Televizyon dünyasına birbirinden başarılı
ekran yüzleri kazandıran,
özellikle Arka Sıradakiler dizisi ile 5
sezondur Türk halkının gönlünde taht
kuran, birçok yapımda emeği bulunup hem oyunculuk hem de yönetmenlik
tecrübesini aynı anda tadan ünlü komedyen
Hamdi Alkan, özel yaşamı,
koleksiyonerlik tutkusu, TV dünyası ile gündemdeki gelişmeler ve daha birçok
önemli konuyla ilgili
Samanyolu TV'nin
dergisi Kehkeşan Dergi'ye verdiği
röportajda önemli açıklamalarda bulundu.
Tiyatroyla buluşmanızdan biraz bahsedebilir misiniz? Oyunculuk çocukluktan
gelen bir tutku mu?
Liseye kadar haddinden fazla faal bir öğrenciydim.
Kütüphane kolu,
sınıf
başkanlığı, müsamere kolu, basketbol takımı ki basketbol hayatımda çok
önemliydi. Daha sonra liseyi bitirirsin ideallerin vardır. En büyük idealin
nedir derler? Doktor ya da mühendis olmak. Ben de tercihlerimi öyle yaptım,
Yıldız Teknik
Üniversitesi
Elektrik Mühendisliği bölümünü kazandım.
Üniversitede o kadar çok tiyatro aşkıyla yanıp tutuştum ki bir ara acaba
oturduğum mühendislik sıralarını işgal ediyor muyum diye düşündüm? 12 yıl
hiç atılmadan okudum. Üniversite 4.sınıfta konservatuar sınavlarına girdim
ve 3 kez kazandım ama "sen mühendislik 4.sınıftasın yapma" dediler! Bizi
yeteneğimizle değerlendirmek yerine içinde bulunduğumuz eğitim seviyemizle
değerlendirdiler. O zamanlar hakikaten çok üzüldüm.
Hayatımda unutamadığım
travmalardan biridir. Her şey kısmet kısmet. Nasip dedik "her işte bir hayır
vardır" meselesine ve nasibe çok inanırım. Bir insanın akışında, yolunda,
kısmetinde ne varsa o olur.
1990'lı yıllarda TRT'de başlayan "3 aşağı 5 yukarı" adlı programla TV
dünyasına adım attım. Gafur Hüner ve Yalçın Menteş'le çalıştım. O dönemlerde
spora büyük bir ilgi olduğu için sporun komedisi diye "Öz Ofsayt" projesi
geliştirdim. Daha sonra "
reyting reyting" sonrasında" Reyting Hamdi" ve
"
Hamdi Alkan TV" olarak bildiniz komedi programlarını en az 10 yıl yaptım.
Daha sonra kendi dizilerimi çekmeye başladım. Sadece çocukların yer aldığı
TV'deki ilk çocuk mizah programı olan "
Yumurcak TV"yi ATV' de 36-37 hafta
yaptım.
Çocuklarla çalışarak sabırlı olmayı öğrendim. Show TV'de
"Türkiye'nin Yıldızları" diye bir proje geliştirdik. Buradan işte Beren Saat
ve Engin Akyürek ile birçok başrol oyuncusu kazandık. Turgut Özakman'la
Dersimiz Atatürk'ü yaptık. Daha sonra Bayram
paşa Ben Fazla Kalmayacağım
filmini çektik. Ben
Fethullah Hoca'nın sözündeki gibi "hizmette ileri
bütçe
de geri işler" yaptım.
Türkçe Olimpiyatları'nda sizinle tanıştık. Organizasyonu nasıl buldunuz?
Türkçe Olimpiyatları bende heyecanlar yaratan müthiş bir domino etkisine
sebep oldu. Aklımdan hiç çıkmıyor, hep aklımda. Seyredip çıkarım diye
düşünmüştüm ama 3 buçuk saat yerime çakılı kaldım. Tek kelimeyle
helal
olsun.
Bir koleksiyon çılgınlığınız var sanırım? Genellikle neler topluyorsunuz?
