Kötürüm Ali, birer birer mahkeme basamaklarını emekledi...
⏱ Okuma Süresi 3 dk•Yayınlanma Çarşamba, Haziran 14 2017
Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nin Kötürüm Ali diye bilinen bir talebesinin idam ile yargılandığı süreçte yaşanan bir mahkeme anekdotunu anlatıyor.

Ömer Özcan Bey, AĞABEYLER ANLATIYOR-2 isimli değerli çalışmasında hazırladığı Kötürüm Ali ile ilgili hatıraları naklederken, yaşadığımız süreci hatırlatan şeyleri de bir nevi dile getirmiş oluyor:
Kötürüm (Alil) Ali Osman, Isparta’nın Atabey ilçesinde 1913’te doğmuş ve 1950’de vefat etmişti. 20 yaşlarında yakalandığı yılancık hastalığı sebebiyle bacaklarının kas ve sinirleri tamamen zayıflayarak yürüyemez hale gelmiş ve kötürüm kalmıştır. Çare olarak, yere dayanıp yürüyebilmesi için altına deriden bir altlık, ellerine de birer ellik verilmiş. Bu şekilde önce ayaklarını öne atıyor, sonra elleriyle yere dayanarak vücudunu ileriye doğru verip yürüyebiliyormuş...
1938-1393’larda hemşehrisi Tahirî Mutlu Ağabey vesilesi ile Risale-i Nurları tanıyan Alîl Ali, hayatını tamamen Hizmete vakfeder. Maddî-bedenî hayatı yıkılır ama, mânevî hayatı birden ayağa kalkar. Üstad Hazretlerine yazdığı bir mektubunda: “Allahıma şu dünyadaki bütün zerreler adedince hamd olsun. Şu zamanın hatta mâzi ve müstakbelin de en büyük ve en mühim ulemâsı olan Risale-i Nur’u bizlere bahşetmiş.” demektedir. Bu muhterem ve mübarek Ağabeyimiz, hayatını iman ile hayatlandırarak, yarım vücuduyla, kısa ömründe, sanki on ayakla hizmete koşmuştur.
Ali Rıza Atadal’ın annesi, Alil Ali’nin kardeşidir. Yani Ali Rıza Beyin de dayısı olmaktadır. Ayşe Atadal, o günlerin zor şartlarını şöyle anlatıyor:
“O tarihlerde en küçük bir ihbar olduğunda, gelip evleri basıyorlar ve yazılan Risale-i Nurları imha ediyorlardı. Bu sebeple, Risaleler, ekseriyetle geceleri, kandil veya gaz lâmbasının ışığı ile yazılıyordu. Ancak şüphe çekmemek için dışarıya ışık sızdırılmadan yazılması lâzımdı. Ali Osman da o yazanlardan biridir. Ev eski, ahşap, her taraftan soğuk alırdı. Yakacak odun ve kömür de fazla olmazdı. Bu sebeple akşamdan yanan sobanın kor halindeki ateşi, mangaldaki külün içine alınır ve mangaldaki kor ateş çabuk sönmesin diye de üzeri kül
Bu haberler de ilginizi çekebilir
En Çok Okunanlar
1.Milletvekili şokta: Erdoğan'ın 1994'teki mal varlığını paylaştı diye...2.Trump'tan kritik açıklama: "Golan Tepeleri'ni İsrail'e verdim"3.Buğra Gökce trajik Mehmet Akif Ersoy karşılaşmasını anlattı: 'Ağlamaya başladı hepimiz etkilendik'4.Muharrem Sarıkaya işten atıldı!: Kameramanı tokatlamıştı!5.Almanya işsizlik yardımını zorlaştırıyor
6.Geri dönüyor: İngiltere'den AB ayrılık sürecinde bazı başlıklarda dönüş!7.Savaşa hazırlanıyor: Almanya 50 milyar avroluk dev bütçe onayı8.Tutuklandı: Ela Rümeysa Cebeci ifadesinden sonra nezarete alındı!9.Soylu'nun 'sağ kolu' da aralarında: 235 emniyet müdürü emekli edildi10.Emekli Erdoğan Saray'da, emekli vatandaş otogarda!

SAFVET SENİH

NUMAN YILMAZ YİĞİT

CUMA KARAMAN

ERTUĞRUL İNCEKUL

ABDULLAH AYMAZ
ÇOK OKUNAN HABERLER

Milletvekili şokta: Erdoğan'ın 1994'teki mal varlı...

Trump'tan kritik açıklama: "Golan Tepeleri'ni İsra...

Buğra Gökce trajik Mehmet Akif Ersoy karşılaşmasın...

Muharrem Sarıkaya işten atıldı!: Kameramanı tokatl...

Almanya işsizlik yardımını zorlaştırıyor


