmak lazım” dedi. Gerek kültürel ve gerekse ekonomik alanlarda Kürt Sorunu’nun çözülmesi amacıyla söylenmemiş ne varsa hepsini ortaya çıkarmak, bundan makul çözümlere ulaşmak için faydalanmak gerektiğini belirten Uslu Türkiye’nin potansiyelini kullanıp bölgede gerçek manada söz sahibi olması gerektiğine vurgu yaptı.
DİYARBAKIR TİCARET ODASI BAŞKANI MEHMET KAYA
Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Mehmet Kaya konuşmasında “Birbirinin elini bile sıkmaya yanaşmayan liderlere bir örnek davranış olması adına bu toplantıyı önemsiyorum.” diyerek başladı. “Bu toplantıyla farklı düşünce sahipleri bir araya getirip ülkede toplumsal mutabakat sağlanabileceğini
ümit ediyoruz. Bu toplantıdan böyle bir mutabakat çıkmalı.” diyen Kaya
Kürt sorununu Türkiye’nin bir iç sorunu olduğunu belirtti. Bu nedenle bizim kendi iç dinamiklerimizi harekete geçirerek konuya çözüm
aramamız gerektiğine vurgu yapan Kaya buradan çıkacak sonuçlarla
kanun yapıcılara ve gereks
e devlet büyüklerine önemli bir
mesaj verilebileceğine vurgu yaptı. Ancak buradan çıkabilecek sonuçlardan sonra devletin de konuya bakışının değişeceğini belirten Kaya önerilen paketlerin toplumun
insan hakları bağlamında yaşam kalitesinin artırılmasını hedeflediklerine dikkat çekti. Bundan dolayı da sonuç olarak insan yaşam kalitesinin artırılmasını hedefleyen nitelikte olabileceğini belirtti.
1. OTURUM - TARİHİ ARKA PLAN,ORTAK MİRAS VE GELECEĞİN KEŞFİ
Kürt sorununa tarihi bir perspektifte bakmak amacıyla başlayan ilk oturum “
Tarihi Arka
Plan, Ortak Miras Ve Geleceğin Keşfi” adıyla başladı. Oturum başkanlığını Prof. Dr. Naci
Bostancı’nın yaptığı toplantıda konuşmacı olarak
Ali Bulaç, Sadık Yalsızuçanlar ve Nejdet Subaşı konuşmacı olarak tebliğ sundular.
Sorunun tarihi arka planını anlatan Bulaç Türkiye’nin yer aldığı coğrafyada tarihi temellere bakıldığında ciddi anlamda bir
kavgadan bahsedemeyeceğimize değindi. Geçmişteki ortak yaşam değerlerimizin bizi uzun süreli çatışmalardan uzaklaştırdığı ve daha çok uzlaştırıcı, yatıştırıcı rol üstlendiğine dikkat çekti. Konuya
Balkanlardan örnek verek açıklık getirmeye çalışan Bulaç “Balkanlardaki çoğu milletler arasında çatışmalarda tarih faktörü çatışmayı kuvvetlendirirken bizde bu hep yatıştırıcı olmuştur.” dedi. Toplumu bir arada tutan diğer bir faktörün din olduğunu hatırlatan Bulaç Dinin de başka coğrafyalarda giderek artan bir çatışmayı körüklemesine rağmen, Türkiye’de yatıştırıcı bir faktör olarak etkilediğine dikkat çekti.
Konuya bir de evlilikler çerçevesinden
bakan Bulaç, farklı kültürlerde karma evliliklerde boşanmaların sık yaşanmasına rağmen Türk ve Kürtler arasındaki evliliklerde sık boşanmaların yaşanmadığına dikkat çekti. Çatışmaların bir de etnik yönüne vurgu yapan Bulaç “Türkiye’de Balkan ve diğer bölgelerdeki gibi etnik bir çatışmadan bahsedemiyoruz. Bunda da din faktörü vardır. Türkiye’de Kürt ve Aleviler kendilerini eşit yurttaşlar olarak görüyorlar. Ortada
evet bir Kürt sorunu var. Bazı yurttaşlarımız kendilerini rahat hissetmiyorlar.” diyor. Problemin çözümünün ekonomik, güvenlik, sosyolojik, etnik ve uluslar arası boyutu olduğunu vurgulayan Bulaç çözüme acilen ihtiyacımız olduğunu belirterek “Ya yeni hal, ya izmihlal” hatırlatması yaptı.
Konuya ilişkin genel bir değerlendirme yapan Yrd. Doç. Dr. Necdet Subaşı tebliğini “Anlamak için yeni bir dil kurmak” başlığıyla sundu. Toplumda ciddi anlamda bir sosyal
körlük olduğuna dikkat çeken Subaşı “Abant toplantısı bu körlüğü ve sağırlığı gidermede yeni bir imkan sağlayacaktır.” dedi. Problemin çözümü için kesinlikle ortak bir dil bulmak gerektiğini vurgulayan Subaşı gerginliklerin normal olduğuna dikkat çekti. Bu süreçte entelektüellerin üzerine düşen ise olayı okumak olduğunu belirten subaşı “Bu sorunun dili ve kamusal alanda nasıl bir
renk sunduğunu anlamak konusunda bu toplantı bir imkan sağlayacaktır” dedi. Devletin bakış açısının Kürt sorununu çözecek bir nitelikte olduğunu sanmadığını belirten Subaşı sorunun önemli bir niteliğine dikkat çekti. Çatışma ve tartışmaların bir elitist kavga olduğuna dikkat çekerek bunun da sevindirici olduğunu belirtti. Toplumun ta derinliklerine kadar inmeyen bir kavganın aslında soruna çözüm arama niyetinin bir belirtisi olduğunu belirten Subaşı çözümmüş gibi sunulan İslam faktörünün de anlamını yitirdiğine dikkat çekti. “Alışılmış ümmet birliği gibi söylemler Kürt sorununun aktörleri arasında pek itibar görmemektedir.” diyen Subaşı, İslam’ın sorunu kısa vadede bir çözüme kavuşturacağını ama uzun soluklu olamayacağını belirtti. Konuya ilişkin düşüncesine “İslam Kürt sorununun çok dışında kalmaktadır. Ve sorun tamamen seküler bir nitelik kazanmıştır. İslam sorunun Kürt aktörlerinin gündeminde değil” dedi. Bu nedenden dolayı ortada bir husumet dili olduğunu bu nedenle husumet kokan dillerini aşmanın gerektiğine vurgu yaptı.