17 yaşımdan beri böyle eski belgelere, yaşanmış, dokunulmuş, mazisi olan
objelere ilgi duymaya başladım. Bu eserlerin kokusunun, dokunulmuşluğun,
yaşanılmışlığın her zaman enerjisinin geçtiğine inanırım. İşte böyleyken
benim koleksiyonerlik tutkum başladı. Tiyatroyu o kadar severek yaptım ki
tiyatro kitaplarıyla başladı kolleksiyonerliğim. Afişler, teneke oyuncaklar,
eski jilet koleksiyonu, kibrit koleksiyonu, dürbün koleksiyonu, resim
koleksiyonu, tesbih koleksiyonu,
kalem koleksiyonu, çakı koleksiyonu,
kartvizit koleksiyonu... Hatay'la ilgili geniş bir arşivim var memleketim
olduğu için. Bizler bu tarih objelerini toplayarak bir anlamda tarih
çöpçüleriyiz ama kötü anlamda değil.
Tarihteki bazı boşlukları bu belgeler
dolduruyor. Benim kolleksiyonerliğim
bağımlılık derecesinde hatta
bağımlılıktan daha da öte hastalık derecesinde!
Hayatınızda herhangi bir dönüm noktası oldu mu?
Evet, hayatımda bazı dönüm noktaları var. Bunlardan biri 22 yıldır beraber
olduğum sevgili eşim Canan Hanım. Onun tiyatro hocasıydım sonra kocası
oldum. Ve tabii ki hayata gelen iki tane evladım elif Zeynep ve Ayşe.
Bunun dışında hayatımda çok önemli insanlar oldu. Bunlardan biri
Ahmet Aydın
Bolat'tır. Ben Ahmet Abi'ye üniversite yıllarımda
antika bir şeyler
getirirdim. Kaç lira diye sorardı 3 lira derdim 5 lira verirdi. Hayatımın
kilometre taşlarından biridir Ahmet Aydın Bolat. O kadar çok değer veririm
ki ona, hala şunu söylerim: "Benim diğer Adım Hamdi Bolat" Ayrıca hayatımda
babamın annemin ağabeylerimin yeri ayrı ama insan çocuğu olduğu zaman hayatı
daha iyi anlayabiliyor daha iyi kavrayabiliyor.
Sizi en çok ne mutsuz eder Hamdi Bey?
Sağlığımın bozulması ya da etrafımdaki insanların sağlıklarının bozulması
beni mutsuz eder. En basitinden höngür höngür öksüren çocuğumun geceleyin
uyuyamamasından rahatsız olurum. Yani çaresiz kalmaktan mutsuz olurum. Ama
hep bir çare vardır.
Yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir?
Yüzmeyi çok seviyorum. Su ile bütünleşmek, yüzmek, suyun içinde yürümek ve
yatağıma uzanıp film seyretmek.
Hayatta çok büyük bir pişmanlık yaşadınız mı?
Şişmanlık yaşadım. Geçmişte eşime dürüst davranmadığım için pişmanım.
Kitaplarla aranız nasıl? Hangi sıklıkta kitap okuyorsunuz?
Çok iyi. Ben kitap okumadan uyumam. Çok kitabı bir arada okuduğum için
toplamda çok olur. Şuan Henry Benazus'un "Çanakkale'den Gelibolu'ya" adlı
kitabını okumaktayım.
Gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı? Ya da hayallerinizin ne
kadarını gerçekleştirdiniz?
Arkeolog olmak gibi bir hayalim var. Su altında ya da su üstünde kazıya
katılıp bir medeniyeti ortaya çıkarmanın hayalini kuruyorum. Bir de 3-4 sene
sonra yasalar yine aynı kalırsa pilotluk dersi almak istiyorum. 2 motorlu
uçakta Hazerfen Havaalanı'na gidip, kursunu alıp uçak kullanmak istiyorum.
TV ile aranız nasıl?
