Yitik Hazine Yayınları’ndan çıkan kitapta, anti-siyonist Osmanlı hahambaşılarından Süryanilere, Osmanlı savaşlarındaki sivil kayıplardan I. Dünya Savaşı’nda hayat pahalılığına kadar merak uyandıran konular mevcut.
Tarih, birbirini kovalayan hadiseler ırmağı, insan neslinin zaman içindeki akışıdır. Milletler istikbale bu akışın merceğinden bakarlar; ırmaklar geçen zamanın üstünden. Geçtiği yerlerde herşey kurumuş, yıkılmış, sadece ağıt iniltileri kalmıştır. Öyle ırmaklar da vardır ki berrak mı berrak. Suya düşman olanlar bile hasretle bakmış. Gönülleri şad, şehirleri abad eylemiş. Mazisini bilen nesil bu bilgiyi şuuruna yerleştirdiği zaman, hayatını bu istikametle düzenler. Kendini tarihinin bir parçası sayar, hayatını da milletinin hayatı halinde uzamış olarak görür. Kendisi gibi inanan, düşünen ve duyanlarla beraber olmaktan zevk duyar. Milli kabiliyetinin hudutlarını tarih sayesinde görür. Bazılarına göre tarih; bir körler döğüşü, çıkarlar, menfaatler çatışmasıdır. Bazılarına göre de; üç-beş talihlinin saltanat meydanı, beş-on asilzadenin kitlelere tahakkümü...
Tarih, Zıt Kutupların Çatışmasıyla Yazılıyor
Tarihi inceleyecek dikkatli gözler, daha ilk sayfalardan itibaren, bugünkünden hiç de az olmayan bir şuurun izlerine rastlayacaklardır. Daha ilk sayfalarda başlayıp devam edegelen bir çatışmanın varlığı inkâr edilemez. Fakat bu ne körler döğüşü idi ne de saltanat kavgası! Bilakis, bütün zıtları mahiyetinde cemeden insan, daha ilk günlerde bir ışık ordusuna mukabil, bir sürü muzır haşarata da döl yatağı olmuştu. Mahiyetindeki zıt kutupların çatışması neticesinde duygu ve düşünceleri, hayat tarzları, örf ve adetleri, ceza ve müeyyideleri... Kısacası herşeyleriyle birbirine zıt iki zümre çıktı tarih sahnesine. Ve bir çatışmadır başladı bu zıt kutuplar arasında, bugüne kadar sürüp gelen… Bu nefisten gelen isyanla, vahiyden gelen tevhidin çarpışmasıydı, hükümranlık sevdası değil! Hele yaşama mücadelesi hiç değil! Muammalar perdesi aralandığı ve tarih asıl hüviyetiyle göründüğü vakit, tarihin karanlık çağının olmadığı da görülecektir.
Tarih, geçmişin günümüzdeki uzantısı ve her hadise geçmişin izlerini zıtlıklarıyla beraber günümüze taşıyor. Tarihin şahitliğinde geleceğin günlerini görmek mümkün. ‘Tarih Şahit Olsun’, aslında insanın hikâyesini anlatıyor; olayların arasına sıkışıp kalan farklı fıtrattaki insanların hikâyesini. Yanlış yapılan her şeye şahitler olduğunu bildiriyor. Kitap, tarih boyunca ulusların ve toplumların gündemini meşgul eden garip konuları, kahramanları, kahraman zannedilenleri, sevinçleri, hüzünleri, hayal kırıklıklarını, perde arkasındaki gizli münasebetleri, diyalogları, yazışmaları ve bunun gibi daha pek çok konuyu güzel bir anlatımla ele alıyor ve okuru tarihin gizemli koridorlarında renkli bir yolculuğa çıkartıyor.Günümüzde de güncelliğini muhafaza eden bazı konuların tarihteki şaşkınlık uyandıran enteresan örneklerini görmek isteyenlere zevkli bir okuma vaat ediyor.
Kitapta cevap bulan sorular:
Berlin’de İngiliz casusu ile Enver Paşa ne konuştu?
Cadılığın ne olduğundan bihaber kişiler cadılık iddiasıyla nasıl idam edildi?
İngilizlerin, dumura uğratan istihbarat taktikleri nelerdir?
Görevini yaptığı için kendi subaylarınca tutuklanan Osmanlı Paşası kimdi?
31 Mart’ta aslında ne oldu? Figüranların ve perde arkasındaki yönetmenlerin kim olduğunu merak ediyor musunuz?
Çözüm sürecine tarihi destek! Neler yapılmalı, neler yapılmamalı?
Siyonizm’e karşı gelen bir Osmanlı Hahambaşısının yaşadıkları!
Ermeni meselesinde hangi ezberler bozulmalı?
Çanakkale Zaferi neye mâl oldu?
Yazar Hakkında:
Prof. Dr. Bülent Özdemir, 1970 yılında Gönen’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Balıkesir’de tamamladı. 1991’de Marmara Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Tarih Öğretmenliği Bölümünden mezun oldu. Yüksek Lisansını 1997 yılında California SateUniversity, LongBeach, ABD’de, Doktorasını 2000 yılında TheUniversity of Birmingham, İngiltere’de tamamladı. 2004 yılında Doçent unvanını aldı. Osmanlı sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel tarihi üzerine çeşitli makaleler yayımladı. OttomanReformsandSocialLife: ReflectionsfromSalonica, 1830-1850 başlıklı kitabı 2003 yılında TheIsisPress tarafından basıldı. ‘İngiliz İstihbarat Raporları’ndaFişlenen Türkiye’ başlıklı kitabı 2008 yılında Yeditepe yayınlarından çıktı. 2009 yılında profesör unvanını aldı. ‘Süryanilerin Dünü Bugünü: I. Dünya Savaşı’nda Süryaniler’ başlıklı kitabı, 2008 yılında Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlandı. 2012 yılında yayımlanan ‘Assyrian Identity andthe Great War’ başlıklı çalışması, İngiltere’de Whittles Publishing tarafından basıldı. Halen Balıkesir Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmakta ve Necatibey Eğitim Fakültesi Dekanı olarak görev yapmaktadır.