Evrensel Gazetesi'ne konuşan atılan işçiler henüz ücretleri, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmediğini belirterek “Kriz yok diyenler halimize baksın. Bugüne kadar sustuk elimize bir şey geçmedi. Şimdi ses çıkarmamız, birlik olmamız lazım” diyor.
‘BİZE İNSAN DEĞİL ROBOT GÖZÜ İLE BAKILIYOR’
Yıllardan beri Kaplan Brode’da çalıştığını anlatan işçilerden Melda, fabrikada işçilerin robot muamelesi gördüğünü söylüyor. Asgari ücretle çalıştıklarını ifade eden Melda içinde bulundukları koşulları şu şekilde anlatıyor: “Sayıca iyi ürün ürettiğimizde 150-200 lira prim veriliyor. Fabrikada işe girip çıkanların sayısı binleri buluyor. Düşük ücret ve fazla mesai paralarının doğru dürüst bordrolara yansımamasından kaynaklı işçi arkadaşlarımız haklarını almadan işten ayrılıyorlardı. Her şey ustabaşıların insafına kalmış durumda. Sen iyi mal çıkardın sana prim. Öteki işçiye de ‘Bu da sana fazla mesai parası’ deyip işçiler olarak bizi birbirimize bile düşürdüler.”
Kriz gerekçesiyle işten atmaların başladığını belirten Melda 3 ay gibi bir sürede 100 kişinin işten çıkarıldığını söylüyor. Melda, “Hepsinin alacağı var. Biz bugüne kadar hep sessiz kaldık. Yakın yerdir iyi kötü işimiz var deyip umursamadık ama patronların servetinde, parasında bir eksilme yok. Paramızı vermezler diye çok sayıda arkadaşımız, sessiz kalıyor. Aslında topluca fabrika önünde oturmamız lazım. Korkarak nereye kadar gideriz. Bugün burada yarın başka yerde de aynı muameleye tabi oluruz. En iyisi birlik olup karşılarına öyle çıkmak” dedi.
İŞÇİLER HAKKINI ALMADAN AYRILIYOR
4 yıldır orada çalıştığını ve işten atıldığını belirten Yasin ise, “TL değer kaybediyorsa, kriz varsa bizimle ne ilgisi var? Bunun sorumlusu hükümettir, devlettir. Ekonomiyi biz değil hükümet ve patronlar yönetiyor. Sayemizde İran’da fabrika kurdular. Servetini arttıran patron oradaki işçileri de aynı bizim gibi sömürüyordu. Asgari ücretle bizi terbiye ettiler. Prim kazanmak için canımızı dişimize katıp saatlerce çalışıyorduk, 150 lira kazanalım diye. İş temposu o kadar yoğundu ki bitkin düşüyorduk. Hiçbirimizin sosyal hayatı yok. Çoğu evli arkadaşımız bu yüzden boşandı. Yüzlerce arkadaşımız bu iş temposuna dayanamayarak hakkını da almadan ayrılıyordu. Birlik ve beraberliğimiz yok. Bunu patronlar iyi kullanıyor. Şimdi silkelenmenin zamanıdır” dedi.
‘AKP’Lİ İŞÇİLER DE KANDIRILDIK DİYOR’
9 yıl çalıştıktan sonra işten atılan işçilerden Sedenur da “Kriz yok diyenler gelsin Sancaktepe’de halimize baksın. Amerika bağırıyor dolar artıyor, Avrupa bağırıyor avro artıyor. Kabadayılık yapılarak ekonomi yönetilmez, işler de iyi gitmez. Krizin bir faturası varsa patronlar ödemiyor biz ödüyoruz. Onların umurunda değil işçi. Bize insan gibi bakmıyorlar, bizi kumaşlarından daha değersiz görüyorlar. O AKP tutkunu arkadaşlarımız şimdi AKP’ye beddua ediyor, kandırıldıklarını söylüyorlar. İşçiler olarak bölünmüş durumdayız. Şimdi birlik olursak bir şeyler yaparız. Aksi durumda her işçi parasını, alacağını almanın peşinde koşar durur. Bir sonuç çıkmaz” dedi.
‘PARA DEĞİL ONURUMUZ GELECEĞİMİZ ÖNEMLİ’
5 yıldır Kaplan Brode’da çalıştığını, 3 çocuğunun bulunduğunu dile getiren Ayten de şunları söyledi: “Çocuklarımın rızkı için onları bile ihmal ediyordum. Bize haksızlık yapıldığında direnmezsek, hiçbir güvencemiz olmaz, geleceğimiz de böyle patronların insafına kalır. 150 lira alacağız diye sağlığımızdan oluyoruz. Herkes gibi işçi de korkutuluyor. Hakkını isteyen işçiyi tehditle bastırıyorlar. Halbuki bizim onurumuz, geleceğimiz önemli. Bu olmadıktan sonra 5 bin lira alsak ne olur.”
Fabrikada 6 yıldır çalıştığını söyleyen Filiz ise, işten atmalara dur diyecek bir iradenin henüz oluşmadığını, bu iradeyi oluşturmak için çabaladıklarını belirtti. Filiz, “Fabrika önünde bir çadır ve direniş hali olursa bu bayram yeri gibi olur. Bu fabrikada çalışanların tamamı göç edip gelmiş insanlar. Aileleri çok yoksul. Ben de çok yoksul bir ailenin ferdiyim. Ailede ağabeyim ve ben çalışıyoruz. 7 kişiyiz çalışmazsak aç kalırız. AKP açlıkla ve yoksullukla bizi satın almak istiyor. Oy isterken makarna, para diyor. İşe sokarken de gel bana üye ol diyor. Bu yolla yoksulları satın almış, tapusu onlardaymış gibi bir muamele yapıyor. Direniş örgütlemek için elimizden geleni yapacağız. Bunu başarırsak başta da söylediğim gibi bayram yapacağız. Belki bu bayram yakındır. Hayat ne gösterir bakacağız” diye konuştu.
DEPODAKİ HAZIR MAL BİTERSE BİZ DE BİTERİZ
“Depodaki hazır tül kumaşlar işleninceye, perde haline gelinceye kadar ömrümüz var” diyen, işten henüz atılmayan Saadet şöyle devam ediyor: “Kaderimiz depodaki malın bitmemesine bağlı. İş güvencesinin olmadığı tüm işyerlerindeki işçilerle aynı kaderi paylaşıyoruz. Fabrikada klasik olmuş bir durum var. İşe başlama ve bitiş saati hiçbir zaman 8 saat olmamıştır. Eve biraz daha para götürmek için şartlara göz yumuyorduk. Göz gidiyor el gidiyor, boyun ve bel ağrısında uyuyamıyorduk. Dinlenme yok. Sosyal hak yok. Saatler boyunca çalışıp 200 lira prim almak için yarışıyorduk. Jokey kulübündeki yarış atlarının gördüğü muamele bizden daha iyidir.”
Nerde olursa olsun birlik sağlanamadığı takdirde bu sistemin devam edeceğini belirten Saadet, “Bunu bu saatten sonra biraz değiştirmek bizim elimizde. İşten atılan 100 işçi arkadaşa ulaşıp gerekirse kapı önünde çadır kuralım” dedi.
Evrensel