Yazın genellikle televizyon seyretmiyorum. Kışın meslektaşlarımın yaptıkları
dizilere bakar, takip etmeye çalışırım. Sektörü çok olumlu buluyorum. Yakın
coğrafyamız bugün bizim dizilerimizi keşfediyorsa biz çok doğru işler
yapıyoruz demektir. Konular aynı olsa da sunum biçimlerimiz çok başarılı.
Ekiple birlikte ya da tek başınıza "Arka Sıradakileri" izlediğinizde nasıl
bir duyguya kapılıyorsunuz?
Alkışlar oluyor, birbirimize sarılıyoruz. Ekipçe izlemelerde telefonlar,
mesajlar geliyor. Eğer o bölüm kötüyse, "bu bölüm böyle olmamış, şöyle
olmamış hocam" diyorlar. Dediğim gibi 20 tane başrolü olan bir dizi yaptık.
Onların başardığını, bir yerlere geldiğini görmek, hele milletin koşup
onlarla fotoğraf çekinmek istemesi beni çok mutlu ediyor. Bizim de küçücükte
olsa çorba da bir tuzumuz var. ****
Çorba demişken mutfakta nasılsınız? Güzel yemekler yapar mısınız? Eşinize
yardımcı oluyor musunuz mutfakta?
Mutfakta gayet başarılıyım. Çok iyi kahvaltı hazırlar, makarnaların çok iyi
çeşidini yaparım. Köfteyi iyi pişirir, güzel et sosları yaparım. Gözüm
kapalı olarak yapamayacağım yemek yoktur diyebilirim. Elim yatkın. Enginar
ve taze fasulye gibi zeytinyağlılar konusunda çok iddialı olmasam da her
türlü yemeği yaparım.
Yemek yapmak konusunda değil de yemeği yemek konusunda
yardımcı oluyorum. Hiçbir şey kalmıyor mutfakta.
Genelde hangi semtlerde bulunursunuz?
Kapalıçarşı-
Beyazıt,
İstinye Park, Mahmut Paşa, Eminönü, Nişantaşı, Doğu
Bank ve civarı.
Model aldığınız birileri var mı?
Ben iyi olan her şeyi
model alırım. Kemal Sunal'dan tutun Şener Şen'e kadar
insanların performansına, Ömer Vargın'ın filmlerinden
Yavuz Turgul'un
rahmetli Ertem Eğilmez'in filmlerine kadar birçok isimden ve yapımdan çok
şey öğrendim. Yabancı direktörler de zaten say say bitmez. Steven
Spielberg'ten Kusturica'ya kadar. ****
Sevgi sizin için ne ifade eder?
Sarılmaktır sevgi benim için. Ben sevgiyi sarılarak ve dokunarak ifade
etmeyi çok severim. Aynı zamanda gülerek ve güldürerek. Sevgi dünyadaki en
büyük enerjidir.
En çok kullandığınız kelimeler nelerdir?
Bunu hiç düşünmedim ama en çok kullandığım kelime 3-2-1 Kayıt! sanırım. Uzun
süredir onu kullanıyorum. Kestik! Tamamdır! Olmadı! meslekle ilgili
bunlardır. Onun dışında 'hayat' kelimesini çok kullanıyorum 'tamam' ve 'seni
seviyorum'u da çok kullanıyorum.
"Bülent Ersoy onun tiplemesini yaptığımda beni telefonla arayarak "süt
banyosu yapıyordum, seni izlerken küvetten düştüm" demişti."
Skeçlerinizde Süleyman Demirel gibi ünlü isimlerin tiplemelerini yaptınız.
Olumlu ya da olumsuz hiç tepki aldınız mı?
Hayır, hiç olumsuz tepki almadım aksine beğeni aldım. Hatta
Bülent Ersoy
onun tiplemesini yaptığımda beni telefonla arayarak "süt banyosu yapıyordum,
seni izlerken küvetten düştüm" demişti.
Oyuncuları seçerken daha çok neye dikkat ediyorsunuz? Oyuncularınızla set
dışında da görüşüyor musunuz?
