Krizlerin nedeni iktidar kavgası

Erdoğan ve Bahçeli sonrasına yığınak yapan Türkiye sağı, kendini yeniden dizayn etmeye çalışıyor. Uzmanlar, bugün iktidar içindeki tüm krizlerin paylaşım savaşıyla doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çekiyor.

SHABER3.COM

Türkiye sağı, 20 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan Erdoğan ile 15 Temmuz sonrası rejim ortağı haline gelen MHP Lideri Devlet Bahçeli sonrasına yığınak yapıyor. Dönem dönem isimleri öne çıkan siyasi aktörler olsa da bugüne kadar ne Erdoğan dışında AKP’de ne de Bahçeli dışında MHP’de başa geçeceği netleşmiş bir isim yok.

Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan Erdoğan’ın damatlarına, DEVA ve Gelecek partilerinden Abdullah Gül’e, Sinan Oğan’dan Zafer Parti’sine dek geniş bir çeperin hedefinde milliyetçi veya muhafazakar seçmeni konsolide etme düşüncesi hakim. Bu parti ve aktörler iktidarı doğrudan karşısına almak yerine Erdoğan ve Bahçeli sonrası alternatif olabilecekleri mesajı vermeye çalışıyor.

PAYLAŞIM SAVAŞLARI DAHA NET GÖRÜLÜYOR

Konuya ilişkin değerlendirmelerini BirGün’e aktaran Gazeteci Kemal Can, “Sağ siyaset içerisinde bir takım ekiplerin hazırlıklarının sürekli bir aktivasyon içerisinde olması yeni bir durum değil aslında. Pasta çok büyük ve buradaki iştah bitecek gibi değil. Sağ blok içerisinde de dönemsel olarak muhafazakârlık ve milliyetçilik ideolojilerinden biri daha fazla ağır basıyor. Ve blok içi oy hareketleri de ideolojik hatlar tayin ediyor. Bu noktada en önemli şey aslında 90’lı yıllarda da gördüğümüz sağın yeni oluşum içerisine girme çabası ve lider adaylar denemeleri. Çünkü özellikle krizli dönemlerde mevcut iktidarların, özellikle sağ iktidarların yönetim krizi etrafında bu şekildeki paylaşım savaşlarını çok daha aktif bir şekilde görebiliyoruz” dedi.

“Bugüne gelince, 2024 Yerel Seçimlerinde AKP iktidarının düzenli bir şekilde oylarının erimesi, sağ içerisinde de bu hareketliliği artırdı. İrili ufaklı partileri toplasak, milliyetçi seçmene hitap etme yarışında olanların sayısı neredeyse 2 hanelere ulaştı” ifadelerini kullanan Can, “Öte yandan AKP’den kopmuş Davutoğlu ve Babacan gibi isimlerin de heveslerinin bitmediği aşikar. Dolayısıyla Cumhur İttifakı sonrasında mevcut yapılar içerisinde gelecek göremeyen kadroların bu hareketliliği bir anlamda normal. Ancak şu ana dek hiçbir aktörün kadro ve politik iddiaları açısından bir alternatif gösterdiğini söyleyemeyiz. Ayrıca iktidar blokundaki erimenin CHP’yi birinci parti yapması da seçmen açısından sonuç alıcı ve gücün toparlanacağı adreslere akma eğiliminde olduğunu gösteriyor. Yani tüm bu yeni dizilim çabaları, gelecek hedeflerinin yanı sıra şu an için ellerindeki pazarlık şanslarını aktarma çabası olarak görülebilir. Henüz tam olarak kimse bir şeyin sonu geldi diyemediği için özellikle iktidar bloku ile ilişki içerisinde olmuş, onunla hareket etmiş sağ aktörler alan tutmaya ve kendilerini tekrar siyaset sahnesinde görünür hale getirme derdindeler” yorumunu yaptı.

HAZIRLIKLAR ŞİMDİLİK PAZARLIK AŞAMASINDA

“Bunun bir ayağı da rejimin kendi iç krizleri, davaları, gerilimleri devam etmesine rağmen iktidar bloku birbirine hala mecbur ve radikal bir kopma eğilimini en ufak göstergesi yok” diyen Can değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Hatta bu konudaki iddialar bile ne Erdoğan’dan ne Bahçeli’den de geliyor. Hatta bu görüşmeler, onlar adına konuşan ve gelecek hesapları yapan çevrelerden çıkıyor. Rejimin kendi iç krizleri davalar gerilimlere rağmen iktidar blokunun mevcut telkinin radikal biçimde görmüş değiliz bu konuda ki iddiaların hepsi kendi ağızlarından değil onlar adına konuşan ikinci üçüncü çemberdeki çevrelerden çıkıyor. Herkesin pozisyonlarını yeniden değerlendireceği bir tablo henüz için erken ama bu ihtimale göre bir hazırlık var. Rejim iyice kapalı hale geldiği için de aktörlerin kendilerine yer açmaları oldukça zor. Örneğin Akşener hadisesi, Merkez sağı toparlama iddiasındaki Akşener neticede finali Saray’da yaptı. Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş gibi isimler de oldukça radikal ve uzun yolculuklarla bu bileşime çeşitli biçimlerde dâhil oldular. Dolasıyla sağ dizayn içerisindeki gelecek hazırlıkları şimdilik pazarlık aşamasında olduğu kanaatindeyim.”

MİLLİYETÇİ, ULUSAL DAMAR ÖNE ÇIKIYOR

Siyaset Bilimci Mehmet Yaşar Altundağ ise “Öncelikle ülkede sağın, yeni dizlimi ve özellikle tüm yükü sırtlayan Erdoğan ve Bahçeli sonrasına hazırlık sürecinde olması, rejimin kendi karakteri ve dünya konjonktürünün de buradan dönmesiyle paralel bir durum. 90’larda İslamcı hareketlerin milliyetçilikle ilişkisi düşünüldüğünde yapılan bozkurt işaretinin bir maliyeti oluyordu. Hatırlarsak 2016’ya kadar Bahçeli’nin bozkurdu Erdoğan’a da muhalefetti. Ancak 2016’dan sonra İslamcılık ile Türkçülüğün bir nevi barışını gördük. Anadolu Müslümanlığı ile Türk milliyetçiliği dolayısıyla bir ilişkiye girdi. Dolayısıyla bugün yüzde 60’a yakın bir potansiyel içerisindeki aktörler Erdoğan sonrası sürece kendilerini hazırlamaya başladı” dedi.

“Bahçeli ve Erdoğan’ın ardından Hakan Fidan ve Süleyman Soylu gibi isimler gündeme gelmeye başladı” yorumunu yapan Altundağ değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Yaşanan bütün bu krizler, gerilimler, iktidar içi çatışmalar bu yeni arayışları içerisinde barındırmaya başladı. Ayhan Bora Kaplan davasını bile bu konunun içerisine dâhil edebiliriz. O ekonomik ilişkiler ağını düşündüğünüzde tüm bu olaylar da post Erdoğan dönemi hazırlıklarına dâhil edilebilir. Yani 2000’lerin başı daha enternasyonel ve daha dindar bir atmosferde geçmişti. Şimdiki tablo ise daha milliyetçi, ulusal ve seküler hatlar üzerinden karşılık buluyor. Yani bugün rejim hala her ne kadar muhafazakâr olsa da toplum günden güne sekülerleşiyor. İYİ Parti, Zafer Partisi gibi partiler de bu noktalardan güçlenebiliyorlar. Artık bozkurt figürü gibi sembolleri kullanmaktan çekinmeyen ideolojiler görünür olabiliyor. Dolayısıyla tüm bu aktörler ve koşullar içerisinde Erdoğan sonrasının hesaplarına girmiş vaziyetteler. Ben bu aktörlerin asıl rengini Erdoğan sonrasında kazanacağını düşünüyorum. Ancak şu an için görünen Davutoğlu ve Babacan gibi figürler ölü bir şeyi canlandırdıkları için zaten kaybettiler. Özdağ ve Soylu’da ise entelektüel bir kapasite yok. O sebeple Bayraktarlar ve Fidan, şehirli, muhafazakarlığı milliyetçilikle barışık tutabilecek, dış politika ayağında da bu ideolojik tutumu sürdürebilecek aktörler olarak öne çıkıyor.”

SOYLU, ERDOĞAN İLE GÖRÜŞTÜ

Partisinden istifa edip yeni bir parti kuracağı iddiaları ile gündemde olan AKP İstanbul Milletvekili Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanlığı Saray’ında AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü.

Soylu’nun talebi üzerine gerçekleştiği belirtilen görüşmenin ardından odatv’ye konuşan Soylu, yeni parti kuracağına ilişkin iddialara, “Tayyip Erdoğan liderliğine itiraz ve yeni bir siyasi parti kurmak siyasi cinnettir” sözleriyle yanıt verdi.

Soylu, “Ailemizin mücadelesinin yeri AK Parti ve Cumhur İttifakı’dır” diye konuştu. Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğine ilişkin soruya ise yanıt vermekten kaçınan Soylu, "Cumhurbaşkanı ile bir görüşmedir. Siz de takdir edersiniz ki mahrem” ifadesini kullandı.
<< Önceki Haber Krizlerin nedeni iktidar kavgası Sonraki Haber >>
ÖNE ÇIKAN HABERLER