Işık ışık ışık... Ekran bakışları. Yani ben monitörden baktığımda oradan bana
bir şey geçiyor mu, karşımdakinin enerjisi o camı aşabiliyor mu tamam benim
için iş biter orada. Tabii ki biraz da konuşmasını ve durmasını bilecek
bunlar çok önemli. İstinye Park bizim buluşma yerimiz, benim ofisim ortak
alanımız.
Arka Sıradakilere yeni oyuncular katmışsınız bayağı bir değişikliğe
gitmişsiniz anlaşılan? Senaryo ile ilgili nasıl bir çalışma yapıyorsunuz?
Yeni sezon "Arka Sıradakiler
Umut" şeklinde başlayacak. Evet, 3 ana karakter
İbo,
Oktay ve Gamze dışında tüm oyuncular değişti. Çünkü hikaye bitiyor yeni
şeyler için değişiklik gerekiyor. Biz Arka Sıradakiler ile birçok mesajı
vermeye çalıştık.
Şiddetin şiddet
doğuracağını, öğrenim hayatındaki çeşitli
sıkıntıları karakterler üzerinden vermeye çalıştık. Genel olarak hikâyeye ve
hikâyenin konseptine bu sezon sonu yardımcı yönetmen Ali Bilgin ve Deniz
Yorulmazer'le birlikte yeni bir
senaryo ekibi geldi. Birol Güven'e
senaryonun ana gidişatını belirttim, onlar zaten çatışmayı kurduktan sonra
gerisi kendiliğinden geliyor. Çok
genç ve dinamik bir senaryo ekibi var
şuanda iyi şeyler çıkarıyorlar.
Yönetmenlik mi oyunculuk mu sizi daha çok heyecanlandırıyor?
Yönetmenlik heyecanlandırıyor. 5 yıl sonra oyunculuk diyebilirim ama biraz
daha yüzüm otursun! Kilo vereyim.
Son dönemde yaşananlarla ilgili ne söylemek istersiniz?
Kaç gündür Afrika'da yaşanan olaylarla açlıktan ölen o çocuklar, bebeklerle
ilgili bir şeyler düşünüyorum. Gitmesem de görmesem de sıtma ilacı bulamayan
o bebekleri, su bulamayanları düşünüyorum. Bunla ilgili ne yapabilirim diye
düşünüyorum. Yapılan yardımlardan dolayı
Allah razı olsun yardım edenlerden.
Terör olayları ile ilgili olarak ta,
terör ilk öğretmenleri, doktorları
öldürdü. Bu iş sabırla sevgiyle temizlenir. Ben ne istendiğini bilmiyorum.
Devlet her şeyi yapmaya çalışıyor. 10 sene önce
Kürtçe
şarkı söylendiğinde
yuhalanılırdı. Bugün
Kürtçe kanal var, Kürt dili ve edebiyatı var. Aslında
onlarda ''BİZ'' ama kendilerini ''Öteki"leştiriyorlar.
Yeni projeleriniz var mı?
Şuan bir proje üzerinde çalışıyorum fakat biraz ertelenmesi ve ötelenmesi
gerekti. 17 Agustus 1999 depreminde başlayan bir ailenin
1999-2000-2001-2003... diye devam edecek yaşamını ele alan yakın dönem dizisi
diyebiliriz. Kod adı "
Günay". Günay bir kadının adı. Onla ilgili
çalışıyorum. Sinopsisleri, senaryoları çıktı. Bir iki
küçük tatminsizliğimiz
oldu ondan dolayı erteledik. Sağlam hareket etmek istiyorum. İyi olduğuna
inandığım her şeyi olmayacak yerlerde yeşertmeyi başaran bir adamım.
Çalışmaya ve üretmeye devam ederek daha keyifli ve yeni işler yapacağım.
Dolayısıyla benim için daha yol uzun. Samanyolu TV ile de görüşmelerim var.
Bu arada
Antakya ile ilgili kitap çalışmalarım var. "Osmanlı'dan günümüze
demir yolları" diye bir kitap var onun basımını hazırlıyoruz.
KEHKEŞAN DERGİ
RÖPORTAJ: Deniz KARABUDAK